İbrahim
İLÇİ'yi Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Bir yoldaşı anlatıyor:
"Sessiz,
sakin bir görünüm altında
bir
devrim ustası"
Cezaevinde tanımladığımız yönetici konumdaki
insanlardan farklıydı. Önlerde, kitlenin tanıdığı, bildiği biri değildi. Sessiz
ve mahcup görünümü altında işlerle, cezaevi programıyla ilgisi yokmuş gibi
gözükse de DEVRİMCİ SOL tutsakları yönetici etkisini hissederlerdi.
Cezaeviyle ilişkilerini belli bir noktada dondurmuş
gözükürdü. İbrahim İlçi sorulduğunda veya arandığında
elinde bir kitapla, değişmez görünümüyle bulurdunuz onu.
Onun tarafından çizilmemiş, işaretlenmemiş bir kitap
bulamazdınız. Özellikle de ısrarla işçi sınıfı üzerine olanları tercih ederdi. Mücadelesi ve örgütlenmesi üzerine.
12 Temmuz'da katledildiğinde, sorumluluğunun
Devrimci İşçi Hareketi olduğunu öğrendiğimizde şaşırmadık. Aksine alana çok
vakıf bir eleman yerini bulmuş dedik.
Cezaevinde ne idare ne de DEVRİMCİ SOL tutsaklarının
dışındaki gruplardan insanlar pek tanımazdı onu. Yani o cezaevinde de iyi bir
illegaldi. Cezaevi mücadelesinin gerektirdiği hiçbir sorumluluktan kaçınmadan,
enerjisini dışarıya hazırlanmaya harcıyordu.
Cezaevindeki son aylarına yönelik ilginç bir anıyı
da aktarmak isteriz sizlere. Yalnız son ayları derken hüküm giymiş birinin geri
kalan günleri olarak değerlendirirseniz daha iyi anlarsınız.
Son altı yedi ayın içinde Cevriye'nin
özel bir yeri oldu. Cevriye onun güvercininin adıydı.
Merdiven başına bırakıldığında, birbirinin tıpatıp aynı 8 hücreden hiç şaşırmaksızın
İbrahim'in hücresini ayırt edip oraya giden bir kuştu. Çevresindeki her şeye
karşı korkunç duyarlıydı İbrahim İlçi. Duyarlılığı hücredeki
bir çiçeğe de, bir güvercine de uzanabilecek büyüklükteydi. Mütevazı, sessiz
bir görünüm ve kararlı, coşkulu bir insan. İşte İbrahim İlçi.
(Bu anlatım, Haziran
Yayınevi tarafından yayınlanan “Bize Ölüm Yok” adlı kitapta yayınlanmıştır.)