Ümüş ŞAHİNGÖZ'ü Yakınları, Yoldaşları

Anlatıyor:

 

 

Cephe anlatıyor:

ELLERİ VE YÜREĞİ ZAFERE AYARLI YOLDAŞ

ÜMÜŞ ŞAHİNGÖZ

 

Tahliye olduktan sonra direnişini sürdüren ve cenazesi de direnişi gibi görkemli bir direnişe sahne olan Ümüş Şahingöz’ün yaşamı ve devrimci mücadelesi Cephe tarafından yapılan açıklamada anlatıldı.

 

"Düşüncelerimin, hayallerimin yoldaşlarım

tarafından gerçekleştirileceğini biliyorum."

Ümüş Şahingöz, 1969 yılında Yozgat'a bağlı Şefaatli ilçesinin Halaçlı köyünde doğdu. Lise yıllarında devrimcilere sempati duymaya başladı. 1992’de örgütlü bir devrimci oldu. Devrimciliğiyle birlikte yeni bir insan oldu, halk ve vatan sevgisini öğrendi.

“Ben örgütlendikten sonra, bütün insanları sevmek gerektiğini öğrendim. Bu örgütün bana kazandırdığı en büyük şey sevgiyi öğretmek oldu. Yani düzende kafamı bozan, her hangi bir şeye kızdığım bir insanı çok kolay kaldırıp atarken, burada hiç bir insanın kaldırılıp atılamayacağını, herkese harcanan emeği, yüzyüze tanımadan halkım dediğimiz insanları sevmeyi ve neden onlar için savaştığımızı öğrendim."

Ona, ölüm yürüyüşünde 330 gün hücre hücre erirken direnme iradesini, kendini halkı için feda etme bilincini ve gücünü veren işte buydu.

Örgütlü olduktan sonra, önce köyünde, Yozgat’ta mücadele etti. Ardından değişik yerlerde görevler üstlendi. Artık onun için aslolan mücadeleydi. Bu düzen değişmeliydi. Bu düzeni değiştirmek gerekti. Bu da devrimcilikti. Ankara’da, Malatya’da, Bursa’da, nerede ihtiyaç olursa, orada görev aldı. İşçiye de, memura da, öğrenciye de gitti. Devrimi anlattı. Zulme karşı mücadele öğretti, örgütledi.

1997 Mart’ında gözaltına alınarak tutuklandı. Önce Kocaeli, sonra Sağmalcılar ve en son Ümraniye hapishanesine konuldu.

İktidarın F Tipi hapishaneler saldırısı gündeme geldiğinde, ölüm orucu gönüllülerinden biri oydu.

Gönüllü olurken şöyle diyordu:

“Hücrelere her şeyden önce onurum, namusum ahlaki değerlerim için direneceğim.

Ölümse burada ölüp hücrelere girmeyeceğim. Ve ben ölüm orucu gönüllüsüyüm, çünkü ben partide hayat buldum yeniden doğdum. Bu can partinindir. Ve ben seve seve vermeye hazırım.

Şunu biliyorum artık, bizim ölümlerimiz diğer yoldaşlarımızın hücrelere girmemesini sağlayacak...

Seçildi. Mutluydu.

“Aylarca tartıştık. Bazen seçileceğimizi düşünüp sevinirken, bazen seçilemeyeceğimizi düşünüp hüzünlendik.

Bugün seçildik. Bu onurlu görev bize verildi. Bu duyguları, insanın içinde yaşadıklarını anlatmak mümkün değil. Bu bir depreme benziyor. Dere yatağına sığmayan bir nehire benzediğimi düşünüyorum ilk anda.

Yatağına sığmayan bir nehir gibi aktı 330 gün boyunca.

330 gün boyunca açlığa, zulme, katliamlara, işkencelere direndi. 330 gün boyunca, rüşvetleri, düzenle uzlaşmayı elinin tersiyle itti. Onun için yalnız direniş, yalnız zafer vardı.

Ümüş Şahingöz, ölüm orucunu sürdürdüğü Armutluda 14 Eylül’de şehit düştü.

Kendini feda ediyordu. Kendini feda ettiği o geleceğe inancı tamdı. Vasiyetinde dedi ki; 

“Düşüncelerimin, hayallerimin yoldaşlarım tarafından gerçekleştirileceğini biliyorum. Ayrı bir şey söylemeye gerek yok."

Vasiyetinde bir şey daha söyledi:

"Herkesin aklında olsun, şehit düştüğümde ellerimi zafere ayarlayın".

Yüreği, beyni ise, çoktan zafere ayarlıydı.

Zafer onundur.

Zafer Ümüşler'indir.

Zafer, zulme karşı, adalet için, özgürlük için, vatanının bağımsız, halkının tok ve özgür olması için kendini feda edebilenlerindir.

Tarih tanıktır; Zafer direnenlerindir.

Tarih tanıktır: Direnenleri, böyle feda savaşçılarına sahip olan halkları, hiç bir güç teslim alamaz!

 

(Yukarıdaki yazı Özgür Vatan dergisinin 24 Eylül 2001 tarihli 2. Sayısında yayınlanmıştır.)

 

***

 

 

Refakatcilerinden birinin notu:

“Ellerimi zafere ayarlayın

 

Bugün (15 Temmuz 2001) Ümüş Şahingöz sohbet sırasında bana vasiyetini söyledi. Ümüş hastahanedeyken elini hep zafer işareti yapar vaziyette tutuyormuş. Eğer şehit düşerse öyle şehit düşmek istemiş. "Artık ellerimi böyle tutamıyorum, ağrıyor, herkesin aklında olsun şehit düştüğüm zaman ellerimi zafere ayarlayın" dedi.

 

 

***

 

ÜMÜŞ ŞAHİNGÖZ:

“Bize tekrar saldırıp tutuklayacak mı? Şurayı bassa, katletse ne olacak ki? Ben zaten ölüme yatmışım.

 

Ümüş Şahingöz. 19 Aralık katliamını yaşadı. Ümraniye’de ölüm orucu 1. ekip direnişçisiydi. Tahliye edildi. Şimdi direnişi Armutlu’da sürdüren 20 direnişçiden birisi.

 

Vatan: Direnişe içeride başladınız. Şu anda dışarıda ölüm orucunu sürdürüyorsunuz. Neler hissediyorsunuz?

Ümüş Şahingöz: Böyle birşey hayal etmiyordum. Şimdi çok mutluyum; yani yoldaşlarımla birarada olmaktan. Birçok duyguyu bir arada yaşıyorum.

Daha doğrusu şöyle ifade edeyim; bizi operasyondan sonra hastanelere götürülüp zorla müdahale edecekler diye şehitliğin hayalini kuramıyordum. Hastane köşelerinde yalnız başıma öleceğim ya da spastik kalacağımı düşünüyordum. Ama şimdi halkımızın, yoldaşlarımın yanındayım. Şimdi şehit düşebilmenin hayalini kurabiliyorum. Direnişi onlarla birlikte sürdürmenin mutluluğunu yaşıyorum. O mutluluğu anlatmak çok zor birşey, çok yoğun duygular yaşıyorum. Çok güzel birşey!

Tahliyeler ve Armutlu’yu ablukaya alması devletin son açmazı diyelim. Son kullanacağı koz, çünkü operasyon yaptı başaramadı, katliam yaptı bitiremedi, hastanelere götürüp “müdahale ederim dedi bitiremedi. En son tahliyelerle zannetti ki kıracak. Hafızasını kaybettirip sakat bıraktığı kişiler bile yeniden başladı.

Devlet bizi tahliye ettiğinde dedi ki, kaç yıldır bunlar beraber, çoğumuz da idamla, üyelikle yargılanıyor, en az yargılanan üyelikle yargılanıyor, kimsenin çıkma hayali de yok... Birden bire küt diye tahliye oluyoruz. Bununla birlikte devlet bırakacağımızı düşündü direnişi. Ama baktı ki direniş büyüyor, böyle büyüyeceğini tahmin etmediler, direnişin büyümesiyle birlikte Armutlu’yu abluka altına aldılar.

Bize tekrar saldırıp gözaltına mı alacak? Tutuklayacak mı? Şurayı bassa, katletse ne olacak ki? Ben zaten ölüme yatmışım. Onun için devlet bir çıkmazın içinde. Direnişi Armutlu’ya tıkmaya çalışıyor. Yani dışarıdan gelen halkın desteğine engel olmak istiyorlar, onları yıldırmaya çalışıyor, gözdağı vermeye çalışıyor.

Yoksa bize, ölüm orucu savaşçılarına yapabileceği hiçbir şey yok. Ben ölüme yatırmışım bedenimi; ne yapabilir ki bana. Hadi diyelim burada katlederler. Ya da götürüp zincirlerle bağlayıp zorla müdahale ederler. Başka? Son çıkmazını yaşıyor. Bizim orada “Şaşkın ördek tersine yüzer derler. Devlet tersine yüzüyor. Yapabileceği birşey kalmadı...

Öleceğiz belki ama sonuçta insanlar şunu görecek; bizim cenazelerimiz buradan çıktıkça ölüm oruçları devam ediyor. Ölüm oruççuları mahallelerde direnişi sürdürüyorlar. Direnişin bu kadar güçlü olacağını devlet tahmin etmedi. Devlet üretiyor ama altı boş üretiyor, bizim politikalarımız karşısında çaresiz kalıyor, yani direniş sürüyor.

 

Vatan: Hastanelerde neler yaşadınız?

Ümüş Şahingöz: En son Kurban Bayramı’nda Bayrampaşa Hastanesi’ne götürüldük, orada bir ay kadar kaldık. Bülent Çoban şehit düşünce Şişli Etfale götürdüler ama müdahale etmediler, bilincimizin kapanmasını bekliyorlardı. Ben orada bilinç bulanıklığı yaşadım. Hatta dönem dönem kurgu dünyasında yaşadm. Kimseyle konuşmuyorsun. Ben kendimi hep serum takmamaya kilitlemişim. Hatta kollarımı birbirine kenetleyip yatıyordum, kollarımı başımın altına alıyordum. Ben uyurken müdahale etmesinler diye.

Ben örgütlü bir insanım. Bir ara mecliste tartışmalar sürüyormuş, bana doktorlar “Mecliste bitiyor, tartışmalar sürüyor dediler. Ben de, “o sizin meclisiniz, bizim kendi meclisimizden karar gelmeden ben bitirmem, sizin meclisten ne karar çıkar bilmiyorum diye cevapladım.

Burada ilk başta doktorlar bize karşı açıkça “kabul et, bırak diyorlardı ya da bilincimizin kapanmasını bekliyorlardı. Sonradan daha saygılı davranmaya başladılar.

Son olarak, teşekkür ediyorum. Durumum çok iyi. Okuyabiliyorum ve yazabiliyorum. Bana gelen fakslara cevap yazıyorum. Ümit’in kitabını okudum, Vatan’ı okuyorum. Şimdi sırada “Olga var.

 

(Yukarıdaki röportaj, Yaşadığımız Vatan dergisinin 30 Temmuz 2001 tarihli 101. Sayısında yayınlanmıştır.)

 

***

 

Ayşe Baştimur’un Ümüş Şahingöz İçin Yazdığı Şiir:

 

"Sabahların bereketli toprakları

Karışacak Ümüş'ün saçlarına

Karşıyaka şaşkın

Otuz yıldır bitmiyor bunlar

Bir kez daha tazeleniyor toprak

Ümüş'ler tazeliyor toprağı

Toprak hareketleniyor, canlanıyor.

Sonbahar canlanıyor.

 

Gri, kasvetli değil Ankara

Şimdi inadına bir kızıllık

Sonbahar kıpkızıl

Artık mevsimler bizimle anılacak

Biz değiştiriyoruz mevsimleri

Her mevsim genç kızlar- delikanlılar veriyoruz

Artık mevsimler bizimle anılacak

 

Badem çiçeklerinden daha taze

İlk yaz güneşinden daha parlak

Yağmurlardan daha duru

Kuş cıvıltılarından daha şen

Ve güneşin doğup battığı şafaktan gruptan

Daha güzel anılar

Mevsimler bizim dünya bizim

Hey Ümüş zaferin kutlu olsun..."

 

Ayşe Baştimur, 14 Eylül 2001

 

Geri