İlginç ÖZKESKİN'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Tutsaklığı
paylaştığı bir yoldaşı anlatıyor:
Emektarlık,
mütevazilik, sabır... bu yanlarıyla örnek aldığım bir yoldaşım.
İlginç'le hapishanede tanıştım.
Tutsak düşeli daha çok kısa bir süre olmuştu. Kolları tutmuyordu. Sohbet
etmiştik. Sohbetinde sanki uzun süredir tanıyormuş gibi bir sıcaklık vardı.
Şaşırmıştım. Üstelik uzun bir hapishane sürecinden kısa bir süre sonra yine
tutsak düşmüştü. Fakat hiç de kahreder bir hali yoktu.
İlginç'i, birlikte sağlıkçılık
yaptığımız dönemde daha fazla tanıma fırsatı buldum. Bir yandan yoldaşlarımızın
sağlığıyla ilgileniyor, diğer yandan da benim gelişimim için emek harcıyordu.
Hapishanelerde direniş
dönemleri başlıyordu. Operasyon olmasını bekliyorduk. Bu süreçte kendisinin
yaşadığı operasyonları anlatırdı. Özel Tip'ten Sağmalcılar'a getirildiğinde
hücrelere nasıl atıldığına anlatıyordu. Döverek hücrelerin olduğu koğuşlara
getirmişler. Hücrelere 3-4 kişi alıyorlarmış. İlginç sonlardaymış. Hücreler
dolu olduğundan İlginç'i döverek tek tek hücreleri dolaştırmışlar ve en son
hücreye atmışlar. Bunu gülerek anlatıyordu. Düşmanın saldırırken kullandığı
aletlere kadar anlatmıştı. Daha sonrasında Eskişehir tabutluğunun açılmasında
yaşadıklarını anlatmıştı.
Düşmanı tanıyordu İlginç.
Yaşadığı operasyonlardan, şubeden. Ve her seferinde düşmanı alt etmişti.
İlginç gerçekten mütevazi ve
emektar bir insandı. Bir yoldaşımız rahatsızlandığında gece saat kaç olursa
olsun gelir tedavisiyle ilgilenirdi. Salt ilaç verme olarak da görmüyordu
görevini. Bunun için ziyaret günleri aileleriyle sohbet eder, yoldaşlarımızın
her şeyiyle ilgilenirdi.
Sağlık konusunda sorduğumuz
sorulara hiçbir zaman "şunu yap, bunu kullan, bir şey olmaz" gibi
kestirmeden cevap verdiği olmazdı. Çok sabırlıydı. En küçük şeyleri bile en
ince ayrıntısına kadar anlatır, kavramamızı sağlardı. Kendisi tıp eğitimi
görmüş olmasına rağmen bizim önerilerimizi her zaman dikkate alır ve dinlerdi.
Onun sinirlendiğini sadece bir
defa gördüm. Sağlık kitabı çalışmamız vardı. 5-6 kişi bir araya gelip
hazırlanıyorduk. Birlikte tartıştık, değineceğimiz konuları belirledik. İlginç
çalışmamızın titiz olması korusunda bizi uyarmıştı. Yazıcı çalışması bittikten
sonra değerlendirme toplantısı almıştık. Çalışmamız hem yetersiz hem de özensiz
olmuştu. İlginç Parti'ye gidecek bir çalışmanın neden bu kadar özensiz olduğunu
sormuş ve bizi eleştirmişti. Alınan görevlerin yerine getirilmesini ister ve
kendisi de yardımcı olurdu.
Benim üzerimde de çok emeği
vardır İlginç'in. Yalnız görevim üzerine değil, kişiliğim üzerine de emek
harcadı. Bildiğim tedavi yöntemlerini de emin olmak için ona soruyordum. Ya da
arkadaşlarla çözemediğim problemleri ona anlatıp onun çözmesini bekliyordum. Bu
sürekli olmaya başlayınca benimle konuşmuştu. Hem insanlara nasıl yaklaşmam
gerektiğini anlattı, hem de kendime güvenimi kazanmak için daha fazla çaba
harcamamı sağladı.
43 günlük açlık grevi
süreciydi. Hem bizim koğuşta hem de diğer siyasetlerin koğuşunda
rahatsızlananlar olmuştu. Gece veya gündüz, hiç durmadan gelip kontrol ediyor,
herkesle ilgileniyordu. Hiçbir zaman yakındığını duymadım. Onun için bir
görevdi ve yerine getiriyordu.
Açlık grevi bittikten sonra
Ümraniye'ye sevk olacaktı. Birçoğumuz gitmek istiyorduk. Ümraniye bizim için
kazanılan bir mevziydi. Yeni bir mevzi haline getirmek için gidilen bir yerdi.
Gidecekler arasında İlginç de vardı. Ümraniye'de tutsaklar teslim alınmaya
çalışılmış, fakat başarılamamıştı. Direnişte 4 yoldaşımızı şehit vermiştik.
İlginç yaralı gelenlerdendi. Bacağı boydan boya alçıdaydı. Ona rağmen dolaşır
bir şeyler yapmaya çalışırdı. Dinlenmesini istediğimizde "sürekli
yatamıyorum, sıkılıyorum" derdi.
Ölüm Orucu'na başladığımız ilk
gün, bant takma töreninden sonra sohbet ediyorduk. Orada "Hep Ümraniye'ye
gelmek isterdiniz, fakat düşmanla çatışmaya burada birlikte girmek varmış'
demişti. Evet, ölüm orucu düşmanla yaşanan bir çatışmaydı. O gün çok
heyecanlıydı, Kazanacağımıza olan inancı tamdı. Böylesi onurlu bir görevi almış
olmanın coşkusunu taşıyordu.
Daha sonraki günlerde Berdan
yoldaşımızın rahatsızlığının arttığını öğrenince ziyaretine gitmiştik. Berdan'ı
o gün görememiştik. Ölüm Orucu'nda olan diğer yoldaşlarımızla sohbet ediyorduk,
İlginç de bir süredir rahatsızlanmaya başlamıştı. Orada bize "bir şeyim yok, doktorluğumu kullanıp
kendimi tedavi ettim. Önceden daha çok kusuyordum, şimdi yarım saatte-bir bir
yudum su içiyorum. Böylece kusma sayısını günde bir defaya indirdim»
diyerek orada bile bize yöntem sunuyordu. Ölüm Orucu'nun ilerleyen günlerine
kadar rahatsızlanan yoldaşlarımızla kendisi ilgilenmişti.
Emektarlık, mütevazilik,
sabır... bunlar hepimizin kazanması gereken özellikler. İlginç tüm bu
yanlarıyla örnek aldığım bir yoldaşım. Belki çok fazla ifade edemedim fakat
devrimci özellikler onun yaşamında somutlanıyor...
***
Bir yoldaşı
anlatıyor
İlginç Özkeskin yoldaşı 1995
yılında tutsaklık koşullarında tanıdım. İnsanlarla ilgilenen, gece-gündüz
bıkmadan usanmadan çalışan örnek bir devrimciydi. Etrafındakilere güven veren
bir kişiliğe sahipti. İlginç yoldaş doktorumuzdu, hukukçumuzdu. Savunmalar
yazıyor, insanlarımızla şefkatle ilgileniyordu. Bir bakmışsınız daktiloda bir
şeyler yazıyor, bir bakmışsınız etrafı toparlıyor ya da bir yoldaşını muayene
ediyor... İlginç yoldaş dur durak bilmiyor. Tüm enerjisiyle çalışıyor, tam bir
devrim hamalı. Devrimin yükünü omuzlamış, yük küçülmüş İlginç yoldaş büyümüştü
sanki.
'96 Ölüm Orucu'nda düşmanın
saldırılarını yoğunlaştırdığı ve saldırılarının odağına hapishaneleri oturttuğu
süreçte Ölüm Orucu gönüllüsü olarak yerini aldı. "Şehit düşeceğim" dedi
ve hiç tereddütsüz şehit düştü. İlginç yoldaş son günlerine kadar Ölüm Orucu
ekibindeki yoldaşlarını dolaşıyor, hal hatır soruyordu. Yatağında bile boş
durmuyor, devamlı bir şeyler okuyordu. Hiç unutmam, son olarak Berdan yoldaşın
başına gitti. On-onbeş dakika kadar başında durdu. Gözleri dolmuştu. Daha sonra
gitti yatağına yattı ve bir daha da kalkamadı. Diğer Ölüm Orucu şehidi
yoldaşlarımız gibi ölümü hiçe sayarak şehit düştü İlginç yoldaş.
İlginç yoldaş, ant olsun ki;
tüm şehitlerimiz gibi huzur içinde yatacağın özgür vatan topraklarını sizlere
armağan edeceğiz.
Sizler rahat uyuyun...
Rahat uyu İlginç yoldaş...
***
Bir yoldaşı
anlatıyor: «Devrimi Yaşayan Coşku Dolu
Bir Yürekti İlginç Yoldaş»
Bugün 1 Mayıs... Çok
heyecanlıyım. Birkaç gün önce 80 öncesi 1 Mayısların nasıl kutlandığını
anlatmıştın bana. Bu yıl alanlara çıkamıyoruz, ama şuna yürekten inanıyorum ki,
gelecek, yıl mutlaka alanlara çıkacağız. Hareket, 88 1 Mayıs'ında alanlarda
olacak.
Bunları söylerken o kadar
coşkuluydun. Gözlerin ışıl ışıl parlıyordu. Sevincine önce bir anlam
verememiştim. Sonra aklıma geldi ve sordum:
Yoksa yine
bir eylem mi var?
Nereden
çıkarıyorsun bu sonucu diyerek" kızgınlıkla karışık bir gülümseme ile bakmıştın
bana...
İşte coşkuyla anlattığın 1
Mayıs geldi. Bugün 1 Mayıs.. 87 yılının 1 Mayıs'ı.
Nedendir bilmem, bugün bütün
gazeteleri en ince ayrıntısına kadar okudum durdum. Akşam da haberlerin tümünü
gecenin 12'sine kadar izledim. 1 Mayıs ile ilgili haber bekledim hep.
Gece 12'den sonra aklıma sen
geldin. Kızdım kendime, çünkü o saate kadar eve gelmeyişin dikkatimizden,
kaçmış, sadece ve sadece anlattığın 1 Mayıs'ları düşünerek belki bugün bir şey
olur diye TV ve gazetelere yoğunlaşmıştım. Sabaha kadar seni bekledik. Başına
bir şey geldi, yoksa eve gelirdi dedik.
Sabah gazetelere baktım ilk iş
olarak. Yüreğimi ağzıma getiren bir haber vardı.
"Aksaray'da elinde pankart
olan bir kişi yakalandı..." diye yazıyordu. Yoksa yoksa sen miydin o? Yine
kızdım kendime, ben neler düşünüyorum diye.
Bugün 2 Mayıs... Yine eve
gelmedin. Belki diğer eve gitmişsindir diyerek yola koyuldum. Heyecanla kapının
ziline iki kez bastım. Kapı açılmadı. Ama evde ışıklar yanıyordu hem de
gündüzün bir vaktinde. Bu işe bir anlam veremedim. Evdeler belli işte, niye
kapıyı açmıyorlar diye içimden geçirdim bir anda. Birden kapı açıldı. Ve açılan
kapıdan tanımadığım bir yüzün elleri beni aniden içeri çekiverdi... Ev
sahipleri evde yoktu... Sonra Gayrettepe'de buldum kendimi. Bir süre sonra
işkenceciler, senin fotoğrafını gösterdiler.
-"Bunu tanıyor musun?"
- ...
Evet, seni tanıyorum İlginç
yoldaş. '86 yılının Aralık'ında, karlı bir günde elinde küçük bir hediye
paketiyle girdin eve. Bundan sonra her gün görüşeceğiz seninle demiştin. Yani
bizimle kalacaktın artık. Sevinmiştim. Hediye paketini bana uzattın ve sana
lokum getirdim demiştin. Paketi büyük bir hızla açıp içindekini görünce biraz
şaşırmıştım. Bu ne biçim lokum der gibi sana bakarken, sen sana özgü olan
kahkahanla, "bu da bir lokumdur, dinamit lokumu... Bundan sonra bu lokumu
seveceğinden eminim" demiştin.
Yine karlı bir İstanbul
sabahıydı. Yine elinde bir paketle girdin eve. Sana
bir şey getirdim sözünü duyar duymaz, o
çok sevdiğim lokumdan mı getirdin diye imalı bir cevap vermiştim. Oysa o pakette gerçekten
lokum vardı. Hemen yemeğe başladık seninle... Sen bir yandan yiyor, bir yandan,
"Biz lokum yemekten patlayacağız, düşman da dinamit lokumundan..." demiştin.
Sabahın erken bir saati...
Bizden önce uyanmıştın. Masanın, üstünde sıra sıra dizilmiş, ışıl ışıl parlayan
irili ufaklı metal parçalarına, yüzüne takındığın en güzel duygular eşliğinde
bakıyorsun. Bunların tabanca parçaları olduğunu yakınına gelince anladım. Her
parçayı bir ananın çocuğuna bakarkenki özen ve sevecenliğinde olduğu gibi
temizliyor ve yağlıyordun. Aynı özen ve sevgiyle sonra o parçaları
birleştiriyordun. Ne kadar çok seviyorsun tabancanı, sanki çocuğunmuş gibi
demiştim. Ondan sonra onun adı "çocuğum" olmuştu. Ne zaman onu
istesen "çocuğumu verir misin" diyordun.
...
Evden ayrıldın. Yine hemen her
gün görüşüyorduk seninle. Okulda gençliği soruyordun, evdeki eğitim
çalışmalarımız için yöntem sunuyor, yardımcı oluyordun. kimin neye ihtiyacı
varsa kafa yoruyor, ihtiyaçları karşılamaya çalışıyordun... Herkesle
ilgileniyordun. Evdeyken "ufaklık"la boğuşurdun sürekli. Onu da
düşünüyor ve arada bir okul çıkışı onu görmeye gidiyordun.
Bir görüşmede, bana
ne zaman çocuğundan vereceksin?" demiştim sana. Sen, ben
de bu zamanın bir an önce gelmesi için sana bildiklerimin tümünü öğretmeye
çalışıyorum demiştin.
'87 2 Mayıs...
Gayrettepe'deyiz. "çocuğu" taşımaya çok kısa bir süre önce
başlamıştım. 2 Mayıs'ta o iş bitmişti artık. Şubede ara koridorun birinde
karşılaştık seninle... Nasıl tavır almam gerektiğini bir çırpıda anlatmıştın.
Ve sen çıkarsın o zaman "çocuk"a yine kavuşursun, buna inan demiştin.
Sen tutuklandın, ben çıktım.
Sonra Bayrampaşa da görüştük seninle birkaç kez. Yine şen kahkahan, yine
sahiplenmen karşıladı beni demir parmaklıkların arkasından.
Nasıl tanımam seni. Sen bana
hareketimizle ilgili birçok şeyi öğreten yoldaşlarımdan birisiydin.
Sorumlumdun, yoldaşımdın, ağbimdin.. Hareket içindeki ilk öğretmenlerimdendin.
Tutsaklık koşullarında da öğretmenim oldu.
'88 1 Mayıs'ında alanlara
çıktık. Senin dediğin gibi oldu. 1 Mayıs alanı'nı zorladık. Sana o anı
anlatırken bir yıl önce konuştuklarımızın yerine getirilmiş olmasının sevinci
ile dolup taşıyorduk ikimizde.
Tanıyorum seni İlginç yoldaş.
Senden sonra ben de tutsak düştüm. Tutsaklık koşullarında da birlikteydik. Aynı
duyguları yaşadık. Farklı mekânlardaydık. Sen yine Ümraniye Direnişi ile ÖO.
eylemi ile eylemden eyleme koşuyor, yol gösteriyordun. Devrimin emekçisi,
yoldaşlarını sahiplenen, örnek olan ilginç yoldaştı. Ölümü teslim alan, devrim
kuşağının kahramanlarındandı. Sıran geldiğinde, yatağında uzanıp sessizce hoşça
kal dedin.
...
İşkencecilerin sorduğu soruya
da bakın. "Bunu tanıyor musun" diyorlar. Evet, evet tanıyorum onu.
Yalnız ben mi? Hayır! onu, bütün Türkiye ve Dünya halkları tanıyor.
O, Ümraniye'nin direnişçisi,
yoldaşlarının şen kahkahalı devrim emekçisi, '96 Ölüm Orucu eyleminin kahraman
şehitlerinden, Parti Cephe'nin sıra neferi. Halkımızın umudunun büyütücüleri
arasında yerini alan İlginç yoldaş.
Herkese sorun onu, herkese.
O'nu herkes tanıyor.
Hadi karanlığın bekçileri çıkın
dehlizlerinizden. Kanlı ellerinizle insandan başka her şeye benzeyen yüzünüzle
çıkın. Sorun, O'nu tanıyor musunuz diye.
O'nun, onların adı bile
korkunuzun daha çok büyümesine neden oluyor. Biliyoruz, bu nedenle adlarını
söylemeye cesaret edemiyorsunuz. "Bunu...." diye soruyorsunuz.
O'nu tanıyorum, tanıyoruz. O'nu
tanımaktan ve onun, onların yoldaşı olmaktan onur duyuyorum.