Halil ÖNDER
Şehit Düştüğü Tarih: 26 Aralık 2000
Şehit Düştüğü Yer: Ceyhan Hapishanesi
Doğduğu Tarih: 1970
Doğduğu Yer: Osmaniye,
Düziçi
Mezar Yeri: Düziçi Mezarlığı / Osmaniye
19
Aralık’ta Ceyhan Hapishanesi’ne
katliam saldırısı olduğunda, saldırıyı durdurmak için bedenini ateşe verdi.
Yaralı olarak çıkarıldı koğuşundan, taşların üzerinden sürüklenerek kemikleri
kırıldı. Yanmış bir bedene işkence yapacak kadar alçaklaşmış bir düşmana karşı
onurlu ve başı dikti Halil’in. Yarası ileri derecede bir yanık değildi, Adana
Çukurova Üniversitesi Hastahanesi'nde tedavi altına
alındı. Ölüm orucu 1. ekibinden olan Halil, ölüm orucunun 68. gününde şehit
düştü. Şehit düşerken, askerlerin bile saygı duymak zorunda kalacakları
inancını zafer işaretleriyle gösterdi.
Halil Önder,
1970 Düziçi-Osmaniye doğumludur. Türk milliyetinden yoksul emekçi bir ailenin
çocuğuydu. İlk, orta ve lise öğrenimini Düziçi’nde tamamladı. Aile olarak
Devrimci Hareket’le tanışıklığı 80
öncesine uzanır.
Halil
Önder’in Hareketimiz saflarında mücadeleye başlaması ise Ankara Üniversitesi
Veteriner Hekimliği’nde öğrenci olduğu döneme rastlar. Önce sempatizan
iken 1989 yılında Dev-Genç’in 20. yılında tercihi, devrimcilik yapmak olmuştu.
Bu tarihten itibaren, 1991 Haziran’ına kadar Ankara’da Dev-Genç örgütlenmemizde
mücadelesini sürdürdü. Ardından, bu süreç, tutsak düştüğü 1992 Eylül’üne kadar İstanbul
Dev-Genç’te devam etti.
Eylül
1992’den Kasım 1995’e kadar Sağmalcılar (Bayrampaşa) Hapishanesi’nde kaldı. 95
sonundan Nisan 1999 yılına kadar da Ümraniye Hapishanesi’nde bulundu. Son
olarak da Ceyhan Hapishanesi’ndeydi. Devrimci yaşamının kısa bir dönemini
dışarıda geçiren Halil, “Asıl olarak
devrimciliği, Parti-Cephemizi tutsaklıkta öğrendim.” der. Tutsak kaldığı
süre boyunca hapishanede sayısız eylemlerde, direnişlerde yer aldı. Özgür
Tutsaklığı öğrendi. Olgunlaştı. Her Parti-Cepheli gibi daha hızlı koşma
bilinciyle hareket etti. Düştü, ancak ayağa kalkmasını bildi.
Kendisini
tanıdıkça, Parti-Cepheyi tanıdıkça devrimciliği daha da güçlendi. Bütün
duygularıyla, düşüncesiyle, yaşam biçimiyle, aile, akraba olanaklarıyla kendini
halka, devrimciliğe adadı.
Halil
Önder duygularını şu şekilde ifade ediyordu: “Devrimci olduğumdan, Parti-Cepheli olduğumdan büyük mutluluk
duyuyorum. Dünyanın en güzel, en soylu, değerli, en ahlaklı işini yapıyoruz.
Bundan gurur duyuyoruz.
İşte bu devrimciliği
şimdi bir kere daha şaha kaldıracağız. Bu topraklarda herkes bizi konuşacak.
Devrimcilik halkımız için büyük bir çekim merkezi olacak.”
***
Halil
Önder’in Ölüm Orucu Direnişçisi
Seçilmesi
Sonrası Yazılarından
“Ve biz bir kere
konuşmaya
başladık mı,
ne zaman susacağımızı
kimse bilemez.”
Bugün
yüzlerce yoldaşımızın büyük bir duygu yoğunluğu içerisinde olduğunu biliyorum.
Uzun bir süredir sabırla ördüğümüz, halkımıza ve vatanımıza karşı duyduğumuz
sorumluluğun bir gereği olarak yorulmadan koşacağımız ölüm orucu direnişimizin
arifesindeyiz artık.
Günlerdir,
bütün hapishanelerdeki yüzlerce yoldaşım gibi ben de, sabırla bugünü bekledim.
Çok
söze gerek yok diye düşünüyorum. Bugüne kadar analarımız, TAYAD’lı
ailelerimiz söyledi söyleyeceklerimizi. Yalnız, şimdi biz konuşacağız. Ve biz
bir kere konuşmaya başladık mı, ne zaman susacağımızı kimse bilemez. Hem öyle
bir konuşacağız ki, sesimizin duyulmadığı tek bir yer kalmayacak.
İşte
başlıyoruz ve zafer, adımızı bildiğimiz gibi, biliyoruz ki bizimdir. Ve ben
şimdiden bu zaferin yaratıcısı olmaktan onur duyuyorum.
27
Ağustos 2000
***
Halil Önder’in Fatma Hülya Tumgan’a mektubu
Merhaba,
Faksını almıştım. En son
Cem'e ve Veysel'e gönderdiğiniz mektup ve faksları da aldık. Özellikle senden
haber almak daha bir mutlu ediyor bizi.
Cem'e yazdığın mektuptaki
duygularını okuyunca daha farklısını düşünemiyordum zaten dedim. İlk günlerden
bu yana senin düğün hazırlıkları yaptığını tahmin edebiliyordum. Ya da ben öyle
düşünüyordum.
Bir süre önce buraya
sizin oradan toplu resimleriniz gelmişti. Çok zayıflamış görünüyordun sen.
Hülya daha işin başında atağa geçmiş İDİL olmayı kafaya koymuş dedik
arkadaşlarla. O kadar çok duygulandım ki resmini yatağımın başucuna koydukları
ve sürekli duran çiçeklerin arasına koydum.
Peki biz nasılız? Az çok
tahmin edersin bunu. "İyidir iyi..." diyelim. Son etaba girdik. Belki
artık yazamamakta var. Ama bilincimde bir sorun olmazsa son ana kadar yazacağım
sana.
Şimdiden rezil oldular.
Birer bomba gibi düştüğümüzde o zaman halleri ne olur. Rezil kepaze etmekle
bırakmayacağız yakalarını. Sevinç’e özel selamlarımı söyle. Sizleri çok
seviyoruz. Hoşça kal demiyorum, sana da güle güle...
Saygılar
11 Aralık 2000
Halil ÖNDER
Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Halil Önder’i
Anlatıyor: