Nihat ŞAHİN'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Bir ana anlatıyor:
"Örnek bir devrimci, iyi bir öğretmendi"
Nihat'ı ilk kez Dersim
şehitlerinin cenazesinden eve geldiğimde gördüm. Onunla tanışmam böyle oldu.
Bir keresinde "Ana bir gün ben de çatışarak şehit
düşeceğim. İşte o zaman sizler de benim cenazemi böyle uğurlayın" dedi.
Sanki şehit düşeceğinden emin gibiydi. Ben de "Hep bizler mi sizi uğurlayacağız? Sizler daha gençsiniz, yapacak
çok işiniz var. Biraz da sizler bizlerin başında saygı duruşunda bulunun" dediğimde
çocuklara ders veren bir öğretmenin seve-cenliğiyle "Bizler bu ülke için, bu ülkenin halkları için mücadele ediyoruz,
üstelik yaşlı-genç demeden. Şehitlik kavganın en şerefli mertebesi, kim önce
şehit olursa onun başucunda sloganlarımızı haykırır, marşlarımızı söyleriz."
dedi, boynuma sarıldı.
Evde kaldığı süre içinde
çocuklarımdan hiçbir farkı yoktu, her şeye yardım eder, onsuz hiçbir iş
yapılamazmış gibi hepsine koşardı. Yalnızca işlere yardımcı olmaz, ev içindeki
sorunları da çözmeye çalışırdı. Saatlerce konuşsa sıkılmadan onu dinlerdik. Her
konuştuğu, ya bir şeyi kavratmaya ya da bir sorunu çözmeye yarardı. Evdeki
oğlum ile gelinimin arasındaki sorunu da birkaç konuşmayla çözmüştü, halbuki
ben aylardır uğraşıyordum. Bir de çocuklara olan tutkusu vardı, onları çok
severdi. Ne diyeyim, insan güzeliydi ve bizimle kaldığı sürede evdeki herkesi
etkiledi, mücadeleye daha sıkı sarılmasını sağladı.
(Bu anlatım, Mücadele dergisinin 30 Temmuz
1994 tarihli 103. sayısında yayınlanmıştır.)
***
Nihat Şahin'i bir
yoldaşı anlatıyor:
"O bir hareket insanıydı"
Bana gerçek Devrimci Solculuğu
o öğretti, hareket ruhunu ondan öğrendim desem abartılı olmaz. Birlikte
kaldığımız süre içinde her zaman aileden biri gibiydi, işlere yardım eder, sürekli
kendini yenilemek için okurdu.
Darbecilik konusunda da hiç
durmadı, ulaşabildiği herkese darbecilerin gerçek yüzünü anlatıyordu.
Darbecilik pisliğinin mücadele etme kararlılığıyla yok edileceğini bildiğinden,
konu darbeciliğe gelince hemen Ordu şehitlerinden Bahattin Anık'ı anlatırdı. "Lazoğlu darbecilik döneminde dağlarda
silahsız kalmış ve elinde bir sopayla hem dağları dolaşmış hem de yanındaki
insanlara talim yaptırarak onları mücadeleye hazırlamış" diye
anlatırdı. "Hareketi, hareket yapanlar böyle insanlardır, iyi bilmek gerek
onları" diye şehitlerin geçmişlerini ve anılarını anlatmayı bir görev gibi
ele alırdı. Ben onun öğrencisiyim demek bana gurur verir, çünkü o bir hareket
insanıydı...
(Bu anlatım, Mücadele dergisinin 30 Temmuz
1994 tarihli
103. sayısında yayınlanmıştır.)