Selma Kubat’ı
Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
GEBZE Hapishanesi’ndeki Yoldaşlarının
SELMA KUBAT’IN FEDA ANINA DAİR
YAZDIKLARIDIR:
Merhaba,
Selma 1 Mayıs günü feda
yangınlarına karışıp sonsuzlaştı. “Partimi,
yoldaşlarımı, halkımı çok seviyorum, hepsine benden selam söyleyin”, “BİZ
KAZANACAĞIZ” diyerek, koşarak, gülerek, el sallayarak çıktı kapıdan.
Biraz önce içerde “huzurluyum, çok huzurluyum, içimde öyle bir
ferahlık var ki” demişti. Gün boyu çeşitli defalar tekrarladı bu sözü.
Selma yangın olmaya, yangınlara karışmaya gitti.
Kapıyı kapattı
arkasından. Duvarın dibinde bir köşeye, daha önce kimseye hissettirmeden
hazırladığı malzemeleri, seri, pratik bir şekilde yaydı. Alabildiğine
soğukkanlı ve sakindi. Her gün aynı işi yapar gibi, alışkın hareketlerle hızlı hızlı yaptı işini. Ayağında terlikler vardı. Onları çıkarıp
düzgün bir şekilde hazırladığı adacıktan uzak bir yere çıkardı. Betona basarak
yürüdü öbeğin yanına. Gülümseyerek baktı karşıya, el salladı, “hepinizi çok
seviyorum” dedi. Bir elinde kağıt bir rulo, bir elinde
çakmak. Tutuşturdu kağıdı. Kağıtla
öbeğin etrafında daire çizerek, her yanını tutuşturdu. Koyu, siyah, kesif bir
duman yükseldi adacıktan, alevler boşluğa doğru harladı. Duman yüzüne çarpınca
gayri ihtiyari bir adım attı geriye doğru, sonra refleksini fark etti,
gülümsedi. Kollarını havaya kaldırdı. “Yaşasın Feda Direnişimiz” diyerek
girdi ateş adasının içine. Dimdik slogan atarak dikildi. “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz”
üst üste tekrarladı sloganları.
Üstünde kabanı vardı.
Kaban tutuşmadı bir türlü. Çömeldi ateşin içine kabanı açtı. Kabanının içinde
fanilası vardı sadece. Alevleri kabanın içine doldurdu. Kabanın eteklerini
tutuşturdu. Ateşin içine oturup devam etti sloganlarına. Kabanı çıkarıp bıraktı
ateşe, alev iyice gürleşti. Oturdu sırtını ateşin gür yandığı yere verip
Parti-Cephe ve Önderlik sloganlarını peş peşe gür bir sesle atmaya devam etti.
Bir süre sonra ateşin etkisiyle sesi boğulmaya başladı, biz girdik sloganlara -
Aralıksız durmaksızın - Ateşin içinde doğruldu, üzerindekileri çıkardı. Her
yanı ateşe dönmüş alevden adacığa, rahat bir yatağa bırakır gibi sırtüstü
bıraktı kendini, kollarını iki yana açtı, gözlerini gökyüzüne dikti, karıştı
sloganlara. Saçları, ayakları tutuştu yavaş yavaş.
Doğruldu, elleriyle saçlarını yakaladı, yanıp yanmadıklarından emin olmak için,
emin olamadı. Zafer işareti yaptı tekrar. Daha zorlukla ve daha ağır hareket
ediyordu artık ve ayağa kalkamıyordu. Yine de tüm iradesini kullanarak zafer
işareti yapmaya ve el sallamaya devam etti. Yüzüstü bıraktı kendini ateşin
üzerine. Sağındaki, solundaki ateş demetlerini topluyordu bir koluyla. Göğsünün altına doğru, dünyanın bütün yangınlarını kucaklarcasına. “Yanıyor
muyum, yanmıyor muyum” diye sordu. Yeterince yanıp yanmadığından emin değildi.
Sonra son bir kez çevirdi
başını, son gücüyle son defa el salladı. Başını, gövdesini, kollarını bıraktı
ateş demetinin üzerine. Uykunun en derinine dalmış gibi... Saat: 17.05’te
başlattığı feda direnişi 17.20’de kolunun son bir titremesiyle sonlandı.
“Bütün uyuyanları
uyandırmak için sonsuz bir uykuya dalacağım” diyordu Selma.
Bir bahar havası vardı
dışarıda. Güneşli, pırıl pırıl bir
bahar. Dünyanın pek çok yerinde ezilenler 1 Mayıs için sokaklardaydı.
Ateşiyle bahara, meydanların kalabalığına karıştı. Dünyanın her yerindeki
ezilenler içindi Selma’nın fedası. “Herkes için ölüyorum ben” demişti. Herkes için. Bizi
sevmeyenler için de, duyarsızlar için de. Halkım için ölüyorum. Ezilenler, aç
kalanlar için, işgal altındakiler için. Herkesi seviyorum ben. Herkese duyduğum
sevgi onlar için ölmeyi göze almamdan anlaşılır zaten. Bunu anlatın herkese...
Herkes için meşaleye
döndü Selma. 1 Mayıs günü yangınların, kavgaların, direnişlerin gününde
“Direnme hakkını” ne pahasına olursa olsun savunarak.
O 15 dakikanın her anı
iradeydi, bilinçti, kararlılık ve inançtı. Son anına kadar, irade dışı tek bir
harekette bulunmadan ve sevgiyle el sallayarak ulaştı adasına.
BİZ KAZANDIK seninle. Ve
emin ol tüm zamanların 1 Mayıslarında hep biz kazanacağız.