Mustafa İŞERİ'yi Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

Gülşen İşeri: “Evet Acılıyım, Ama O Bir Savaşçıydı...”

 

Sonuçta siz birini yitirdiniz bu bir şekilde acı olarak yansıyor.... Bu şu demek değil yıkılıp kahrolmak, niye savaştığnı biliyorum, orada olması bana göre bir umuttu, sadece abim için söylemiyorum, orada bulunmak halk için bir umut veriyordu... Hala da öyle, bir yazar dostum şöyle bir soru sormuştu? “Eğer herşeyi bırakıp dönseydi" diye. Şunu söyledim “evet abimi çok seviyorum ama her şeyi bırakıp gelseydi 10 yıldır görmediğim abimi affetmezdim... Onu bir daha asla görmek istemezdim... o bir savaşçı... Şaşırmıştı.... "ama abin" diye yineledi...  Şimdi başım dik, onunla gurur duyuyorum... Elbetteki acılıyım, ilk öğrendeğimde yaşadığım acıyı tarif edemem...

 

- Abinizin şehit düştüğünü nasıl öğrendiniz, neler düşündünüz?

Ben aynı zamanda Birgün gazetesinde muhabirlik yapıyorum, Sabah gazeteye geldiğimde bir çatışma olduğunu duymuştum. AA haberlerine baktım. 4 kişinin şehit düştüğü yazısını görünce isimlere bakamdım.. Yitirdiğimiz her bir kişi için ayrı acı taşınır ama bu canından bir parça olunca biraz daha fazla yakar. O korkuyla bir süre bakmadım ama gazeteden arkadaşlar benden önce bakmışlardı, bilmiyorlardı abim olduğunu soyadımdan kaynaklı bir yakınım olduğunu düşünmüş, Mustafa İşeri de var dediklerinde gerçekten inanmadım. Ama doğruydu...  O an Armutluda yaşadıklarımız gözümün önünden film şeridi gibi geçmeye başlamıştı... Beni kendi elleriyle orta okula kayıt ettirdi, okumam gerektğini söylüyordu Avukat olmamdan yanaydı ama ben gazeteci olmuştum... Bir gün abimi yazacağım diyerek... Ama o bunu hiç bilmedi...

Abim biraz içine kapanık biriydi; bizim aile yapımızda bu var, ama abimin en çok bana benzediğini söylerler, yanyana geldiğimizde gün boyu susardık, konuşmayı çok fazla sevmezdi. Belki boş konuşmaktan yana değildi. Aslında bu konuda çok fazla birşey söyleme hakkım yok...

 

(Bu anlatım, Ekmek ve Adalet'in 31 Ekim 2004 tarihli 130. Sayısında yayınlanmıştır.)