Salih SEVİNEL'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

Bugün Salih Sevinel; YARIN KİM???

F tiplerinin her bir hücresi, AKP iktidarının cinayet yeridir.

 

20 Temmuz'da Tekirdağ F Tipi Hapishanesi'nin hücrelerinde bir cinayet işlendi.

Salih Sevinel adlı hükümlü, tecrit politikasının sürdürücüleri tarafından açıkça katledildi. Salih Sevinel'in hangi koşullarda, nasıl öldürüldüğüne dair elimize ulaşan son bilgiler, cinayeti tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

İlk açıklamamızda katleden kalp krizi değil, tecrittir demiştik. Tekirdağ F Tipi'nde 20 Temmuz'da an an yaşananlar sadece ve sadece bunu kanıtlıyor.

F TİPLERİNDE CİNAYET İŞLENİYOOOR! Diye haykırıyoruz tüm gücümüzle. Yüreğinde, beyninde insanlıktan bir nebze olsun bir şey olan herkesten bu CİNAYETLERE DUR DEMESİNİ istiyoruz. Okuyun ve tecrit hücrelerinde cinayet nasıl işleniyor görün!

 

Günlerden 20 Temmuz. Salih Sevinel, sabah spor yaparken vücudunda ağrı hissediyor. Sporu bırakıp hücresinde bir çay içiyor. Ardından vücudunun değişik yerlerinde ağrılar başlıyor. Sevinel, hücrede Ümit Karaaslan ve İbrahim Çuhadar adlı hükümlülerle birlikte kalmaktadır. Arkadaşları Salih'e masaj yapıyorlar. Biraz rahatladığını düşünerek yukarı çıkıp dinlenmek istiyor. Dinlenirken ağrılar artıyor. Bunun üzerine butona basarak gardiyanları çağırıyorlar.

Gardiyanlar geliyor ve Salih doktora çıkarılıyor. Revirde doktor 10-15 dakika sonra iğne yapıp, ilaç verip reçetesiyle birlikte hücresine geri gönderiyor. Ne iğnesi yapıldığını henüz bilmiyoruz; ancak reçetede KAS GEVŞETİCİ türü ilaçlar yazılıdır. Salih, doktor tarafından "önemli bir şeyi olmadığı" gerekçesiyle hücresine geri gönderiliyor.

Hücreye geri geldikten sonra titreme başlıyor. Bu kez de doktorun verdiği kremlerden sürüyorlar. Dinlenmesi için yukarı çıkarıyorlar. Birkaç dakika sonra Salih'ten hırıltı sesleri geliyor. Nefes alamıyor. İki kez gardiyanlara haber veriyorlar. Bu arada gardiyanlar "nasıl olsa yine hastalık için çağırıyorlardır" diye düşündüklerinden olsa gerek BUTONU KAPATIYORLAR. Hücredekilerin dünyayla tek ilişkisi de böylece kesilmiş oluyor. Bunun üzerine hücredekiler kapılara vurmaya başlıyor (Dikkatinizi çekeriz ki, kapılara bu şekilde toplu olarak vurmak da cezayı gerektiren bir eylemdir; peki herkese soruyoruz. Gardiyanların butonu da kapattığı durumda ne yapacaktı hücredekiler...)

Kapıların vurulmaya başlanması üzerine gardiyanlar geliyor, hücredeki diğer iki hükümlüye Salih'i taşıyıp götürebileceklerini söylüyorlar. İki arkadaşı Salih'i kucaklayıp koridora çıkıyorlar. Ama koridora çıktıklarında da "tamam artık biz buradan sedye ile götürürüz" diye diğerlerini hücreye kapatıyorlar. Salih'i ise o durumda SEDYE İLE DEĞİL YİNE YÜRÜTEREK revire götürüyorlar. (Yürütülerek götürüldüğünün hücre arkadaşları dışında adli tutuklulardan da tanığı vardır.)

Salih, saat 11.15-11.30 sırasında revirde can veriyor.

 

KATİLLER HÜCREYİ BASIYOR, SUÇ BELGESİNİ

YOKETMEK İSTİYORLAR!

Evet, Salih'in ölmesinin hemen ardından gardiyanlar hücresini basıp, Salih'e sabah doktor tarafından yazılan reçete ve ilaçları arıyorlar. Hücreyi talan ediyorlar. Verilen ilaçları "suç delili" olmasın diye geri alıyorlar. Fakat reçete hapishanenin sağlıkçısına gönderildiği için bulamıyorlar.

Katlediyorlar ve yaptıkları ilk iş, suçun üstünü örtbas etmek, delilleri yok etmek. Bu Türkiye'de bir yönetim tarzı. Devrimcileri infaz ederler; kaç metreden nasıl öldürdükleri belli olmasın diye, katlettiklerinin elbiselerini yok ederler.

"Hızlandırılmış tren" bir katliamla sonuçlanır, ilk işleri, belgeleri saklamak, çarpıtmak olur.

Katledip, gerçekleri sansürlerler. Üstünü örtemediklerinde de Susurlukçu savcı ve hakimler aracılığıyla aklanır katiller.

Hayır, buna izin vermeyelim. Bu cinayetin de faillerinin cezasız kalmasına izin vermeyelim.

 

CİNAYETTEKİ SUÇ DELİLİ, SADECE REÇETE VE İLAÇLAR MI?

HAYIR! TECRİTİN KENDİSİ EN BÜYÜK SUÇ KANITIDIR!

Tutuklu, ciddi bir rahatsızlık geçiriyor. Doktor, hastaneye sevk etmek yerine kas gevşetici yazıp hücreye geri gönderiyor. Gardiyanlar, butonu kapatıp hücrelerdekileri sorunlarıyla başbaşa bırakıyorlar.

Ama suç sadece doktor ve gardiyanlarda değil; Son yaşadığımız "hızlandırılmış tren katliamı"nda nasıl ki, sadece makinisti suçlamak, mantıklı değilse, Salih Sevinel'in katledilmesinde de sadece kas gevşetici veren doktor ve butonu kapatan gardiyanlar değildir tek suçlu.

Tecirt bir politikadır. Tecrit politikası, hapishane personeline böyle davranmayı emretmektedir. Fiziki olarak çürütüp yok etme politikası işte böyle böyle hayata geçirilmektedir.

 

SALİH SEVİNEL'İN KATİLLERİ GÖREVDEN ALINMALI, YARGILANMALIDIR!

Salih Sevinel'in hastalığını ciddiye almayıp kas gevşetici verip hücresine geri gönderen doktor; Hücrenin butonunu kapatıp hücredekileri tüm dünyadan tecrit eden gardiyanlar; Tekirdağ F Tipi Hapishanesi müdürleri; Tecrit politikasını 116 ölüme rağmen hala uygulamakta ısrar eden Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanlığı'nın işkenceci, katliamcı bürokratları; Tecrit politikasını sürdürüp, katletmeye devam edip, üstüne üstlük "bizim dönemimizde böyle olaylar yaşanmadı" diyerek 116 ölümü inkar eden AKP hükümeti; SUÇLUDURLAR!

Salih Sevinel'i sadece "İHMAL" sonucu değil, "İRADİ, PLANLI" olarak öldürmekten yargılanmalıdırlar.

 

F TİPLERİ GERÇEĞİNİ, TECRİTİN KATLETTİĞİNİ YÜZLERCE KEZ, ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA HAYKIRDIK, SESİMİZİ DUYMAZDAN GELENLER, SİZ DE SALİH'İN ÖLDÜRÜLMESİNDEN            SORUMLUSUNUZ!

"Hızlandırılmış tren katliamı"nın ardından burjuva basında kimi köşe yazarlarının yazılarını ibretle okuduk. Kimileri, daha önce makinistlerin, bilim adamlarının kendilerine sorunu aktardığını, bir katliam olabileceğini söylediklerini, ama kendilerinin "güncel konulardan bunlara yer vermeye fırsat bulamadıklarını", kimileri AKP'yi "kadrolaşma konusunda eleştirmedikleri için suçlu olduklarını" yazdılar... Ama F tipleri ve tecrit konusunda aynı şeyi yapmaya devam ediyorlar. Hızlandırılmış tren konusunda, göz göre göre gelen bir katliamı, AKP yalakası yayın politikaları nedeniyle örtbas ettiler. Gerçeği yazma görevlerini, halkın, muhalif düşüncelerin sesini duyurma görevlerini yapmayarak katliama zemin hazırladılar.

F tipleri ve tecrit konusunda başından beri böyle yapıyorlar. Tecrit, planlı bir öldürme politikasının adıdır. Bunu artık görmeyenler görmeli, bilmeyenler öğrenmeli, duymayanlar duymalıdır.

TECRİT POLİTİKASI daha çok can alacak! Duyun, bilin, görün!

25 Temmuz 2004

TAYAD'lı Aileler

 

(Salih Sevinel’in katledilmesine ilişkin TAYAD’lı Aileler’in yukarıdaki açıklaması Ekmek ve Adalet dergisinin 1 Ağustos 2004 tarihli

117. sayısında yayınlanmıştır.)

 

Geri