Gazi ARICI'yı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

Bir yoldaşı anlatıyor:

Sen kavgaya, sevdaya karar vermiştin ve öğretmenini seçmiştin...

 

Seni ilk gördüğümde henüz 16-17 yaşlarındaydın...

Ulucanlar Hapishanesi'nin görüş günüydü, birlikte ziyaret saatinin gelmesini bekliyorduk. Lise son sınıfta olduğundan, ailenden, köyden, futbol oynadığından bahsettik. Sürekli yanındaki arkadaşına takılıyor, şakalar yapıyordun. Ne kadar küçük ve ne kadar heyecanlı dedim içimden; yüreğinin ne kadar büyük olduğunu bilmeden...

Yaklaşık 1-2 ay sonra, yine bir görüş günüydü seni gördüğümde. Ama sen bu defa dışarıda yanımda değil, ziyaretine geldiğim özgür tutsakların arasındaydın. İsmet'e sordum seni, görmek istedim, çağırdılar. Gözlerinin içi gülüyordu, çok rahattın yine şakalar espriler yapıyordun sürekli... "Okulun ne olur ki?" dedim, "ben okuldayım -İsmet'i gösterdin- işte öğretmenim" dedin. Kafamı salladım. Gözlerim dolmuştu. Ne kadar küçük demiştim ya senin için, işte o gün ne kadar büyük bir yüreğin olduğunu ve ne kadar büyük bir karar verdiğini anlamıştım. Büyük bir karar diyorum çünkü sen devrimciliğe karar vermiştin, sen kavgaya, sevdaya karar vermiştin ve öğretmenini seçmiştin...

Ve seni en son 3-4 yıl önce Çorum'da bir festivalde gördüm. Bir kitap standındaydın, uzun zamandır görmemiştim seni, sevincim bugün bile tarifsizdir. Yine gülüyordun, oraya buraya koşuşturup duruyordun. Yanındaki arkadaşlarla tanıştırdın. Birisi dikkatimi çekmişti. Sessiz kara gözlü bir kız. Seni dikkatle dinliyor ve gözünün içine bakıyordu. Tıpkı senin İsmet'e baktığın gibi. Özlem'di o. Özlem Durakcan. Artık öğretmenlik sırası sendeydi demek... O gün uzun uzun baktım ardından, seni son görüşüm olduğunu ve yıllar sonra ölümsüzlük haberinin oralardan geleceğini bilmeden.

Şimdi sen kolkolasın İsmet'le, Özlem'le ve sevdanız büyüyor...

 

***

 

Okul yıllarından bir yoldaşı anlatıyor:

 

Gazi benim gözümde mütevazı, sessiz ve sakin bir insandı. Bizim tanışmamız aynı semtte olmamızdan kaynaklandı. Gazi ile tanıştığımızda ben farklı bir siyaset içerisindeydim. Bize sık sık gelirdi. Bize 'mücadele edecekseniz adam gibi bir yerde mücadele etmelisiniz' diyordu. Çünkü Gazi her zaman silahlı mücadeleyi devrimin vazgeçilmez bir parçası olarak görüyordu. O yüzden bize hep takılırdı. Ben de Ona her zaman 'bizim de birgün silahlı mücadelemiz olacak, belki de omuz omuza mücadele edeceğiz' derdim. 'Belki doğru söylüyorsun ama aynı yerde mücadele etmemiz beni daha çok mutlu eder' diyordu.

Gazi'yi gün oluyordu okul işgalinde, bir başka gün mahallede gazete satışında görüyordum. Birgün okulda veli toplantısında beraberdik. Gazi ayağa kalkıp 'bu okulda yapılması gereken öncelikle buradaki işkencecilerin dışarı atılmasıdır' diyordu. Okul müdürüne de 'bizim kimseden korkumuz yok, işkencecileri siz atmazsanız biz atmasını biliriz' dedi. Gazi'nin o coşkulu hali tüm sınıftakileri ayağa kaldırmıştı. Orada bulunan birkaç işkencecinin kaçışlarına herkes gülüyordu. Gazi mücadelesini halkı için verdiğini bir kez daha göstermişti.

Gazi daha sonra katılmış olduğu birkaç eylemden dolayı kısa bir süre tutsaklık yaşadı ve çıktıktan sonra tekrar karşılaştım. Akşam bizim evimize geldi, yine aynı insani duygularını yitirmemiş, mütevazı Gazi'ydi. Ve benim kendisiyle aynı büyük ailede olduğumu öğrenince bana takılmadan edemedi. 'Bize gelecektin de bu kadar zamanı neden boşa geçirdin?' dedi. Ben de Ona insan yaşayarak öğrenir dedim. Mütevazı bir şekilde gülümseyerek, önemli olan şu an nerede olduğundur, dedi. O geceki sohbetimiz mahallenin geçmişi üzerineydi. Sabahın 3'üne kadar sohbet ettik. 'Gazi, sana yatak serdim, yatar mısın?', dediğimde 'bana yatak sermene gerek yok' dedi. Ama ben özenle güzel bir yatak hazırlayarak bir aile içinde güzel ve rahat bir şekilde yatmasını istiyordum. Ama Gazi, artık gerillaya katılacağını sohbetlerimiz arasında söylemese bile, belli ediyordu. 'Bizim bundan sonraki yatağımız çoban döşekleri, onlar bizim için yatak olacak ve onlar bunlardan daha güzel yatak olacak' diyordu. Öyle deyince ben de Gazi'nin şehirde kalmayacağını ve gerillaya gideceğini artık hissedebiliyordum. Ama kendini belli etmemek için başka bir gün sohbet ederiz diyerek geçiştirmeye çalıştı. Gecenin 3'ünde yatmamıza rağmen Gazi sabah kalktığında yatağını toplamış, kalkmış, bizim kalkmamızı bekliyordu. Çünkü O başka insanlara rahatsızlık vermeyi sevmezdi.

Gazi tanıdığım kadarıyla her zaman içten, konuştuğunda insanlara güven veren bir kişiliğe sahipti. Gazi'yi bu sayfalara sığdırmak çok zor çünkü Gazi halkı için yaşadı, halkı uğruna şehit düştü.

Gazi ile birlikte olduğumuz sürelerden anlatabileceklerim bunlar. Tabii Gazi bu kadar değildir. Gazi'yi tanıyan herkesin ondaki farklı özellikleri bildiğine eminim. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

 

 

Geri