Tuncay
GEYİK'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
“Onlar;
kanlarıyla yazdılar topraklarına
kimliğini
Doğan çocuklarının
yanaklarından öpüp
koyamadılar isimlerini...”
Birlikte Devrimci Solcu oldukları bir
yoldaşı anlatıyor:
Tuncay Geyik, ben ve iki arkadaş daha örgütlü olarak
Devrimci Sol Güçlerin içerisinde yer almadan önce TKP/ML Hareketinden
arkadaşların dernek kurma çalışmaları içerisinde yer alıyorduk. Tuncay da
yönetim kurulunda yer alacaktı, bir gün dördümüz toplandık. TKP/ML Hareketçi arkadaşlara
Türkiye'de devrimi nasıl yapacaklarını sorduk. Bize şu an hatırladığım
kadarıyla şöyle anlattılar; fabrikalara girip işçilere sosyalist bilinç verip,
genel grev yaptırarak iktidarı alacaklarını söylediler. Bizim içimizde Tuncay,
Devrimci Sol'un nasıl yapacağını sordu. Onlar da, üç-beş öncünün eline silah
alıp eylem yaparak devletin güçsüz olduğunu gösterip kitlelerin onların
peşlerinden gideceğine inanan maceracılar olduğunu dalga geçerek anlattılar.
Tuncay, ben ve iki arkadaş konuşmalardan sonra bir araya gelip TKP/ML Hareketçi
arkadaşların anlattıklarını değerlendirdik. Çarpıtılarak anlatılan Devrimci
Sol'un devrim yapacağı yöntem bize daha mantıklı geldi. Tuncay da yönetim
kurulundan çıkarak Devrimci Sol'un içerisinde yer almamız gerektiğini söyledi.
Biz de o fikirdeydik ama TKP/ML Hareketi'ne ayıp olur diye Tuncay'ın bize söylediğini
kabul etmiyorduk. Sonra Tuncay, ben ve bir arkadaş daha Devrimci Sol Güçler'in içerisine geldik. Bir arkadaş ayıp olur diye
gelmedi. Sonra bu arkadaşımız da Devrimci Sol Güçler'in
içerisine geldi. Daha sonraki süreçte Devrimci Sol Güçler içerisinde çeşitli
eylemlere Tuncay'la birlikte katıldık.
Birgün Tuncay'la birlikte diğer
anlayışların da katıldığı korsan gösteriye gittik. Tuncay ve ben yolu kesecektik,
sloganı başka biri atacaktı. Biz yolu kestik, slogancı yok. Hemen Tuncay insiyatifini koyup sloganı başlattı. Attırdığı slogan
belirlenen slogan değildi. Zaten Tuncay belirlenen sloganı bilmiyordu. O insiyatif koyup, aklına gelen, bizim sürekli attığımız
sloganı attırdı. Kitle bir araya geldi. Ben Tuncayla yan yanaydım. Kitlenin önündeki pankartı bir
türlü açamıyorlardı. Tuncay hemen beni çağırdı. Gittik onların elinden pankartı
aldık. Tuncay ve ben açıp yürüdük. Ertesi gün Tuncayla birlikte kahvede oturup gazeteleri okuyoruz,
gazetede sol bir anlayışın Eminönünde korsan gösteri yaptığını
yazıyordu. Önceki gün biz de orada gösteri yapmıştık. Hemen saatine baktık,
bizim yaptığımız saat. Ben Tuncay'la nasıl karşılaşmadık diye şaşırıyorduk,
başka bir gazeteye baktık, sol bir anlayışın pankartını Tuncay ve ben tutmuş
yürüyoruz. İşin aslı şu; önceki günkü korsanda sol bir anlayış platformun
pankartını açması gerekirken kendi pankartını açmış, daha doğrusu açmaya
çalışmış, beceremeyince Tuncay ve ben gidip açmışız, yürüyoruz. Tuncay sinirden
köpürüyor. Hemen o sol anlayıştan birini bulacağımız yere gittik. Tuncay
onlardan birine nasıl çıkarcı olduklarını, ağzına geldiği gibi söylüyor. O da
eylemde birlik, ajitasyonda serbestlik ilkesini
tekrarlayıp duruyordu. Böyle insanları kandırarak nereye kadar gideceklerini
soruyordu. Tuncay hemen orada bulunan insanları, o anlayışın eylemde yaptıklarının
teşhirini yaptı ve oradan ayrıldık. Tuncay o anki sinirden “neden diğer anlayışlarla
birlikte eylem yapıyoruz, kitleyi götüren, güvenliğini alan biziz, diğer
anlayışlar bizden faydalanıyor. Harekete yazacağım, her şeyi biz tek yapalım” diye
konuşuyordu.
Tuncay'ın en belirgin özellikleri girişkenlik,
hareketi sahiplenme ve inisiyatifçi yönüdür. Bu Tuncay
ile yaşadığım olayda, Tuncay'ın en belirgin öne çıkmış özelliklerini görmek
mümkün. Bizim aradığımız tüm olumlu özellikleri şehitlerimizde bulmak mümkün.
Şehitlerimize daha sıkı sarılmalıyız. Şehitlerimizin yarattığı tek şeyin dahi
kirletilmesine izin vermemeliyiz.”
***
Bir kitle ilişkisi anlatıyor:
“Benim de
mücadeleye katılımımı sağlayan, bana bir şeyler öğreten de Tuncay olmuştu.”
“Tuncay Geyik'le tanışmam uzun yıllar önce olmuştu.
Tuncay ile birlikte bir konfeksiyon atölyesinde
beraber çalışmıştık. İkimiz de aynı yerlerde oturduğumuzu öğrenince
sevinmiştik. İşe gidiş gelişlerde bazen beraber giderdik. Tuncay, insanlara
yaklaşımı, davranışı ve hareketleri ile sevilen sayılan bir insandı. O her
zaman için iyiyi, doğruyu ve güzeli insanlara anlatırdı. Onun içtenliği kararlılığı
ve coşkusu insanlarda büyük sempati uyandırıyordu. Tuncay cana yakınlığı,
sevecenliği ve hoşgörülülüğü ile tanınırdı. Çevresinde çok sevilen bir insandı.
Benim de mücadeleye katılımımı sağlayan, bana bir şeyler öğreten de Tuncay
olmuştu.
Tuncay ile Gazi Mahallesinde yol, su ve kanalizasyon
sorununu protesto etmek için yapılan bir korsana katılmıştım. Eylemimiz yoğun
bir kitle katılımı ile coşkulu bir şekilde olmuştu. Daha korsan bitmeden
ekiplerin gelişini ve insanlara ateş açışları, büyük paniğe yol açmıştı.
İnsanlar kaçışmaya ve sokak aralarında koşuşturmaya başlamışlardı. Tuncay ve
ben de bol çamurlu bir sokağa girmiştik. O sırada koşuyor oluşumuzdan dolayı,
havanın da karanlık oluşu ile birlikte Tuncay'ın içi su dolu bir kanalizasyon
kuyusuna düşmesi beni çok güldürmüştü. Ama o durumda da gözü başkalarının
güvenliğindeydi.
Paraları olmadığı, zor koşullarda yaşadıklarını
biliyordum. Elimde olan tüm parayı kayınvalidemden gizleyerek ayakkabılarının
içine koyar, çıkarken alacaksın derdim.”
***
Dernekten bir arkadaşı anlatıyor:
Gaziosmanpaşa Halk Kültür Araştırma Derneği
yönetiminde idi. Konfeksiyon işçisiydi. İşi bırakmıştı. Sakin birisiydi.
Dernekte en çok gözaltına alınan arkadaştı. Yalnız benim bildiğim iki kez gözaltına
alınmıştı, daha önceden de birçok defa gözaltına alınmış. Bir seferinde
belediye otobüsünde gelirken polisin sert tavrıyla karşılaşıyor, O da polise
tavır alıyor. Polisle kapışıyorlar. Polise kafa vuruyor ve ondan sıyrılıyor.
Otobüsten indiğinde bir ekip otosuyla karşılaşıyor ve gözaltına alınıyor. Ancak
mahkemede savcı tarafından serbest bırakılıyor.