Kahraman ALTUN'u Yakınları, Yoldaşları

Anlatıyor:

 

 

Birgün bitecek annemin gözyaşları

Ben ağıt istemem

Artık hep varım

Yirmi bir yaşımda olacağım artık hep...

 

 

Bir yoldaşı anlatıyor:

«Onunla geçen bütün zamanım hep eğitici öğretici olmuştur.»

 

Kahraman ile ben henüz devrimci değilken tanışmıştım. Ve gerçekten öyle bir izlenim bırakmıştı ki ben de şu an nasıl anlatabileceğimi bilemiyorum. Onun sanki diğer insanlardan farkı vardı. Ama bir türlü ne olduğunu çıkaramıyordum. Benimle sıradan olaylar üzerine konuşmuştu ve bu konuşmadan o güne kadar görmediğim biçimde etkilenmiştim. Kendi kendime o günkü değerlendirmemle "işte tam bir dost, arkadaş" demiştim. O sıralarda kendisini sık göremediğim için adeta bir özlem duyuyordum.

Daha sonraları, mücadeleye girdikten sonra birgün bir vesile ile karşılaştım ve en büyük sevincim o zaman oldu. Kahraman'ın da devrimcilik yapması beni mücadeleye daha sıkı bağladı. Kendime hep onu örnek alır olmuştum. Onu tanıyanlar merhabasının dahi sıcaklığını, değişikliğini bilirler.

Birgün gezerken istasyonda iki tane boyacının kavga ettiğini gördük. Ben hiç etkilenmemiştim. O gidip ayırdı. İki üç dakika konuştu çocuklarla. Çocuklar birbirlerine sarılıp öpüştüler. O da onları seviyordu. Kendisi de okul yıllarında simit satıp, boyacılık yapmış, çocukları çok severdi. Her fırsatta bunu belli ederdi. Mütevazı bir kişiliği vardı. Herkesi dinlemeyi bilir, kendisi de dinlerdi. Kendisi ile ilgili yazabileceğim bir anım yok. Fakat onunla geçen bütün zamanım hep eğitici öğretici olmuştur.

 

***

 

Bir yoldaşı anlatıyor:

 

Evden erken çıkıyoruz. Bir arkadaşı daha alacağız. Kim olduğunu tahmin ediyorum. Tanıdığımı söylüyor arkadaşlar zaten. Bakıyorum, evet gelen o. İçimi çok farklı bir heyecan kaplıyor. Uzun süredir onları görmemiş olmanın verdiği heyecan ve mutluluk bu. Çünkü onların benim için bambaşka bir yeri var. Koskoca ailemizin küçük bir parçasını oluşturduk onlarla. Geliştirip büyüttük. Bir yıl öncesini hatırlıyorum hemen. Derneğe gelişini, ilişkilerimizi, kabına sığmayan liselilerin ona duyduğu saygı ve güveni. Ve benim için olan değerini. Çünkü biliyorum, bu küçük yapıyı nasıl ve neyle oluşturup, nasıl bir çabayla geliştirdiğimizi. Bir gezide söylediği türkü geliyor aklıma. Nasıl da içten, yaşayarak söylüyordu.

Sobalarında kuru meşe

Yanıyor vay vay

Mahir yoldaş vurulmuşta üşüyor

Yoldaşları zindanlarda üşüyor

 

***

 

Bir yoldaşının Kahraman'la son anıları:

 

-Merhaba, nasılsın?

-İyidir, ya sen?

-Epey değişmişsin.

-Sen de değişmişsin.

-Doğru. Bayanlar bu konuda her zaman daha avantajlı.

-...

Ve özlem gideriyoruz bir süre. Sonra toplantı için hazırlık yapıyoruz. Toplantıyı biz yönlendireceğiz. 10 ila 15 kadar arkadaş gelecek. Biraz heyecanlıyım. O ise oldukça sakin, her zamanki gibi. Herkes tamam. İçlerinde eski tanıdıklarım var ama çoğu yeni. Onlar bizi biz de onları ilgi ve merakla izliyoruz. Kahraman'ı ve diğer arkadaşları daha iyi tanıyorlar. Beni ise çoğu ilk kez ve son kez görüyorlar. Çünkü onlarla artık hiçbir ilişkim yok. Biraz fazladan katılıyorum yani onların arasına bu defa. Konuşmaya başlıyorlar. Onu daha bir ilgi ile dinliyorlar. Gayet rahat, kendinden emin sürdürüyor konuşmasını. Tartışmalar uzun sürüyor ve bitiriyoruz toplantıyı. En çok onu bir daha göremeyeceğime üzülüyorum. Belki bir gün diyorum yine içimden.

Eski dostla vedalaşıyoruz.

Siyah yazılı kumaştan bir etek getiriyor arkadaşlar. Anlıyorum kimin gönderdiğini. Seviniyorum. Hemen giyiyor, bakıyorum, inceliyorum uzun süre kendimi. En çokta eteğin önündeki süslere gülüyorum. Nereden bulmuş diyorum kendi kendime. Karşılıklı zincir, toka ve arasından geçen püsküller... uzun süre giyiyorum eteği. Sevgili dostum, can yoldaşım şehit düştükten sonra daha değerli geliyor. Özenle koruyorum bir süre onu. Ama sonunda bir yerde bırakmak zorunda kalıyorum.

Alnını dağ ateşiyle ısıtan

Yüzünü kanla yıkayan dostum

Senin dudağında gülümseyen bordo gül

Benim yüreğimi harmanlayan isyan olsun

Neden bilmem... Seni anlatıyor, seni anımsatıyor bu şarkı bana hep. Bugün liselilerin adını her duyduğumda, bir liseli gördüğümde seni düşünmeden edemiyorum. O tatlı gülüşün, sakinliğin, ceketini sırtına atıp yürüyüşün, türkü söyleyişin geliyor aklıma.

Gencecik insanlar geliyor saflarımıza

Belki seni hiç görmemiş, hiç tanımamış

Ama bir o kadar seni tanıyan, seven ve senden etkilenen

Şimdi açtığın yolda yürüyor liseli gençlik

"Neslin" sana layık olmaya çalışıyor.

Sen rahat uyu...

 

Geri