Satı
TAŞ'ı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Hanım Taş (Annesi)
16-17 Nisan operasyonunda katledilen kızımın
cesediyle karşılaştığımda, polislere bağırdım. "Kızım tez canlıydı. Bir
kurşunla da ölürdü. Ama siz işçiden, köylüden alınan paralarla bu kurşunlan
aldığınız için hiç acımadan yüzlerce kurşun sıktınız. Halktan toplanan parayla
aldığınız silahları, kurşunları şimdi halk çocuklarına kullanıyorsunuz. Kızım
gitseydi, fahişelik yapıp, telekızlık yapsaydı, ona o zaman yardımcı olurdunuz.
Ama şimdi kızım halkı için dürüstçe, namusluca yaşayan biri olduğu için sahiplenmemizi
istemiyorsunuz, ama ben kızımı yalnız bırakmayacağım."
***
Yoldaş yüreklim
Sevda kollayanım
Sevilere sunduk acılarını
Öpülesi kıldık gülüşlerini
Kan kızıl günlerde
Bir yoldaşı anlatıyor:
Onları tanıdığım zamanlar Satı ile Hüseyin arasında
sıradan bir duygusal ilişki vardı. Daha sonraki süreçte mücadele onlardan daha
fazla katkı beklediği zaman onlar hiçbir tereddüde kapılmadan mücadeleye
katıldılar. Mücadele kızgınlaştıkça aralarındaki ilişki de siyasi bir ilişkiye
dönüşüyordu. Satı mahalli alana geçtiği zaman sorumlusu Hüseyin'di. O süreçte
Satı'ya sokak çalışması yaptırmamız gerekiyordu. Hüseyin ile evde bir konu hakkında
tartışmışlar. Hüseyin bu konuyu harekete söylüyor. Hareket de sorunun çözümünü Hüseyin'e
bırakıyor. Hüseyin Satı'ya bir hafta sabah saat 6.30-7.00 arası benimle görüşme,
zorunlu sokak çalışması yapma cezası verdi. Ben asıl Satı'yı o zaman tanıdım. Sabahleyin
belirlenen saatlerde buluşur, bir saat kadar sokaklarda dolaşır, sonra beni
çalıştığı Florance Nightingale'ye
götürürdü. Ya da herhangi bir yerde kahvaltı ısmarlardı. O zamanları, o anları
anlatacak cümle bulamıyorum.
Çalıştığımız bir mahallede sorunlar vardı. Sorunlara
yönelik bir evde toplandık. İki kişi de güvenlik alsın diye sokağın giriş
çıkışlarına koyduk. Biraz konuştuktan sonra güvenlikte olan arkadaş koşa koşa gelip mahalleye polisin girdiğini söyledi. O anda evde
bir panik havası esti. Mahalle halkının hepsi de kapılara koştu. Hüseyin ile
Satı herkesi durdurarak ilk önce beni dışarı çıkardılar. Çünkü benim aranır
durumda olduğumu biliyorlardı. Polisler mahalledeki başka bir evi bastılar.
Operasyon LDG'ye yönelikmiş. Satı'nın oradaki
fedakârlığını ve soğukkanlılığını güzel bir anı ve örnek bir davranış olarak
arkadaşlarıma her fırsatta anlatırım.
***
Bir yoldaşı anlatıyor: “Onunla çalışmak gurur Vericiydi”
Ben Satı'yı '89'da dernekler zamanı tanıdım. Onu
gördüğüm o zamandan en son ayrıldığımız '91 Ağustos ayına kadar mütevazi bir yapıya sahip, herkesle kısa sürede ilişki
kuran, insanların en ufak sorunlarıyla ilgilenen bir arkadaşımız olarak tanıdım.
Gerçekten hareketimiz içinde böyle insanların olması bizi gururlandırıyor.
Satı'yı tanıdığım bu süre içerisinde, birbirimizi tanısak da, aynı alanda hiç
çalışmamıştık. '91 Ocak ayında Satı bizim mahalli birime geldi. Birime
geldiğinde 2 senelik bir çalışma olmasına rağmen sadece iki ev ilişkimiz vardı.
Bu evlerde de gece kalamıyor, sadece oturabiliyor ve çalışma yapabiliyorduk.
Satı gelince beraber konuştuk. Mahallede birçok sorun vardı. Bu sorunlara karşı
birçok çözümler bulduk ve hayata geçirdik. Mahallede anket çalışması
yapıyorduk. Sadece o mahalleyle ilgili Satı her gün, bir erkek arkadaşla ankete
çıkıyordu. Bu arada ayrıca hastanede çalışan Satı arkadaşımız akşamları ve
hafta sonu da kendini mücadeleye sunuyordu. Sonra anketle birlikte ilişkiler
çıkmaya başlayınca kendini daha fazla sunmaya başladı. Artık evine gitmiyordu.
Bazen de hastanede nöbeti olan Satı yorgun ve uykusuz olmasına rağmen mahalleye
gelip çalışmasına devam ediyordu. Satı arkadaşımız iki aylık bir çalışmayla hem
birçok ev ilişkisi hem de mahalle Kadın Hareketi başlatmıştı. Bu süre
içerisinde birçok ev ilişkisi kazanan Satı'yı acele bulmamız gerektiği zaman
pek çok yere gitmemiz gerekiyordu. Zaman zaman da
gittiği yerlerde ilişki sağlıyordu. Satı hem işyerinde bir şeyler yapmaya çalışan
hem de mahallede verilen görevleri yerine getiren her işini de erinmeden
titizlikle yapan bir arkadaşımızdı. En önemlisi o insanla çalışmak gerçekten de
gurur vericiydi.
***
Ankara Cebeci Sağlık Meslek Lisesi'nden
Bir Arkadaşı anlatıyor:
Çorum olaylarının olduğu o günlerde, Satı yapılan
katliama duyduğu öfkeyi "Ah ben de orada olsaydım, bir taş da ben
atabilseydim." diye dert yanarak dile getirdi. Ta o zamanlarda eziklik
duyardı. Tunceli katliamıyla ilgili okuduğu kitaplardan çok etkilenmişti. Bir
ekmeği olsa kırk kişiyle paylaşırdı.
(Bu anlatım, 17 Nisan direnişini anlatan “Bayrağımız Ülkenin Her
Tarafından Dalgalanacak” kitabından alınmıştır.)