Hasan
Hüseyin ONAT'ı Yakınları, Yoldaşları
Anlatıyor:
DHKC
Basın Bürosu'nun Gültepe Baskını ve şehitleriyle
ilgili
31 Temmuz 1996 tarihli, 42 No’lu Açıklaması:
GÜLTEPE
BASKINI VE ŞEHİTLERİMİZ
15
Temmuz 1996 saat 00.01 sularında, kalabalık bir gerilla birliğimiz İstanbul Gültepe merkezini basarak başta karakol olmak üzere
faşistlerin üstlendiği onbir yerleşim yerine saldırı
düzenlemiştir. Bu saldırıda Gültepe Karakolu ve
birçok hedef tahrip edildi, polisler cezalandırıldı.
Saldırı
tutsaklarımızın cezaevlerinde sürdürdüğü Ölüm Orucu direnişini desteklemek ve
iktidarın cezaevleri politikasına karşı uyarı amacıyla yapılmışıtr.
Saldırı
sonrasında bir grup savaşçımız Telsizler Mahallesi'nde bir evde kuşatılmıştır.
Polisin evde kimin olup olmadığını bilmeden doğrudan büyük silah ve bombalar
ile düzenlediği saldırıya savaşçılarımız sloganlarıyla ve ateşle karşılık
vermişlerdir. Ev halkını polisin rastgele ateşinden zarar görmemesi için
dışarıya çıkartmaya çalışmışlardır. Bu konuda polise yapılan uyarılara rağmen
polis ateş etmeye devam etmiş ve evin sahibi HANIM GÜL yaralanmıştır.
Savaşçılarımız her zaman olduğu gibi bu kez de halka zarar vermeme anlayışıyla
hareket etmiş ama polisin imha politikalarıyla gözdağı vermek istemesi sonucu
HANIM GÜL de yaralanmıştır.
Savaşçılarımız
düşmanın saldırısına mahalle halkının ve olay mahallinde bulunan basın mensuplarının
aktardığı biçimde Hasan Hüseyin Onat “... gelin, sıkıysa
gelin alın... siz bizim teslim olduğumuzu nerede
gördünüz...” Gülizar Şimşek “... korkaklar... hadi gelin, gelin de alın... devrimciler
ölür ama teslim olmaz... bu vatan sizin değil... gelin de alın...” sözleriyle cevap vermiş, kuşatma
ve ölüm karşısında halka ve Parti’ye bağlılıklarını, kahramanlıklarını bir kez
daha göstermişlerdir.
İmha
etmeyi esas alan düşmanın evdeki herkesi katletme planını savaşçılarımız bozmuş
ve kendi vücutlarını siper ederek ev sahiplerini korumuşlardır. Evden sağ çıkan
herkes Parti-Cephe’nin gelenekselleştirdiği, yaşamlarını feda ederek
uyguladıkları halka ve dostlarına zarar vermeme anlayışı bir kez daha
tekrarlanmıştır.
Şehit
olan savaşçılarımız; Hasan Hüseyin Onat, Gülizar
Şimşek, Emine Tunçal, Ali Ertürk’tür.
Hanım
Gül’ün Öldürülmesi; Polis evi kuşattığında örgütümüzle doğrudan
bir ilişkisi olmamasına rağmen, savaşçılarımızla birlikte Hanım Gül dahil, bütün ev sakinlerini de katletmek istemiştir. Bu nedenle
evin kızı Suna Gül’ün de öldürüldüğünü basına açıklayan polistir. Polis bu tür
yalan haberlerle kimleri katlettiğini de belirsiz hale getirerek kargaşa yaratmak
istemiştir.
Suna
Gül öldürülmüş olsaydı açıklandığı gibi rahatlıkla savaşçımız olarak ilan
edilecek ve katledilmesi meşru gösterilecekti. Suna Gül’ün yaşıyor olması ve
ortaya çıkması polisin bu oyununu bozmuştur. Ve polisin imha amaçlı hareket ettiği
bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Polis,
Hanım Gül’ün de yaralı yakalanmasını hazmedememiş ve halka gözdağı vermek için
Hanım Gül’ü hastanede gözaltında tutarak sürekli baskı yapmış ve sonuçta
katletmiştir. Hanım Gül’ün örgütümüzle bağı sadece Parti-Cephe’ye yardım etmesi
faşizme karşı, devrimci demokrat bir insan olması ile sınırlıdır.
Operasyonda
kimin katledildiğinin, kimin yakalandığının belirsiz hale getirilmesi sonucu bazı
basın ve demokratik kuruluşların “sır dolu operasyon” vb. ifadelerle yaklaşmaları
tamamen polisin kamuoyunu yanıltma ve imha amacından kaynaklanmaktadır.
ŞEHİTLERİMİZİN HESABINI
SORACAĞIZ!