Hayri KOÇ'u Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

Kurtuluş Dergisi “Yoldaşlar Bizi Aşın” Köşesinden:

           

Hayri Koç: Halkın Adaletinin Mimarı ve İşçisi

 

"... Sıra neferi, haydi haydi yürü ileri!..."

Yürüyor sıra neferleri. Yürüyor isimsiz kahramanlarımız.

Yürüyor ve savaşımızı büyütüyorlar.

Yürüyor ve kurtuluşumuzun ışığı oluyorlar.

Yürüyor ve zaferimizin mimarı oluyorlar.

İsimsiz kahramanlarımızdan, sıra neferlerimizden biridir Hayri. Şehit düşmesinin 5. Yıldönümünde şimdi belki bir parça adı konulmuş olacak kahramanlığının.

Kendine, yoldaşlarına, önderliğine, halkına güveniyle yürüdü uzun devrimci yaşamı boyunca. Düşmanın üzerine aynı güvenle gitti.

Kendine güvenmek, harekete ve yoldaşlarına güven vermek deyince bunu Hayri'yle tanımlayabiliriz. Hayri'nin mücadele yaşamı, pratiği bunun bir özetidir. "Hayri varsa o iş tamamdır." Bir devrimciyle örgütü, yoldaşları arasında kurulabilecek en güzel ilişki düzeylerinden biridir bu.

O bunu dedirtebilmiştir.

Hayri henüz yeterince anlatılamamış ya da henüz yeterince tanınmayan bir yoldaşımızdır. Pek çok başarının mimarıdır O. İşte ikisi...

Hayri halkın adaletini bayraklaştıran atılım döneminin SDB'lerinin üyelerinden biridir. SDB'li, ya da şimdi Silahlı Propaganda Birliği üyesi Parti-Cepheliler şehit düştüğünde hep merak edilir, acaba hangi eylemlere katılmıştı diye. Ama çoğu zaman bunların açıklanmasına koşullar elvermez. Büyük başarıları, büyük cüretleri çoğu kez yıllarca ve belki onyıllarca örgütün dışında herkes için bir giz olarak kalır.

Hayri için böyle bir açıklamanın zamanıdır. Yoldaşımızın anısına açıklıyoruz şimdi.

Hayri, Hiram ABAS ve Hulusi SAYIN eylemlerinin mimarı, örgütleyicisi ve bizzat uygulayanıdır.

Hiram Abas eylemi hakkında polis hala hiçbir şey bilmemektedir. Hayri, Hiram Abas'ın karşısına dikildiğinde MİT'in o meşhur silahşörü kıpırdayamamıştır bile.

Harekete Hiram Abas'la ilgili ilk bilginin ulaşmasının ardından günlerce çalışılıp, gözlenerek istihbarat ve eylem planı netleştirilmiştir. Silahşör Hiram Abas, genelde aynı güzergahı kullanmakta ve silahşörlüğüne güveninden olsa gerek kendisinin oturduğu taraftaki ön kapı camını da hep açık tutmaktadır. Güzergahında yavaşlamak zorunda olduğu bir kasis vardır. Halk Kurtuluş Savaşçısı, halkın adaletinin temsilcisi Hayri, işte tam orada, o yavaşladığı anda çıkar Hiram Abas'ın karşısına. İki kurşun Hiram Abas'ın o güne kadar Türkiye ve Ortadoğu halklarına karşı işlediği suçların cezasını ödetmeye yeter. Halkın adaletinin temsilcileri yürüyerek, ellerini kollarını sallayarak eylem yerinden uzaklaşırlar.

SDB'lerin bu yiğit üyesi Kürdistan'da sayısız katliamın sorumluluğunu taşıyan Hulusi Sayın'ı da halkın adaletiyle ilk ve son defa tanıştırandır. Hulusi Sayın'ın cezalandırılmasına ilişkin de elinde hiç bir bilgi olmayan polis senaryolar uydurmuş, ve sonra bu senaryolara göre tutuklamalar, yargılamalar yapmıştır.

Hayri, Türkiye halkları adına iki önemli halk düşmanını cezalandırmanın, işledikleri suçların hesabını sormanın onurunu taşıyarak şehit düştü. Böylesine görevler üstlenen Hayri, alabildiğine mütevazi ve olunabildiğince "halktır". Bir halk adamıdır. Onun için kitle içinde, halk içinde kaybolmak diye özel bir sorun olmamıştır hiç. Giyimi, kuşamı, davranışları, konuşmasıyla zaten hep doğal olarak "kamufleli" haldedir. Askeri anlamdaki başarısının de en önemli yanlarından biridir bu.

Bundan bir süre önce dergide "Eylem Öğretiyor" bölümünde yayınlanan "Silahımızla Yaşatmasını Da Biliriz" başlığıyla anlatılan eylemde de hastanenin girişindeki santral memuresini oyalayan ve silahını çektiğinde memurenin "ha, olamaz sende mi?" demesine neden olan da Hayri'den başkası değildir.

Bu özelliğinin bir devamı olarak ilişki yaratmada da son derece girişken, becerikli ve başarılıdır. Yaşlı bir kadın, bir çocuk, bütün bir ev halkı hep onun seferber edebileceği ilişkiler durumundadırlar. Onları düşünür, değer verir, emek harcar ve sonuç alır.

Örgütsel ilişkisinin koptuğu bir süreçte çok uzun bir dönem bu tür ilişkilerinde barınabilmiş, bu süre içerisinde de sayısız yeni kitle ilişkisi, harekete maddi katkı sağlayacak ilişkiler yaratmıştır. Halktır O. Halkın adaletinin temsilcisi olmak devrimci yaşamına, yüreğindeki öfkeye ve cesarete uygundur.

Devrimimizin sıra neferleri, isimsiz kahramanları yürüyelim. Büyük görevleri alçakgönüllülüğümüzle üstlenelim. Öyle yaşayalım ve öyle yapalım ki, örgütümüz, yoldaşlarımız bizim için tereddütsüzce "O varsa, O iş tamamdır" diye düşünebilsinler. Hayri'leri çoğaltarak, yerlerini doldurarak hızlandıralım yürüyüşümüzü.

 

(Yukarıdaki yazı, Kurtuluş dergisinin 5 Ekim 1996 tarihli 10. Sayısında “Yoldaşlar Bizi Aşın” köşesinde yayınlanmıştır.)

 

***

 

Bir yoldaşı anlatıyor:

 

Hayri yoldaşı '88-'89 yıllarında çalışma yürüttüğümüz alanda tanıdım. Onun adının Hayri Koç olduğunu ise şehit düştükten sonra öğrendim. O, bizim nerede çalıştığını, nerede oturduğunu, ne iş yaptığını bilmediğimiz, ama başımızın dertte olduğu, dernek kirasını nasıl ödeyeceğiz diye kara kara düşündüğümüz, kısacası sıkıntı yaşadığımız her anda yanıbaşımızda olan A. abimizdi. Derneğe her gelişinde yanında birkaç kişi getiren, “işte size yeni üyeleriniz” diyendi.

Onu dernekte, dergide, kart stantlarında... yani her yerde görmek mümkündü. Bizim için bu kadar koşturan, bize bu kadar yardımcı olan biri olarak sen neden derneğe üye olmuyorsun sorumuzu ustalıkla cevapsız bırakabilendi.

Nerede oturup, ne iş yaptığını bilmememizin yarattığı rahatsızlığı çoğu kez ona hissettirirdik. Fakat buna rağmen Hayri yoldaş, "Hayır, öyle değil..." anlamına gelen bir açıklama yapmadı hiç. Bunun uğraşı içerisine girmedi.

İllegalite üzerine tartışma ve konuşmaların sıkça yapıldığı bir dönemdi. Birden fazla işi omuzlamamız gerektiği, hem legal, hem illegal çalışmayı, ikisini birarada yürütmemiz gerektiği üzerine vurgu yapılıyordu. Sorumlu yoldaş, bu konu üzerine "çevrenize devrimci bir bakış açısıyla yaklaşıp, gözlemci olursanız bu konuda birçok örnek bulabiliriz, görebilirsiniz. Özellikle yanıbaşınızda olanlara" demişti bir defasında.

Evet Hayri yoldaşı kastediyormuş sorumlu yoldaş bu sözlerle. Bunu Hayri yoldaş şehit düştükten sonra anladım. Bizim bir işi güçlükle başarmaya çalıştığımız, zor gelince kolay olanı, örgüte havale etme yolunu tercih edişimizi düşündüm sonra.

Hayri yoldaş illegal bir insan olarak, örgütsel görevlerini, kimliğini deşifre etmeden yerine getirmesiyle bize örnek oldu. Ve hareketin hangi alanının işi olursa olsun her işe dört elle sarılmasıyla, sorunların çözümünde sonuç alıcı davranış tarzıyla nasıl bir devrimci sorumluluk ve görev bilinci taşımamız gerektiğini öğretti bize. Doğal sorumluluğun ne demek olduğunu somutladı pratiğiyle.

Hayri yoldaş, illegal çalışmanın, illegaliteye uygun davranmanın demokratik alanda nasıl yaşama geçirileceğinin cevabını pratiğiyle gösterdi bize.

Onunla cisimleşen, onu ifade eden özellikleri bunlar diye düşünüyorum. Hayri yoldaşı böyle tanıdım. O, illegal yaşamın kuralları ve ilkeleri nedir sorusunun yanıtıydı. O, hareketi sahiplenmenin, her alanın işi benim de işimdir diyen bir görev adamıydı. O, benimle ilgili pek birşey bilmiyorlar, bu konuya ilişkin bir açıklama yapayım kaygısı ile hareket etmeden, hareketin ve devrimin çıkarlarını ön planda tutmuş ve bu bilinçle görevlerini yerine getirmiştir. Hayri Koç denilince bunlarla bütünleştiriyorum O'nu. O'nu böyle tanıdım. O bunları öğretmeye çalıştı bize.

Onun ve tüm şehitlerimizin bize öğrettikleriyle savaşı büyütüyor, yol göstericilikleriyle savaşımıza daha da güçlü bir şekilde sarılıyoruz. Anılarınız Halk kurtuluş savaşımıza ışık tutuyor Hayri Yoldaş. Ve bu ışık size verdiğimiz devrim sözü yerine getirilene dek hiç sönmeyecek.

 

 

Geri