Semiran POLAT

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 24 Haziran 2004

 

Şehit Düştüğü Yer: İstanbul

 

Doğduğu Tarih: 16 Ekim 1975

 

Doğduğu Yer: Dersim, Mazgirt Basu (Güneşdere) Köyü

 

Mezar Yeri: İskenderun, Hatay

 

 

Hapishanelerde yoldaşlarının katledilmesine karşı, İstanbul’da bir eylem hazırlığı içindeyken, taşıdığı bombanın kaza sonucu patlaması sonucu şehit düştü.

 

Semiran Polat 16 Ekim 1975 Dersim Mazgirt Basu (Güneşdere) köyü doğumludur. Ancak gençliği babası İskenderun Demir-Çelik’te çalışan bir işçi olduğu için İskenderun’da geçmiştir.

Mersin Üniversitesi Felsefe bölümünde okudu. Bu dönemde Öğrenci Derneği içinde, daha sonra da TÖDEF içinde gençliğin akademik-demokratik mücadelesine katıldı. Bu mücadelede giderek kapsamı genişleyen görevler üstlendi.

Devrimci hareketle tanışması 1995’tedir. Örgütlü anlamda ilişkisi 1996 yılında başladı. 1997’de gençlik örgütlenmesinin Mersin temsilciliği ile görevlendirildi. 1998 yılında ise Akdeniz’de Mersin, Antalya ve Isparta bölgesindeki koordinasyonu sağlama görevini üstlendi. Mersin’de halkın taban örgütlenmelerinin gerçekleştirilmesi için çalıştı. Kurtuluş dergisi merkez binasının polis tarafından basılmasını protesto etmek için yapılan bir basın açıklamasında gözaltına alındı. İşkence gördü. Kısa süreli tutsaklıklar yaşadı.

1998’de devrimci tercihlerinin netleşmesiyle kendini tümüyle halkın kurtuluşu mücadelesine adadı. 1999’da gençlik örgütlenmesi sorumluluğuna getirildi. 2001’e kadar bu görevini sürdürdükten sonra illegal alanda istihdam edildi ve bir süre sonra da silahlı propaganda birliklerinde yer aldı.

Onun öğretmenleri ölüm orucu şehitlerinden Uğur Türkmen ve Tülay Korkmaz’dır. F Tiplerinin katlettiği 114 kişi onun öğretmenleri, yoldaşları, siper arkadaşlarıdır. Onların hesabını sormak isteğiyle doludur.

Mücadele yaşamı boyunca pek çok eylemde, örgütsel çalışmada, gençlik, gecekondu örgütlenmelerinde yer aldı. Halkın kurtuluşu ideali uğruna mücadele ederken işkenceler gördü, tutsaklık yaşadı. Ama bu halk için, bu vatan için değerdi; o, gecekondularda örgütlenme çalışması yaptığı dönemi özgeçmişinde şöyle anlatıyordu: “Okuldan sonra da Uğur (Türkmen) ile birlikte orada çalışma yapıyorduk. Geceyi de mahalledeki insanlarımızın evinde geçiriyordum. Ve devrimcilik yaptığımı hissediyordum. Bu dönem hayatımın hiçbir döneminde duymadığım bir huzur içerisindeydim. Bu bana büyük bir haz veriyordu...“

Halkın kurtuluşu için mücadele etti. Halk için ölümsüzleşti.

 

***

 

Semiran Polat’ın Annesi’ne mektubu:

 

“Merhaba Anne,

Bir süredir görüşemiyoruz. Neden görüşemediğimizi biliyorsun. Ben devrimciyim, devrimcilik yapıyorum ve ömrüm boyunca da yapacağım. Bunu sana defalarca söyledim. Devrimcilik yaparken benden haber alamayabilirsin, göremeyebilirsin, bu yıllarca da böyle olabilir. Benim yaşantım bu. Artık bunu kabul etmelisin. Dünyanın en onurlu işini yaptığım için gururluyum. Bunun karşısında ne söyleyebilirsin ki... Bir anne, çocuğu bu düzende, bu açlık yoksulluk içinde, it kopuk olmasın, esrarkeş, hırsız, serseri olmasın diye uğraşır, didinir. Bir anne zulüm karşısında çocuğunu sarıp sarmalar. Bir anne gerekirse çocukları için ölür.

Ben ne yapıyorum? İşte, Ben ülkemizdeki tüm çocuklar ve anneler için mücadele ediyorum. Benim arkadaşlarım da bunun için mücadele ediyor. Peki sen ne yapıyorsun anne? Sen de telefonla insanlarımızı rahatsız edip, küfredip, tehdit ediyorsun öyle mi? Polis de bizi her gün yargısız infazlarla, ölümlerle, işkencelerle, hapishaneye atmakla tehdit ediyor. Ama nafile.. Ölümden, tehditlerden korksak bu işi yapmazdık. Bak biz yine de devrimcilik yapıyoruz. Ama sen görüyor musun yaptığın davranışın hangi anlama geldiğini... Sen de polislerle aynı şeyi yapıyorsun bize? Aynı şeylerle tehdit ediyorsun. Kendine bunu nasıl yakıştırıyorsun? Sana bu hakkı kim veriyor? Ne hakla, kimden cesaret alarak bunu yapıyorsun? Tekrar soruyorum sen nasıl bir annesin ki... başka annelerin çocuklarının gözaltına alınmasını, işkence görmesini hatta ve hatta katledilmesini sağlayabileceğin tehditinde bulunabiliyorsun? O zaman nerede kalır senin anne yüreğin, anne sevgin? Eğer benim için yaptığını söylüyorsan, istemiyorum böyle bir sevgiyi de böyle bir anneyi de... Benim annem böyle olmamalı. Benim annem yalnız benim için değil, tüm çocuklar için kalbi atmalı, açlıktan ölen çocuklar için de yüreği yanmalı, başka annelerin evlatlarının F tipi hapishanelerde diri diri gömülmelerine de sessiz kalmamalı... Ben seni böyle görmek, böyle duymak istiyorum. Eğer beni seviyorsan böyle düşünür, böyle yapar ve böyle yaşarsın. Aksi durumda sevgin inandırıcı gelmiyor bana. Böyle bir annelik imkansız değil. Böyle anneler var. Hatta değil kendi evladı, hiçbir yakını hapishanede yokken hücrelerin kapatılması için ölüm orucunda hayatını kaybeden anneler var. Sen de takip ettin televizyonlardan, dergilerden, bunu biliyorsun. (...)

Ama ben inanıyorum ki, benim istediğim gibi bir anne olabilirsin. Beni görüp görmemen mühim değil, beni görmek istiyorsan benim arkadaşlarıma bak, ben onlarım, onlar da ben. Onlara sıcak bir yemek vermen bana verdiğin anlamına gelir, onları tehdit etmen beni tehdit ettiğin anlamına gelir, onları koruyup kollaman beni koruyup kollaman anlamına gelir. Ben senden bunu bekliyorum ve yapabileceğine de inanıyorum.

Baba seni de çok seviyorum ve aynı şeyleri senden de bekliyorum. Ozan, Münir ve Zehra’yı da öpüyorum. Hoşçakalın...

 

27 Mayıs 2002, Kızınız Semiran POLAT”

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...

 

2000-2007 Büyük Direnişi:

 

Yoldaşları, yakınları Semiran Polat’ı Anlatıyor:

 

Geri