İbrahim
DOĞAN'ı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ BALKANLAR
TEMSİLCİLİĞİ’nin
açıklamasından:
1996 ÖLÜM ORUCU GAZİSİ İBRAHİM DOĞAN
KATLEDİLDİ
1996 yılındaki Ölüm Orucu direnişinde gazi olan
İBRAHİM DOĞAN yoldaşımız, tedavi görmek için geldiği Yunanistan-Atina'da
TERAPEFTİRİO HRONİON PATİSEON hastanesinde elleri arkadan bağlı bir şekilde
asılarak katledildi. Türkiye faşist devletinden başka hiçbir düşmanı olmayan
İBRAHİM DOĞAN'ın, Ölüm Orucu direnişinin
hapishanelerde ve dışarda ülke sathına yayılarak
sürdüğü ve birçok ülkenin halklarının olduğu gibi Yunan halkının da sempatisini
ve desteğini kazandığı bir dönemde katledilmesi bir tesadüf değildir. Bu
katliam, Ölüm Oruçları karşısında çaresiz kalan, tutsakların en demokratik, en
insani taleplerini kabul etmek yerine her geçen gün yeni saldırı ve katliam
planları yapan Türkiye faşizminin işbirlikçileri ile yada
ölüm mangalarıyla yaptırdığı bir katliamdır. Emperyalizmin uşakları, ölüm
mangalarını, halkın ve devrimcilerin üzerine salarak demoralizasyon,
korku ve panik ortamı yaratıp yeni saldırılara zemin hazırlamayı amaçlamaktadır.
Faşizmin ahlakı yoktur. Faşizmin insani hiçbir yanı yoktur. Tedavi olan, sakat
bir devrimciyi katletmesi nasıl bir ahlakın ve ideolojinin temsilcisi olduğunu
gösteriyor.
Yunan Devleti'ne sesleniyor ve soruyoruz; 13 Ağustos
tarihli Otopsi raporuna göre İbrahin Doğan'ın
ölümünün cinayet olduğu açık ve kesindir. İbrahim Doğan katledilmiştir.
Cinayeti kim, kimler ve nasıl işledi? Türkiye faşizminin ölüm mangaları mı yoksa
Yunanistan'da Türkiye faşizmi ile işbirliği yapan kesimler mi? Kim? Bu cinayeti
aydınlatmak sorumlularını bulmak Yunan Devleti'nin görevidir. Tedavi olan sakat
bir devrimciyi katletmenin nasıl bir ahlak ve ideolojinin sonucu olduğu açıktır.
Bunu ancak devrimcileri katleden, insanlığa düşman faşistler yapabilir. Katil
kim? Bu sorunun cevabı bulunmalıdır? Bu sorunun cevabı devlettedir. Devlet bunu
aydınlatmazsa kendisi zan altında kalacaktır.
(...)
Sessiz, mütevazi
kişiliğiyle, iyileşme çabası ile tedavi gördüğü hastanelerde hiç dil bilmemesine
karşın doktorundan, hemşiresine, sağlık bakıcısından hastalara kadar herkesin
sevgisini ve sempatisini kazanmış bir devrimciydi. Rahatsız olmasına karşın
sürmekte olan Ölüm Oruçlarındaki yoldaşlarıma nasıl destek verebilirim diye
düşünüyordu. 1996 Ölüm Orucu'nun bir tanığı olarak, Yunan kamuoyuna
devrimcilerin ölüm orucuna nasıl kendi gönüllülükleri ile katıldığını, devletin
devrimcileri nasıl inançlarından soyundurmak istediğini anlatmak için gazete,
televizyon ve radyolarla röportajlar yapıyor, toplantılara katılıyordu.
Faşizmin işgallerini, katliamlarını yaşamış, binlerce yurtsever ve devrimcisini
kaybetmiş Yunan halkının ve demokratik kurumların bu alçakça saldırının peşini
bırakmayacağına, duyarlı olacağına inanıyoruz.
Türkiye faşizminin ölüm mangalarının veya işbirlikçi
faşist katillerin alçakça saldırıları bizi haklı ve meşru mücadelemizden
vazgeçiremeyecek. Kardeş halklarla bağlarımızı koparamayacak. Faşizm bizi
katlederek tüketemez. İşte 30 yıllık tarih... İşte yakın tarihimiz... Öldükçe
çoğalıyoruz.
İBRAHİM DOĞAN ÖLÜMSÜZDÜR!
İBRAHİM DOĞAN'I MÜCADELEMİZDE YAŞATACAĞIZ!
KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN MÜCADELEMİZ!