Ömer AYDOĞMUŞ'u Yakınları, Yoldaşları

Anlatıyor:

 

 

Bir yoldaşı anlatıyor:

“Onunla birlikte olmak bir eğitim çalışmasıyla eşdeğerdi”

 

Ömer Aydoğmuş Devrimci Yol tasfiyeciliğine tavır alınmasının hemen ardından, hareket tarafından görevlendirildiği Ege bölgesinde devrimci hareketin örgütlenmesinde, yaygınlaşmasında sabırla çalıştı.

Daha 77'lerden itibaren hep aranır durumdaydı. Ama bunu hiç bir zaman şu ya da bu işi yapmamanın gerekçesi yapmadı. Tersine gerektiğinde her yere girdi çıktı. Her ilişkiye girdi.

Bölge düzeyinde sorumluluğu vardı. Ama onu her işte görebilirdiniz. Bir gösteri için malzemelerin aktarılmasında aksaklık mı var, aksaklığın giderilmesinde pekala doğrudan kendisi görev üstlenir. Koskoca bölge sorumlusu da bu işi yapar mı demez. Onun dışında pek çok kişi bunu düşünür, o düşünmez. Konumu onun herhangi bir işi yapmasına engel değildir. Küçükbüyük, riskli-risksiz iş ayrımı yapmamak onun açısından bir davranış tarzıdır.

Onu kenar bir semtin sokaklarında birkaç yoldaşıyla yürürken birden yere çöküp toprağın üzerine bir takım şemalar çizerken görebilirsiniz pekala. Anlattığı bir konuyu şemalarla da kavratmaya çalışıyordur. Mekanınız bir kahvehane ya da pastahane de olabilir, tablo çoğu kez yine aynıdır. Onunla birlikte olduğunuz zaman dilimi, o anki işiniz, konunuz ne olursa olsun bir eğitim çalışmasıyla eşdeğerdir.

Teorik olarak oldukça yetkin sayılabilecek bir birikim ve donanıma sahiptir. Ama o kendini yeterli görmez. Üstelik dönem, doğrusu kitap okumanın fazla da mümkün olamadığı pratik açıdan çok yoğun bir süreçtir. Ama o yine de örneğin yeni çıkan kitapları izlemeye, insanları dinlemeye ayıracak zamanı yaratır. Kendini geliştirmeyenin, bunu altındaki insanlara somut olarak göstermeyenin, gerçekte başkasını da geliştiremeyeceğini, böyle bir gelişmeyi teşvik edemeyeceğini söyler sık sık. Söyler ve kendisi bunu pratik olarak uygular.

Cuntayla birlikte dönem de ağırlaşmıştır, görevleri de. Daha çok koşturur. Bir yandan yılgınlık eğilimlerinin önüne set çekmeye çalışır, diğer yandan da kendisi de her düzeyde, her biçimde içinde olarak pratiği örgütler; devrimci hareketin silahlı savaşı sürdürmesine bölgeden en fazla katılımın sağlanmasına çalışır.

Dönemler farklıdır, koşullar farklıdır, ama değişmeyen şeyler de vardır; bir sorumlunun, yöneticinin sahip olması gereken özellikler, dönemlere göre değişiklikler göstermekle birlikte, bazı açılardan pek değişmez. Ömer'in pratiğinde bunları görebiliriz işte; Masabaşı yönetici değil, pratiğin içinde olmak... Bıkmadan, usanmadan, zaman, koşul, olanak yaratarak altındaki insanları eğitmek... Kendini durmadan geliştirmek... Hareketten beklememek, yaratmak...

 

(Bu anlatım, Halk İçin Kurtuluş dergisinin 8 Şubat 1997 tarihli

17. sayısının “Yoldaşlar Bizi Aşın” köşesinde yayınlanmıştır.)

 

Geri