Perihan
DEMİRER'i Yakınları, Yoldaşları
Anlatıyor:
Devrim yolunda ölüm hoş gelir bize
Hoş gelir safa gitmez
Şafak vakti ölümlerin davası
Şafakta bitmez
Perihan'ı aynı SDB'den
bir yoldaşı anlatıyor:
Perihan yoldaşımız kurumlaştığı yoldaşlarıyla
birlikte bizim kurumsallaştığımız üsse gelmişti. Birlikte eğitim çalışması
yapacaktık. Perihan yoldaşımız önceki gün bir eyleme katılmıştı ve eve geldiğinde
her zamankinden daha farklı bir havası vardı. Ve bunu her hareketiyle belli ediyordu.
Evdeki silahları temizlemek için çıkarmıştık. Silahları çok sevdiği için
hiçbirimize fırsat bırakmadan silahları kendisinin temizleyeceğini söyledi.
Ardından elindeki silahı bizlere göstererek
"işte bununla ve inancımızla düşmanı yeneceğiz" demiş, o anki coşkusunu
kararlılığını bizlere de yansıtmıştı.
O gün gözümüze çarptı. Bir ananın bebeğine
gösterdiği sevgiyi Perihan, silahları temizlerken gösteriyordu. Yani Perihan bu
yöndeki duygularını davasına ve davasına hizmet eden silahına gösteriyordu.
Silahı bir bebeğin bakımını yapan bir ana gibi hassas ve özenle temizliyordu.
Perihan aynı zamanda oldukça inatçı özelliğe de
sahipti. Yine birgün yeni gelen bir silahın sökülüp-takılmasını
öğrenmeye çalışıyordu. Fakat bu silah söküldüğü zaman kolay takılmıyordu.
Perihan'a silahın bu özelliğini söylememiştik. Neredeyse birbuçuk
saat silahı takmak için uğraştı. Silahı vermesini, bizim daha rahat
takacağımızı söylediğimizde bize bu silahı nasıl söktüysem öyle yerine takacağım
diyerek isteğimizi reddetti. Ve var olan inatçılığını bir kez daha gösterdi.
Perihan bu inatçılığını kendini geliştirmede iyi kullanırdı.
Perihan paylaşmayı seven biriydi. Biz ona askeri
anlamda gelişmesi için olanak tanıyorduk. O ise inatla kendisi gibi kurumlaşmayla
görevli diğer bayan yoldaşını da düşünüyor, kendisine tanınan olanaklarını bu
şekilde diğer bayan yoldaşımıza da tanınmasını istiyordu. Kendisine tanınan
olanaklarını bu şekilde diğer bayan yoldaşıyla paylaşmak istediğini söylüyordu.
Ve diğer bayan arkadaşıyla birlikte dışarı çıktığında mümkün olduğunca;
kendisinde var olan sokak tecrübelerini aktararak onunla paylaştı, gelişmesine
yardımcı oldu. Her zaman bu konuda bize "Hareketimiz içerisinde erkek
yoldaşlarımızın yaptığı birçok şeyi bayan yoldaşlarımız da yapabilir, bu konuda
biz kendimize güveniyoruz." derdi.
Perihan üs yaşamında da aktif biriydi. Üsten
çıkmadığı günlerde boş durmaz ya kitap okur ya da silahlar konusunda teknik
eğitimini tamamlamak için silahların sökülüp takılmasına çalışır ya da patlayıcı
hazırlardı. Veyahut yoldaşlarının akşam geç geleceğini düşünerek, yoldaşları
eve gelmeden önce evin temizliğini yapar, yemek hazırlardı. Üs yaşamında tüm
sorunlara karşı duyarlı ve çözüm üreticiydi. Kısacası dış yaşamında olduğu gibi
üs yaşamında da hep canlı olmuştur.
Ve şu bugün bir gerçektir ki birliğinin yaptığı
birçok eylemde Perihan yoldaşımızın emeği çabası vardır. Eyleme götürdüğümüz
her silahın bakımını o yapmış, eyleme o getirmiştir. Bombalamaya götürdüğümüz
her bombada yine Perihan'ın emeği vardır. Yine eylem sonrası geri çekilirken
bayan olma özelliğini ustaca kullanarak yoldaşlarını kamufle
etmiş, düşman çemberinden rahatlıkla geçmelerini sağlayarak onları
korumuştur. Perihan yoldaşımızın hareketi ve yoldaşları için yapmayacağı
fedakârlık olmamıştır. Nitekim Beşiktaş'ta işkenceci katillere karşı çatışarak
kendini yoldaşları için feda etmesini bildi ve kendisi dışında üste birlikte
yaşadığı yoldaşlarını, kendini feda ederek kurtardı.
Onun bu özverili fedakâr kişiliğini dünyaya
unutturmayacağız.
***
Bir yoldaşı anlatıyor: Romanlardaki
kahramanlar gibi
Gençliğin tüm coşkusunu birliğimize katan yoldaş,
sürekli sorular sorar, hata yaptığı zaman yüzü kızararak yere bakardı.
Sıkıntılarını, sevinçlerini tüm saflığı ve temizliği ile bizlerle paylaşırdı.
Yeni sokak çalışmasına başladığımız günler "Ne kadar zor bu kenti öğrenmek." diyordu.
Ama öğrenmekte de ısrarlıydı. Gittiğin yerleri büyük bir dikkatle inceler,
ikinci gidişte hiç de yabancılık çekmezdi.
Bölgeyi ne kadar öğrendiğimizi kontrol eden yoldaşın
sorduğu sorulara doğru cevap verdiğinde sevinçten boynumuza sarılıp "ben
artık başka görevler istiyorum" demiştin. Bu isteğin hiç de kuru sözden
ibaret değildi. Birçok şeyi yapma isteğiyle doluydu. Komutan yoldaşla geçen
zamanını sürekli sorular sorarak değerlendirirdi. Okuduğun romandaki kadın
kahramanı anlatırken "Biz de böyle savaşacağız" der, bizleri de ortak
ederdin duyduğun heyecana. Yoldaşlarının kurtulmasını sağlayarak ve düşmana tek
bir doküman dahi bırakmayarak şehit düştüğünü duyduğum an yaşadıklarımızı
hatırladım. Çevrende gözüne takılan olumsuz bir durum olduğu an aklına gelen
ilk şey yoldaşlarının güvenliği olurdu. Bu konuda düşünceler üretir, anlatırdın
bizlere. Evin boş olduğu anda düşmanın içeri girip pusu kurduğu koşulda yapacak
bir şey bulamazsam camları kırarak, olayı çevreye duyururum" derdin. Uzun
süredir görüşemiyorduk. Nasıl olduğunu bir yoldaşa sordum. Gelişimindeki,
kendini aşmandaki çabalarının sonuç verdiği yönünde cevap aldım. Evet, yoldaş,
gelişmiş ve olgunlaşmıştın. Artık sen istemiyordun, gelişimini gören
hareketimiz görev veriyordu sana.
Evi boşaltmamız gerekti. Bir dönem ayrı kaldın. Bu
süreci aile çevresinde geçirdin. Yeniden yoldaşlarını gördüğün gün, onların
boynuna sarılıp gözyaşlarını tutamamıştın. "Ne kadar bunaldığını" anlatmıştın.
Bulunduğun üssü savaş mevzisine çeviren yoldaş,
okuduğun romanda seni heyecanlandıran kahraman sen oldun. Tarihimizin altın
sayfalarında yerini aldın. Aramızdaki en genç yoldaş sendin. Yarattıklarınla
savaşımız gelişti. Şimdi senden genç olan yoldaşların savaşımıza kurmaylık
ediyor. Zafer günlerimizin yakınlığını müjdeliyorlar sana...