Hüseyin KILIÇ'ı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

Biz özgürlük için doğduk

Özgürlük için savaştık

Özgürlük uğruna öldük

Adımız hüzünle anılmasın

 

Bir Yoldaşı Hüseyin Kılıç'ı anlatıyor:

Onun gibi insanları tanımaktan ve

onlarla çalışmaktan gurur duyuyoruz.

 

Hüseyin'le (Piro), 1989'da tanıştık, ilk ekiplerde yer aldık. O zaman sadece teorik çalışma içindeydik. Ekip çalışması içinde Hüseyin'i daha yakından tanıdım. Özverili ve mütevazi bir yapıya sahipti. Onu tanıyan herkes onun bu yapısından etkilenmiştir. Onunla beraber olduğum zaman eksik ve zaaflarımızı konuşur gidermeye çalışırdık. Piro o zaman Balta Limanındaki hastanede çalışıyordu. Hem hastanede hemşireler arasında hem de bizimle beraberdi. O hastaneden aldığı maaşın büyük bir bölümünü harekete veriyordu. Hatta bir gün harekete para lazım olmuş, o zaman 650.000 TL kadar maaş alıyordu, onu vermişti. Piro ile yaklaşık 1,5-2 sene görüştük. 1991'de tekrar beraber çalışmaya başladık. Bu çalışmalardan bir süre sonra 12 Temmuz katliamı yaşandı. Ve bize bir yeri boşaltmamız için haber geldi. Bu yerde yaptığımız 15 gün istihbarattan sonra sıra boşaltmaya geldi. (Burasının 12 Temmuz'da açığa çıkmış olması ya da polisin burayı yem olarak kullanması ihtimaller içindeydi). Bu arada Hüseyin bana “bak -dedi- önemli bir çalışma yapıyoruz, buradan polisin eline düşmek de var ölmek de" dedi... Ben cevabını verdikten sonra gittik ve boşaltmaya başladık. O olayda gerçekten Piro'yu daha iyi tanıyabildim. Çünkü ben sadece onun eşyaları arabaya yüklemesine yardım edecektim. İndirilmesi ve taşınması ona aitti. Bu özverisini, davaya bağlılığını, Fazıl ile beraber çalışmasında göstermiştir. Piro mücadeleye gerek kişiliği ile, örgütçü yapısı ile, ve insanlarla birebir ilgilenmesi ile birçok insan kazandırmıştır. Bugün Piro'yu Şişli ve Okmeydanı halkı çok iyi tanır. Piro gibi insanlar bize çok şey kazandırdı ve kazandıracaklar. Her zaman Piro ve onun gibi insanların omuzlarında mücadele gelişti. Ve biz onun gibi insanları tanımaktan ve onlarla çalışmaktan gurur duyuyoruz. Evet, bugün her zamankinden daha fazla Piro'lara ihtiyacımız var. Onun çalışkanlığı, özverisi ve davasına bağlılığı bizim örnek alacağımız yanlardır.

 

***

 

Bir yoldaşı anlatıyor:

 

Hüseyin Kılıç ile birlikte aynı hastanede çalışmıştık. O insanlara ulaşmayı bilirdi. Gözlem yeteneği fazlaca gelişmiş biri olarak kişileri ve olayları iyi tahlil etmede çevremizdeki insanlardan çok farklıydı. Çalışma alanındaki insanların çevresi ve kendisiyle çelişkilerini yakalayıp açarak kendilerini sorgulamalarını sağlardı. İşte benimde demokratik mücadeleye örgütlü mücadeleye başlamam böyle oldu. Sorunların çözümünün ancak örgütlü mücadeleyle, devrimle olacağını işlemeye çalışırdı. Kitap ve dergi getirir, insanları okumaları konusunda ikna ederek paranız yoksa ben veririm diyerek daha sonra okuyup okumadıklarını takip ederdi.

Bir gün yanıma gelerek bana "bana damardan baraljin yap da gideyim, şu meret bir an önce geçsin. Derneğe gitmem lazım, işlerimiz var" demişti. Daha yeni böbreklerinden ameliyat olduğu için istirahat etmesi, üşütmemesi uyarısında bulunduğumda "bacım işlerimiz önemli, arkadaşlar merak eder" diyordu. Disiplinliydi. Kendisinden istenileni koşullar ne olursa olsun değil onu aşmak vardı. Bütün yaşamında ve sohbetlerinde mücadele vardı hep.

 

***

 

Selma Akgün (Ablası) Anlatıyor:

 

Ben Hüseyin'le hiç bir arada bulunmadım. Daha doğrusu ben evlendiğimde Hüseyin çok küçüktü. Ne çocukluğunu, ne de gençliğini görmedim, izleyemedim. Bu nedenle söyleyebileceğim pek bir şey yok. Siz ne kadar tanıyorsanız, biz de o kadar tanıyoruz. Annem ve babam Kürt. Daha doğrusu biz hepimiz Kürdüz. Zazaca konuşuruz. Hüseyin de kendi anadilini rahatça konuşur ve kullanırdı. Her şeyden önce dürüst bir insandı. Çalışkandı. Özellikle de yardımseverdi. Biz bazen onun yanına hasta götürürdük. Hastalarla çok ilgilenir, iyileşene kadar takip eder, hatta çoğu kez ilaçlarını da kendisi alırdı. Bir keresinde hiç unutmuyorum, fakir bir çocuğu götürmüştüm. Hastaneye yatırdı ve iyileşene kadar onu bırakmadı. Yardım edeceği insanlar arasında akraba vb. yakınlık derecesi gözetmezdi, herkese eşit davranırdı. Sadece maddi değil, aynı zamanda manevi yardımı da gözardı etmezdi.

 

(Yukarıdaki anlatım, Bayrağmız Ülkenin Her Tarafında Dalgalanacak adlı kitapta yayınlanmıştır.)

 

 

Geri