Faruk BAYRAKÇI'yı Yakınları, Yoldaşları

Anlatıyor:

 

 

Bir yoldaşı anlatıyor:

 

Faruk'u çok kısa bir süre bizde kaldığı için tanıdım. Çağırmadan sofraya gelmezdi. Bize karşı feodal biriymiş gibi davranırdı. Ben Faruk'u anlamamıştım. Gittiği yerlerde ailenin gelenek, görenek, değerlerini ve ailenin iç çelişkilerini öğrenip öyle yaklaşıyormuş. Ve bu durum pek fazla sürmeden bizimle içli dışlı olmuştu. Faruk'un bu öğretici yanı çok yerde bizim de kullandığımız yöntem oldu ve çok da yararını gördük.

 

***

 

Bir yoldaşı anlatıyor:

 

“Devrimciliği bilinçli bir tercihle benimsemiş bir

insanın olgunluğunu yansıtıyordu:”

 

Yakından tanımayanlar için ilk bakışta asık yüzlü, ağır bir insan izlenimi uyandırırdı. Oysa bu dış görünümün altında büyük bir yiğitlik, militanlık ve beceri, profesyonel bir devrimci, bir devrimci kişilik yatıyordu. Yakından tanıyanlar için Faruk, sırtını yaslayabileceğin bir eylem adamı, bir dost, bir öğretmen; her türlü işin birlikte yapılabileceği bir insan, zekâsı ve ilkeli yaşamıyla güven veren, ince esprileriyle neşe kaynağıydı. Dış görüntüsü; gençliğine rağmen yıllarca her türlü yaşamın içine girip çıkmış, hayatı dolu dolu yaşamış, devrimciliği bilinçli bir tercihle profesyonelce benimsemiş bir insanın olgunluğunu yansıtıyordu.

Faruk'un bir eylemi örgütlemek için grup başkanıyla saatlerce oturup en ince ayrıntılarına kadar konuşurken, bir kitle gösterisini fotoğraflamak için İstiklal caddesinde dolaşırken, en ücra liselerdeki öğrencileri bulmak için yolları arşınlarken, herhangi bir dernekte kitleye devrimciliği büyük bir coşkuyla anlatıp açıkladığı bir toplantıda görebilirsiniz. Demokratikte yeraltı mantığıyla çalışır, gerektiğinde saatlerce sokaklarda dolaşır, çalıştığı, gözünü kestirdiği şirketlerin, düşman üslerinin çevrelerini kontrol edip, istihbarat toplar, görev verildiğinde de eyleme atılmaktan çekinmezdi. Bütün bu nitelikleriyle İstanbul Devrimci Gençliğinin önderlerinden biri oldu. Her görevin adamıydı. İstediği "tam bana göre" dediği bir görevde şehit düştü.

 

***

 

Gençlik'ten Bir yoldaşı anlatıyor:

TOPRAKTAN ATEŞTEN VE DEMİRDEN

DOĞANLARIN EN MÜKEMMELİ DOĞACAK BİZDEN

 

Faruk'la Devrimci Gençlik dergisinde tanışmıştım. Ona bölgemizde yer alan liselilerden insanları tanıştıracak ve ilişkiye geçirecektim.

Dergide tanışıp dışarı çıktık ve bir çay bahçesine oturduk. Faruk beni önceden tanımadığı için yeni örgütlenen bir liseli sanmıştı. Bu yüzden genel anlamıyla mücadeleye, mücadele etmenin gereklerine ilişkin şeyleri anlatmaya başladı. Büyük bir coşku ile bildiği şeyleri bana anlatıyordu. Tam o sırada çay bahçesine siviller geldi. Faruk bana sivilleri göstererek "işte şu gördüklerin polistir, biz onlara amca deriz, çalıştıkları yerlere ve karakollara da kamp..." diye anlattı ve tekrar sohbet ederek kalktık. Neyse daha sonraki süreçlerde sohbetlerimiz ilerleyince ve beni tanıyınca bunu anımsayıp gülerdik.

Bir keresinde de 5-6 tane liseli örgütlemiştim ve Faruk'la tanıştıracaktık. Ben liselileri Esenler Halk Evine götürdüm. Faruk da oraya gelecekti. Biz gittik, arkadaşlarla saz çalıp marş söylemeye başladık. Daha sonra Faruk geldi. Arkadaşlarla tanıştı ve o da marş söylemeye katıldı. En sevdiği parçalardan biri olan Maden Ocağı'nda parçasını söyledik. Ve sohbet etmeye başladık. Faruk ilk önce liselerdeki genel gelişmeyi, örgütlenmenin gerekliliğini anlattı. Daha sonra faşizm, emperyalizm, yeni sömürgecilik ilişkileri ve bunalım dönemlerine girdi. Kendini kaptırmıştı, coşku ile anlatıyordu. Arkadaşları daha yeni örgütlemiştik, çoğunun lümpen yanları vardı. Faruk'un dediklerini pek anlamıyorlardı. Ama yine de Faruk'a bakarak onu pürdikkat dinliyorlardı. Faruk'un içten anlatımı ve coşkusu onları etkilemişti. Tam bu esnada Şerafettin geldi ve uzaktan bizi dinlemeye, seyretmeye başladı. Bir süre sonra masaya oturarak söze girdi. Konuyu daha güncele ve onların da anlayacağı şeylere çekerek sohbetimizi devam ettirdik. Faruk hatalı yaklaştığını farketmişti. Ama bu konularda kendini eğitmesini, değiştirmesini bilirdi.

Faruk coşkusu, hırsı, insanları örgütlemedeki çabası ile, bir sürü özelliği ve yeteneği bağrında taşıyan bir yoldaşımızdı. Tam bir Devrimci Sol Savaşçısı gibi yaşadı ve şehit düştü. Yaşamı da, mücadelesi de örnek oldu ve örnekler bıraktı.

 

 

Geri