İsmet
GÜVENÇ'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Arkadaşı Hakkı DEMİR Anlatıyor:
İsmet'le TİYAD'da
çalıştığı dönemde birlikteydik. Ondan önce OKM çalışmalarında karşılaştık. İsmet'i anlatmak gerçekten çok zor. Her şeyini mücadeleye
adamak isteyen, her şeyini mücadeleye vermek isteyen bir insandı. Bu amaçla bir
araya geldiğimiz zaman eksikliklerimizi, yanlışlıklarımızı konuşur, tartışırdık.
Ve İsmet hep mücadaleyi anlatırdı. Sürekli okurdu.
Çevresindeki insanların da hep okumalarını, gündemi takip etmelerini isterdi ve
sık sık söylerdi. "En
çok hatalarımız, en çok eksikliklerimiz, yanlışlıklarımız nerede oluyordu?
Geçmişte birçok hatalar yapılmış, bu hataları tekrarlamamalıyız", derdi.
Oturan insana çok kızardı ve hemen o insana "Ne
oturuyorsun, yapılacak çok iş var. Yapılacak bir işiniz yoksa mutlaka bir şeyler
okuyun, tartışın" derdi. Mücadele ve Kurtuluş'un eski sayılarını
okurduk beraber, tartışırdık. Ben O'nun şehit düştüğüne yani öldürüldüğüne bir
türlü inanmıyorum. Şu an sizlerle konuşurken bile O'nun, yani İsmet'in de
burada aramızda olduğunu, karşımda oturduğunu hissediyorum...
Ali Rıza Kurt'un cenaze töreninde gözaltına
alınırken tavrını çok takdir etmiştik. Gerçekten de örnek bir tavırdı. İsmet'i
yaklaşık 9 polis (hatta takviye istemişlerdi) o iri cüssesiyle zor gözaltına
aldılar.
***
Arkadaşı Ergin ENGİN Anlatıyor:
Ben İsmet'i ilk olarak Gazi Halk Ayaklanması'nda
şehit düşen kardeşim Sezgin'in Kurtuluş'ta yayınlamak için bizden resmini almaya
geldiğinde tanıdım. O gün evimiz çok kalabalıktı. Katliamdan günler geçmesine
rağmen halen insanlar geliyordu, acımızı bizimle paylaşıyorlardı. Kendi
aralarında sürekli Sezgin'i, bütün Gazi Şehitleri'ni ve Gazi Ayaklanması'nı
konuşuyorlardı. Daha sonraları tekrar geldi evimize. TİYAD'lı
olduğunu, orada çalışmalar yaptığını öğrendik. Bu arada Gazi Halk
Ayaklanması'nda şehit düşenlerin aileleri olarak, bizler de çalışmalar yapma
hazırlıkları içindeydik. Tüm Gazi Halk Ayaklanması'nda şehit düşenlerin aileleri
devletin bu katliamına karşı çok kinli ve öfkeli durumdaydı. İsmet; bizlere bir
dernek kurarak, çalışmaları dernek çatısı altında yapmamızı söyledi. Daha sonra
İsmet'le birlikte aileleri gezdik. İsmet'in düşünceleri bana doğru gelmişti.
Gerçekten en kısa sürede bu çalışmaları başlatmak, bu çalışmaların merkezini de
bir dernek açarak oluşturmak gerekiyordu. İsmet, toplantılarımıza geliyordu.
Toplantılarımızda deneyimleriyle, mücadeledeki birikimleriyle bizlere yol
gösteriyor, yol ve yöntem sunuyordu. Ali Rıza Kurt'un cenaze törenine katılmıştı.
Cenaze töreninde gözaltına alınmıştı, çok yoğun işkenceden geçirilmişti.
Bırakıldıktan sonra bize geldiğinde, ağzı, yüzü, gözü morluklar içindeydi, sık sık kusuyordu. Buna rağmen O, yine de devrimci görevlerine
sıkı sıkı sarılmış, faaliyetlerini yürütüyordu. O,
çok özveriliydi. Bu yanıyla beni çok etkilemişti. Tüm güçlüklere, zorluklara,
olumsuzluklara rağmen mücadeledeki kararlılığı, özverisi bence herkese örnekti.
Bu yanıyla da O'nu örnek alacağımızı biliyorum. Yine İsmet'in Gazi Şehitleri
Anması'nda çok büyük emekleri geçmiştir.
***
Kızkardeşi Hatice Güvenç
Anlatıyor:
O'nu kaybetmek benim için çok acı. İsmet
devrimciydi. Ben bir kardeş olarak onun davasına çok yardımcı olamadım ama yine
de onu anlıyor, inanıyordum. Tek tesellim katillerinin cezalarını bulması
olacak. Düşüncelerini bize anlatırdı. Ablama ve bana çok yakındı. Ailede en çok
bizimle anlaşırdı. Ama sırrı hep içinde kalırdı.
İsmet öyle bir insandı ki, yanlış yapacağını hiç
zannetmiyorum. ... Çünkü konuşma esnasında ben O'na çok takılırdım "Abi bırak artık bu işleri" derdim. O kesinlikle "bırakırım"
demezdi, çünkü bu yola canını koymuştu "biz bu yolda gidiyorsak canımızı
koydukta gidiyoruz asla dönmem. Ha bugün ölürsün, ha yarın. Ölüm nedir ki"
derdi. Onunla gurur duyuyorum. Sırrıyla beraber gitti. Kendi canı pahasına
sırlarını vermedi.
En son ölmeden bir hafta önce görüşmüştük.
Arandığını biliyordum. Bana "Hatice eğer beni alırlarsa bu defa sağ bırakmazlar"
demişti. Belki de takip ediliyordu ama üzmemek için bana söylememişti. Bizim
moralimizi hiç bozmazdı. En son isteği ise yoldaşı Senem'in kırk yemeğine
gitmemdi "Hatice, Senem benim yoldaşımdı, yemeğine gitmelisin" dedi
çok hastaydım gidemedim. Şimdi buna çok üzülüyorum.
***
Ablası Pakize Ulutaş
Anlatıyor:
O iğrenç herifler katlettiler kardeşimi. İsmet sustu
konuşmadı onlara. Bunun için katlettiler.
Biz İsmet ile kardeş gibi değildik. Çok daha
yakındık. Yoldaş gibiydik. Biz O'na ve davasına hep saygı duyduk aynı
düşünceleri paylaşıyorduk.
İlkokula nöbetleşerek giderdik... Bir gün ben rençber giderdim o okurdu, bir gün o giderdi ben okurdum.
Buna rağmen o çok çalışkandı. Ama okutamadık. Çıraklık, garsonluk, inşaat
işçiliği... Yapmadığı iş kalmadı. Ezile ezile kin duydu
ezenlere. Biz iki ay önce görüşmüştük. "Galiba sizi son kez görüyorum.
Hakkını helal et" demişti. O günden sonra hiç göremedim.
***
Amcasının oğlu Kadir Güvenç Anlatıyor:
O kadar iyi bir insanın başka türlü düşmanı
olamazdı. İsmet çok sevecen bir insandı. Çok küçük çocuklardan, yediden yetmişe
bütün insanlarla kolay ilişki kuran anlaşan biriydi. İnsanların derdini dinler
onları anlardı. O'nun kavgasına, hareketine olan bağlılığından hiç şüphe
duymadık. Düşüncesinden, ideolojisinden ve kişiliğinden kesinlikle taviz vermezdi.
Çok bilgili bir insandı. Yanlışları da olurdu ama
yanlışını görür utanır hemen düzeltir, doğruyu öğrenmeye bakardı. Çok okur,
araştırırdı. Bildiğini herkese anlatırdı. Yoldaşlarını çok seviyordu. Onları
hep korur, gözetir asla kırmazdı. Mücadeleyi ilk tanıdığı dönemler yani aktif
olarak katıldığı dönemlerde daha çok olgunlaşmış, değişmişti. Çok coşkuluydu.
O'nun arkadaşlarıyla ilişkilerine bakınca kardeşten bile ileri olduklarını
gördüm. Ben kolay kolay kimseye güvenmezdim ama onlara
baktıkça içimi güven kapladı. Birbirlerine çok içten candan yaklaşıyorlardı.
Yıllardan beri birlikteydik. Her şeyimizi paylaştık.
O'na hak verirdik. Konuşur tartışır birbirimizi geliştirirdik. "Ölüm bizi
hiçbir zaman yıldıramaz, hele de insanlarımız bizim için canını feda etmişken
biz de onlara layık olmalıyız" derdi.
***
Eniştesi Gazi Ulutaş
Anlatıyor:
İsmet'i kontra katletti... İsmet'in katledildiği
açıklanmadan bir gün önce ağabeyi Orhan Güvenç gözaltına alınıyor. İsmet ile
ilgili sorular sormuşlar. "Aranıyor" demişler. Nereye gidiyor,
kimlerle kalıyor, kimlerle görüşüyor hep sorgulamışlar. Almak istedikleri bir
şeyler vardı muhakkak. Biz öyle sanıyoruz ki ağabeyi alınmadan önce İsmet'i
aldılar ve o zaman İsmet yaşıyordu. Orhan'ı Pazar akşamı serbest bırakıyorlar
ve o gün akşamda cesedinin bulunduğunu televizyonlardan öğrendik. İsmet'i gören
Adli Tıp doktoru ilk anda "gözaltında mıydı?" diye soruyor. İlginç
değil mi. Ve doktor önce bize iç kanamadan ölmüş dedi. Tabii ki, rapora böyle
yazamadı.
(Akrabalarının ve arkadaşlarının İsmet Güvenç'le ilgili yukarıdaki anlatımları,
Halk İçin Kurtuluş dergisinin 12 Ekim 1996 tarihli 1. Sayısında yayınlanmıştır.)