Kamer GÜNEŞ'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

DEVRİMİ, UMUDU SARIP

SARMALAYANLAR

 

Kamer Güneş halk'tır.

Devrimci hareketi yaratan, savaşçılarını düşman gözlerden saklayan, doyuran, giydiren halk'tır.

Devrimci hareket O'nsuz olmaz. O'nsuz devrimci hareket ayakta kalamaz. Devrimci hareketin O'nsuz illegalitesi olmaz.

O, her an kapısı çalınabilecek olandır. O, başı darda olan militana kucak açandır.

Devrimci olduğunu, sosyalist olduğunu söyleyip evinde bir devrimciye, bir savaşçıya yatak açmaktan, sofrasına buyur etmekten kaçınanlar Kamer Güneş'e baksınlar.

Devrimcilerden yana görünüp, verebileceği birşeyi vermemek için kırk dereden su getirenler ona baksınlar.

Köyü yakılıp yıkılmıştı. Onun evi de yakılan evler içindeydi.

Yıllardır ekip biçtiği toprağını terk ettirmeye çalışıyorlardı.

Oysa onun o toprakta ekip biçtiği yalnızca buğday, nohut değildi. O, umutlarını da ekmişti o toprağa.

Toprağını terk etmek umudu terk etmekti.

Düşman kuru toprağı değil, gerillayı terk ettirmek istiyordu. Onun toprakta ekili umudu gerillaydı.

Halkın en direngen yanıydı Kamer Güneş.

Toprağını terk etmedi. Umudu terk etmedi. Gerillayı terk etmedi.

Evini yakmakla kalmadılar. Gözaltı, işkence, hapishaneyle devam etti zulüm. Ama O hapishaneden çıktığında yine topraklarındaydı.

Sıcak ekmek ve ayran yine yalnız boğazından geçmiyordu. Ekmeği, azığı yüklenip gerillaları arıyordu yine.

Hapishaneden çıkıp geldiğinde gördü ki yakınlarının bir kısmı da terk etmişti köyü. Ama hayır, O orada kalacaktı.

Halktı O. Toprağına ve umuduna sahip çıkan halk.

"Yalın, içten ve samimiydi. Gerillaya yaklaşımında kendinden yana hiçbir kaygı ve hesabı yoktu. Gerillayı, hiçbir zaman kendi ilişkilerinde sığınacak ve yaslanacak bir güç olarak görmedi."

O halktı ve devrimciydi.

Halk Kurtuluş Savaşçıları, O'nun umudu, yoldaşı, kendini onlara bakmakla, büyütmekle görevli saydığı çocuklarıydı.

O yüzden fedakar bir baba gibi o yoksulluğu içinde bile yemeyip yedirmeyi, giymeyip giydirmeyi düşündü.

Gerillalar katledildiğinde, düşman kuşatması altında tüm tehditlere, işkencelere rağmen gerillaların cenazelerine sahip çıktı.

O halktı.

Halk olmak, değerlerini yaşatmak, evlatlarına sahip çıkmak buydu.

 

***

 

Bir gerilla anlatıyor:

 

Kamer Güneş; "Her zaman ki sabırsızlığımızla yeni gelen gazetemizi açıp okuduğumuzda senin katledildiğin haberinle karşılaştık. Hayvanca da parçalamışlar seni. Arkandakilere, herkese ibret olsun, korksunlar, yılsınlar diye. Bunu daha öncesinden de defalarca denemişlerdi. Ve sen her seferinde inadına onurum, namusum, kurtuluşum, toprağım dedin ve sımsıkı sarıldın kavgana.

Yoksuldun, kendine zor yetiyordun. Ama sofran bereketliydi. Bulabildiğin tedariğin yalnız ailen için değildi, 'bu da gerilla için' der, paylaşımı yaşamının bütün alanına yayardın.

Kapını çok çaldık. Gece gündüz ve belirsiz saatlerde. Sen yine her zaman ki gibi o gecenin en derin vaktinde uyandığında 'kamo' diyerek sıcak gülüşünle karşıladın bizi.

...

Hele o alçak gönüllülüğün ve mütevaziliğinle, yaşamdaki öğretici yanın belleklerimizden hiç silinmeyecek. Senden daha farklı şeyleri bilen çevrendeki herkese, bu çocuğun yaşında bile olsa saygı duyuyor oluşun ve öğrenme isteğin bir çoğumuza örnek değil, 'ders' oluyordu."

 

(Yukarıdaki anlatımlar, Halk İçin Kurtuluş dergisinin 18 Ekim 1997 tarihli 51. Sayısında yayınlanmıştır.)

 

 

Geri