Eyüp BAŞ'ı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Eyüp Baş üzerine bir yazı:
Zulmün
karargahlarından geçti
Hastalıkları sonucu kaybettik Eyüp Baş yoldaşımızı. “Hastalık”
diyoruz fakat bu eksik bir tanımlama. O hastalıklar, “genetik” olarak gelmiyor
bize. İşkencehaneler, hapishaneler, tecrit hücreleri,
meydanlarda sırtımıza, kafalarımıza inen coplar, yaralı kurtulduğumuz katliam
operasyonları... Onların sonucu vücudumuzdaki hasarların
çoğu. Hastalık mı denir şimdi bunlara?
Yoldaşlarımızı ölüm oruçlarında, dağlarda, teslim olmayı
reddettikleri üslerinde, karakollarda şehit vermeye alışkınız; fakat
yoldaşlarımızı hasta yatağından ölüme vermeye alışamadık hala. Önderimizi
verdik bir başka lanet hastalığa... Eyüpü verdik bir çok hastalığa, ama
alışamıyoruz yine de.
Bugün yüzlerce yoldaşımız işkencehanelerin,
zindanların izlerini taşıyor vücutlarında.
Bu da kavgamızın bir bedeli.
Eyüp yoldaşımız, bu bedeli en ağır koşullarda ödedi bir çok devrimci gibi. İşkencehaneye
iliyşkin kendi anlatımı ve hapishanede kaldığı bir
döneme ait bir başka yoldaşının anlatımı, bu bedellerin nasıl ödendiğini daha
da somutlayacaktır.
...
ADI SOYADI: Eyüp BAŞ
DOĞUM TARİHİ: 27. 12. 1972
MESLEĞİ: Kahveci
GÖZALTINA ALINDIĞI YER VE TARİH: Ankara/Saimekadın,
28 Haziran 1994
GÖRDÜĞÜ İŞKENCE TÜRLERİ: Kaba dayak, askıya alma, haya sıkma, tazyikli soğuk suya tutma, çırılçıplak
vantilatör karşısında bekletme, saç ve bıyık çekme, silahı kafaya dayayarak
tetik düşürme, küfür, hakaret...
GÖZALTINDA KALDIĞI GÜN: 7 gün
ŞU ANDA BULUNDUĞU YER: Çankırı Hapishanesi
...
Gördüğü işkence türlerine bakın.
“28 Haziran 1994'de Ankara, Saimekadın'da
gözaltına alındım. Önce Demirlibahçe Polis Karakolu'na
götürüldüm, ardından da Tuzluçayır Karakolu'na... Tuzluçayır Karakolu'nun Başkomiserin
de içinde bulunduğu 15'e yakın işkencenin kaba dayağına maruz kaldım. (...)
TİM geldiği andan itibaren DAL'a
götürülene kadar her türlü hakarete ve kaba dayağa tabi tutulduk. Şubede bizi
ayrı hücrelere koydular. İlk olarak askıya aldılar. Askıdayken bir yandanda "Minik" lakaplı işkenceci hayalarımı sıkıyordu. Bütün sorgu boyunca "bize iki
silah ver kurtul" diyordu. Askıdayken, "Yakışıklı" denilen
işkenceci kaba dayak atıyordu... İlerleyen günlerde yine aynı ekip tarafından çırılçıplak
soyularak banyoda tazyikli su ile ıslatıldım. Vantilatörün karşısında
çırılçıplak bekletildim. Bu seanslar sürekli devam etti. Tim şefi genelde elektirik verildiğinde gelir ve cellat
rolü oynardı. Son günlerde sadece elektrik veriyorlardı. En son gün hücreme
"Arap" ve "Ayvaz" adlı iki işkenceciyle birlikte biri
sarışın, diğeri esmer iki kadın işkenceci geldiler. Kollarımı arkadan kelepçeleyip
dövmeye başladılar. Bir yandan da kadın olan işkenceciler saçımı ve bıyığımı
çekiştiriyorlardı. AG'yi bırakmamı ve iki adet silah
vermemi istiyorlardı. Cevap vermeyince de sarışın olan kadın işkenceci
silahıyla kafamda tetik düşürmeye başladı. Bu gece boyu iki kez tekrarlandı.
28 Haziran, 5 Temmuz arası gece yarıları işkence gördüm. Gündüz
genelde kaba dayak ile geçiyor. Geceleri ise askı elektrik, haya
burma, tazyikli su devreye giriyordu. İşkencenin son günü askıdayken bayıldım.
Bir gün baygın kalmışım. İşkenceye alınmadığım zamanlar, hücre kapısının önüne
gelerek "şimdi geliyoruz", "alın bunu" gibi söylemlerde
bulunup psikolojik baskı yapmaya çalışıyorlardı. Bazende
diğer yoldaşların işkence sesini dinletiyorlardı. 8 günlük işkence sonucu
adliyeye binasındaki Adli Tıp'a götürüldüm. Orada üzerimdekileri çıkartmadan,
şöyle bir bakıp "sağlıklı" raporu verdiler. Oysa üzerimdeki elbiseler
kanlı ve yırtıktı. Sırf onlara bakılarak bile işkence tespit edilebilirdi. DGM
Savcısı Nuh Mete Yüksel'in odasında sorgum alınırken işkence gördüğümü
söyledim. Nuh Mete ise polisleri göstererek " bu insanlar işkence yapmaz"
dedi. Tartışırken işkenceci polisler tekrar saldırdı ve savcının gözünün önünde
kaba dayaktan geçirdiler. Aynı gün; 5 Temmuz'da tutuklanarak Ankara Merkez
Kapalı Hapishanesi'ne götürüldüm. “
...
Eyüp yoldaşımızın hastalığının ölümcül hal almasının nedenlerinden
birisi de hapishanelerdeki sessiz imha politikalarıdır. Acil olarak
kaldırıldığı hastanede uğradığı saldırıya ilişkin bir yoldaşının basına ve
demokratik kitle örgütlerine yazdığı mektuptan bir kesit;
Çankırı
hapishanesi
Yıl
2000...
“26 Kasım 2000 tarihinde gece saat 05:40 sularında
1996 Ölüm Orucu direnişçisi olan Eyüp BAŞ 39 derece ateşle Çankırı Devlet
Hastanesi'ne sevk edilmiştir. Arkadaşımız anemi ve karaciğer hastasıdır.
Arkadaşımıza hastahanede serum takılarak müdahalede
bulunulmuştur. Tedavi normal şekilde sürerken arkadaşımız tuvalete gitmek
istemiş, askerler arkadaşımızı serum takılı kolundan sürüklemişlerdir. Buna
müdahale eden Eyüp Baş, astsubay Mehmet Ali KADAN'a;
serum takılı kolundan tutulmaması gerektiğini söylemiş. Ancak astsubay,
"Askerler görevini yapacak" diye cevap vermiştir. Serumu takılı
olduğu kelebeğin üzerine askerler tarafından basılmaya devam edilmesi üzerine
tedavi imkanı ortadan kalkmış, arkadaşımızın ateşi yüksek
olmasına rağmen bu durumu kabullenmemiş ve kolundaki serumu çıkarmak zorunda
kalmıştır. Çankırı Devlet Hastanesi'nde çalışan doktor
Kuntay BÜYÜKTARAKÇI, meslek ahlakını bir kenara bırakarak, "Tutuklu
tedaviyi reddedip, tedaviyi yarım bıraktırmıştır." şeklinde bir tutanak
imzalamıştır. Arkadaşımız Eyüp Baş ise hastane defterine "Askerin keyfi
tutumundan kaynaklı bundan sonra tedaviyi kabul etmiyorum." diye yazarak
imza atmıştır.
Bu uygulamanın amacı açıktır. Amaç; hasta yoldaşlarımızın
tedavisinin engellenerek, sessiz imhanın devam ettirilmesidir. Bunun için
hastane sevkleri ve hastanedeki tedaviler işkenceye dönüştürülmektedir.”
(Bu yazı Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm İçin Yürüyüş dergisinin 29
Kasım 2009 tarihli 196. Sayısında yayınlanmıştır)
***
Güler Zereden
Eyüp Başa...
Sevgili Eyüp
Sana bu
satırları yazmak bilsen ne kadar zor. Bu şehre geldiğimden beri sensin her
taraf. Hele de bu direniş mahallesinde, bütün yollar sana çıkıyor Eyüp. Böyle
dedim ama acele ettim. Bağışla beni, baştan almalıyım.
Sana yazmayı
düşünüyorum günlerdir, içimden kaç kez yazdım ve kaç kez yazdıklarımı sildim
ben bile bilmiyorum. Seninle başlayan cümleler kurdum hep. Cümleler dağıldı.
Sildim yeniden yeniden cümleler kurdum. Buruk kaldı
bir tarafım. Hep öyle ya, senden bahsedilince daha da buruklaşıyorum. Sanki
senin ömrünü çalmışım gibi Eyüp.
Sonra başa
dönüyorum tekrar. Yakın yılları deviriyorum elimle. Sana ulaşıyorum. O küçücük
anımıza “ sen hatırlar mısın” diye soramayacağım, çünkü hatırladığını biliyorum. Hani bana
kızdığın mektup satırları. Bir yanlış anlaşılma vardı ve ben o satırları
okuduğum da çok ağlamıştım. Aynı süreçte sen dışarıdaydın. Ve benim o mektup
karşısındaki göz yaşlarımı öğrenmiştin. Senden kısacık
bir mektup almıştım gönlümü yapmaya çalışan. Yanında ki arkadaş yazmıştı senin
ne kadar üzüldüğünü. Bana göz yaşı döktüren o anı hep
tebessümle hatırladım sonrasında Eyüp. Hele de senin cümlelerine bile sinen
telaşını, gayretini hatırladı
İşte gerisini
biliyorsun. Sen dışarıda Umudu büyütmek için koşturuyordun. Biz tecrit
hücrelerindeydik.
Şimdi burudayım.
Nasıl burada olduğumu bilmiyorsun. Çünkü en çok sen çalışmışsın Eyüp. En çok
sen emek vermişsin benim özgür olmam için. Sana teşekkür ediyorum sevgili Eyüp.
Bakma bana
öyle. Bak senin evdeyim. Duvarlarında, her köşesinde senin olduğun bu evde. Sesizce dolaşıyorsun bu evde Eyüp. Ben hala senden
bahsedilince buruklaşıyorum. Sanki dedim ya, bütün yollar sana çıkıyor diye.
Bütün yollar sana çıkıyor Armutlu’ da Eyüp.
Gelenlerin gözlerinde seni görüyorum. Gözleri Eyüp deyince bir parlıyor, bir donuklaşıyor.
Bilirsin bu halleri.
Sana
anlatmalıyım. Birgün kapı açıldı, içeri babası ile
beraber bir çocuk girdi. Kara gözlü bir çocuk. Oturur oturmaz seni sordu. Biz
sustuk. O seni aradı evin içerisinde çatılmış kaşlarıyla. Gözlerinde
sen Eyüp. Dilinde yine sen. Hiç görmedim o çocukla buluşma anlarınızı,
fakat kendimce canlandırdım gözümde. Sen başını okşuyordun, o da sana çok bilmiş
sorular soruyordu.
Sonrası mı?
Sonrası Eyüp, çocuk ısrarla seni sordu yine. Aynı çatık kaşlarıyla sordu. “Nerde
Eyüp abi?” dedi. “Eyüp abin
şimdi burada değil, ama sen büyüdüğünde yanına gelecek, onu göreceksin” dedik. Kafasına
yattı ki sesini çıkarmadı. Düşündüm şimdi küçük yüreğindesin bunun farkında
değil. Ama yarın büyüdüğünde senin daha çok farkında olacak. Senden hatırladıklarını
gururla anlatacak, işte o zaman seni görecek. Yanlış mı yaptım?
Gülümsüyorsun.
Çocukta sana bakıyor Eyüp. Ayrılırken kara gözlerinde sen vardın yine. Kaşları
hala çatıktı. Bir an korktum seni alıp götürdü diye. Arkasından baktım. Çocuğun
bakışlarından çıkıp geldin. Sen yine bu evdesin. Sen yine Armutlu dasın. Sen
yine toplantılardasın. Sen umutlu gözlerdesin.
Sen işte
biliyorsun Eyüp şuramızdasın...
(Yukarıdaki mektup, Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm İçin Yürüyüş
dergisinin 24 Ocak 2010 tarihli 204. Sayısında yayınlanmıştır)
***
Eyüp Baş için
açılan deftere yazılanlardan:
Sevgili Eyüp Abi,
Senden çok şeyler
öğrendik. Yaşadığım sürece seni kendime rehber olarak alacağım. Sultanbeyli Pir
Sultan Abdal Kültür Derneği olarak, seni daima arayacağız.
Eyüp Baş yoldaş
ölümsüzdür!
Devrimci Alevi
Komitesi
Pir Sultan Abdal
Derneği Sultanbeyli Şubesi Yönetim Kurulu Adına
Cafer Genç
***
Sevgili Eyüp,
Seninle birlikte
birçok foruma, toplantıya katıldık, seyahatettik,
birlikte çalıştık. Birbirimize alışana kadar, birbirimizi tanıyıncaya kadar bir
sürede geçmiş oldu. Ama şimdi bakıyorum da senden o kadar çok şey öğrenmişim ki...Bana disiplini, kararlılığı ve devrimci çalışmayı sen
öğrettin.(...)
Seni hep ama hep
yanımda hissedeceğim. Ve birlikte çalışmasını yapmaya başladığımız Uluslararası
"Emperyalizme Karşı Halkların Birliği” Sempozyumumuzu en güzel bir şekilde
gerçekleştireceğiz. Sana söz veriyoruz...
Sevgilerimle Lerzan
***
Sevgili Eyüp,
Değerlerimiz uğruna başeğemeden onuruyla yaşayıp, aramızdan ayrılan
şehitlerimizin yanına uğurladık senide. Umut ve inatla sürdüreceğimiz
mücadelemize bıraktığın yerden sensiz ama seninle devam edeceğiz...
Yalçın Doğru
***
Sevgili Eyüp Abim,
Gazi kucakladı
sizleri... Bugün bayram. Sizsiz ama sizinleyiz her zamanki gibi.
Her şehidimiz
şehitliğiyle bile öğretmeye devam ediyor abi. Senin
cenazende gördüm ki, 7'den 70'e herkesin saygı ve sevgisin kazanmışsın. Bu da
bize devrimci yaşamın nasıl olması gerektiğini gösterdi.
Selam olsun Dev-Gençimizin 40. yılında verdiğimiz ilk şehidimize...
Hünkar Derya Güneş
***
Sevgili Eyüp Abi,
Sen soluk aldığın her
an bizim yanımızdaydın. Ömrünü halkının, yoldaşlarının özgürlüğü, iyiliği için
harcadın.
Ve şimdi...
Sen rahat uyu Sevgili
Eyüp abimiz...
Senden
öğrendiklerimizle yolumuza devam edeceğiz. Tıpkı senin gibi...
Çağrı Avcı
***
Eyüp Abi
Seni çok seviyor ve
önünde saygıyla eğiliyorum. Sana Kars'dan kucak
dolusu sevgiler ve selamlar getirdim. Duygu yoğunluğumdan kaynaklı kısa
kesiyorum. Sen hiç gitmedin. Fiziken aramızda olmasanda yüreğimizde, bilincimizde ve inancımızdasın.
Kars Gençlik'ten Sinan
***
Sevgili Eyüp Abi,
Bugün evine Güler ablayı ziyarete geldim. Bedenen orada yoktun. Fakat
bize "Hoşgeldiniz" dediğini hissettik.
Çokça duygulandım. Ve öfkem bir o kadar arttı. Zaten böylede olması gerek. Sen
ve tüm şehitlerimiz zulme, sömürüye, adaletsizliğe boyun eğmediniz. Şimdi sıra bizlerde. Seni ve tüm şehitlerimizi umudumuzun
yüceliği ile selamlıyorum.
Alev
***
Eyübüm,
Hiçbir zaman seni
unutmayacağım. Senelerce ölüm oruçlarına dayandın. Hep bizimle yaşayacaksın Eyübüm...
Kezban Bektaş
***
Eyüp Abi,
Ne zamandır yazmak istiyorum
sana. Ama elim kaleme gitmedi bir türlü.
Çok erken gittin Eyüp abi... Biliyorum yapacağın çok iş vardı. Sürekli düşünüyor,
sürekli üretiyordun. Yaratıcı olman, herşeye bir çözümün
olması, yol göstermen, anlaman, öngörülü olman her iş konusunda insana güven
veriyordu. Seninle çalışmak bir şanstı gerçekten. Yolumuzu hep açmaya çalıştın.
Hiçbir zaman kalıplara takılı kalmadın. Hep geniş düşündün, geniş baktın. Sen
gerçek bir devrimciydin.
Bunu seni yeni tanıyanlar bile
rahatlıkla anlayabiliyor, görebiliyordu. Bu ailenin kültürünü çok güzel yansıtıyordun.
İşte daha da sayamayacağım tüm bu özelliklerinden
dolayı erken ayrıldın diyorum. Yokluğun çok büyük bir kayıp. Biz
bir insanımızı, bir abimizi kaybettik ama bu kadar
erken gidişin mücadele için daha büyük bir kayıp. Elbette mücadele, kavga
sürecek. Ama emin ol sen olsaydın bizim için, buralar için birşeyler
daha farklı olmuş olurdu.
Elinin değdiği yer
değişiyordu çünkü.
Mücadele yaşamımda
bana kattıkların hep benimle olacak. Seninle tanıştığım, seninle çalıştığım
için kendimi her zaman şanslı sayacağım. Umudun hep yanımda olacak. Her nerde
olursam olayım...
Hasibe
***
Merhaba Eyüp,
Uzun yıllar birlikte
olabilme şansına sahip olduğum için mutluyum. 96 Ö.O. sürecini başımız dik
çıkmıştık. Ölüme çalım atmıştık. Ama lakin basit bir mikroba çalım atamadık.
Üzüldük. Fakat sevinçliyizde...
Bizlere, 20 yıllık
bir miras bıraktın. Emin ol ki, mirasın sonsuzadek,
tüm devrim şehitlerinki gibi yaşatılacaktır.
Biliriz ki, geçmişini sahiplenmeyenin geleceği olmaz. Siz şehitlerimiz
bizlerin geleceğidir. Sevinçliyiz ki, seni ve sizleri bağrımızdan çıkardık ve
yüreğimizde sonsuza dek yaşamımızla, yaşayacaksınız...
Seni ve sizleri
seviyoruz...
Sevgilerimle...
Haydar Yıldırım
***
Eyüp Abimiz
Dayılarımızı,
Enginlerimizi uğurladığımız gibi senide uğurladık sonsuzluğa. Sen de katıldın
şehitler yanına. İnsan ölür ama geride bıraktığı, güzel, onurlu yaşam ile
anılır hep. Sen ölümsüz oldun. Biz yoldaşların senin bıraktığın mücadeleni
devam ettireceğiz.
1 Mayıs Mahallesi...
Serkan
***
“Çok Kıymetli
Kardeşim,
Devrimci olmak, onur
ve şereftir. Sen ve şehit olan tüm devrimci kardeşlerim hepsi onurlu, en yüce
şerefe layıksınız. Hepinizi rahmet ve saygıyla anıyorum.
Armutlu halkından Orhan Kaya”
***
Sevgili Eyüp Abi,
Seni tanıdığım için
çok şanslıyım. Senin gibi insanlar hep olmalı. Bizde senin yolunda ilerlemeye
devam edeceğiz.
Seni çok seviyoruz.
Hülya Kılıç
***
Sevgili Eyüp Abi,
Seni çok seviyoruz.
Keşke ölmeseydin. Sen bize hem abi, hemde baba oldun. Seni çok seviyoruz. Eyüp abi biz Armutlu çocukları olarak seni seviyoruz.
Özlem Özdemir... Yaş 10
***
Sevgili Eyüp Abi,
Seni o kadar çok
seviyorum ki, anlatamam. Seninle geçirdiğimiz o güzel anılar artık yok oldu.
Çünkü sen yoksun artık. Ama her zaman seni her yerde anacağız. İnşallah
yattığın yerden yani
cennetten bizi izliyorsundur. Seni hiç unutmayacağım. Seni çok
seviyorum.
Dilay Keten... Yaş 11
***
Canım Dayım,
Hiçbir zaman seni
yalnız bırakmadım. Sen ölmedin, seni yaşatacağım.
Seninle gurur
duyuyorum!.. Seni çok seviyorum...
Esra Ersen
***
Kardeşim,
Seninle gurur duyuyoruz. Sen ölmedin. Seni çok seviyoruz...
Seher Ulkatan
***
Canım Kardeşim,
Sen bizim
gururumuzdun. Ve hep öyle kalacaksın. Ölmedin, ölümsüzsün!
Ablan Selma Tamtabak
***
Canım Benim,
Seninle gurur duyuyorum. Sen ölümsüzsün.
Ablan Nevin
***
Kardeşim Eyüp
Seninle gurur duyuyoruz. Seni yaşatacağız.
Senem Kıratlı
***
Türkiye
Solundan Mesajlar
Yoldaşlar,
Eyüp Baş
Yoldaşı kaybetmenin acısını, Sosyalist Parti olarak, Halk Cephesi'nden
dostlarımız başta olmak üzere, tüm demokrasi, devrim ve sosyalizm mücadelesinin
öznelerinin acısını paylaştığımızı belirterek; baş sağlığı diliyoruz. (...) Gücümüze
güç olan dayanışma, bu yolda yitirdiğimiz tüm devrim şehitlerini yaşatacaktır.
Eyüp Baş
Ölümsüzdür!
Devrim
Şehitleri Ölümsüzdür!
Yaşasın
Devrimci Dayanışma!
Sosyalist
Parti
***
Halk
Cephesi'nin Temsilcisi olarak ortak platformlarda yanyana
çalıştığımız Eyüp Başı kaybetmenin bizler de acısını taşıyoruz. Çalışkanlığı,
disiplinli ve ilkeli duruşu ile örnek bir devrimciydi.
Anısı
mücadelemizde yaşayacak.
SODAP
***
Devrimci,
demokratik kamuoyunun yakından tanıdığı yiğit devrimci Halk Cephesi temsilcisi
Eyüp Başı kaybettik.
Üzüntüsünü ve acısını yaşıyoruz. Ailesinin, yoldafllarının
ve hepimizin başı sağ olsun. Anısını mücadelemizde yaşatacağız.
12. 11. 2009
Devrim
Şehitleri Ölümsüzdür!
EZİLENLERİN
SOSYALİST PARTİSİ GİRİŞİMİ
***
Bütün
devrimcilerin başı sağolsun. Halk Cephesi Sözcüsü
Eyüp Baş'ı yitirdik.
Eyüp Baş,
uzun süredir savaştığı hastalıktan kurtulamayarak aramızdan ayrıldı.
Onu hep
sevgiyle anacağız...
Emek ve
Özgürlük Cephesi
***
EYÜP BAŞ
ARKADAŞIMIZI YİTİRDİK, ANISI MÜCADELEMİZDE YAŞAYACAK
Herkese
Sağlık, Güvenli Gelecek Platformu'nun değerli üyesi, mücadele arkadaşımız Eyüp
Baş'ı yitirdik. (...) Anısı mücadelemizde yaşayacak, başımız sağolsun.
HSGG
Yürütmesi Adına
Dr. Hüseyin Demirdizen
***
Değerli bir
devrimciyi kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. O'nu daima gülen gözleri ve mütevazi kişiliği, kararlı duruşuyla tanıyacağız ve
anacağız. Türkiye Devrimci Hareketi'nin ve işçilerin-emekçilerin başı sağolsun!
Devrim
Şehitleri Ölümsüzdür!
Proleter
Devrimci Duruş
***
HSGG
Platformuna kurulduğu günden başlayarak Halk Cephesi temsilcisi olarak katılan
ve çalışmalarımıza emek veren dostumuz, yoldaşımız Eyüp Baş'ı kaybettik.
Kendisini saygıyla anıyoruz.
Dr. Nazmi Algan
( İstanbul Tabip Odası)
***
Eyüp Baş,
uzun yıllardır tanıdığımız, ömrünü devrime adamış bir devrimciydi.
Faşizmin
zindanlarından başı dik olarak çıkıp geldiği mücadele alanlarında uzun yıllar
mücadele verdi. Acınızı paylaşıyoruz.
Anısını
devrim ve iktidar mücadelemizde yaşatacağız
Devrim için
yaşayanlar ölmez
Eyüp Baş
Ölümsüzdür.
Mücadele
Birliği
***
Ömrünü
devrime adamış yiğit bir devrimciyi, bir dostu yitirdik.
Acımız büyük.
Anadolu Devrimci Hareketi, devrimcilerin ortak mücadelesinin geliştirilmesinde
büyük emeği geçmiş Eyüp BAŞı unutmayacak.
Halk Cephesinden yoldaşlarının ve hepimizin başı sağolsun..
Kaldıraç Dergisi
***
İz bırakan
bir devrimciydi Eyüp.
'Devrime ve
halka adanmış' bir yürekti... anısını mücadelemizde
daima yaşatacağız...
Selam olsun
Eyüp yoldaşa...
Toplumsal
Özgürlük Platformu
***
Tüm
Devrimcilerin başı sağolsun.
Dövüşerek
ölenlere selam olsun.
Eyüp Baş
ölümsüzdür!
Odak Dergisi
***
Eyüp Baş'ın
kaybı, emekçi halkın geleceği uğruna mücadele edenler için ciddi bir kayıptır.
Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
Devrimci İşçi
Partisi Girişimi
***
Eyüp Baş'ı
kaybetmenin üzüntüsünü paylaşıyor ve tüm devrimcilere başsağlığı diliyoruz.
İstanbulAhali
***
Yoldaşlarına,
dostlarına başsağlığı diliyoruz. Eyüp Baş mücadelemizde daima yaşayacaktır.
Acınızı paylaşıyoruz...
Partizan
***
Değerli
Dostlar, devrimci mücadele alanlarında tanıdığım Eyüp Baş'ın vefatını şimdi
öğrenmiş bulunuyorum. Çok üzüntülüyüm... Eyüp Baş hepimizin kaybıdır. Acınızı
paylaşıyorum. Ailesine ve siz yoldaşlarına baş sağlığı diliyorum. Akademimizin
tüm çalışanları da acınızı paylaşıp baş sağlığı dileklerini iletmektedir...
Mukaddes Erdoğdu Çelik
Nazım Hikmet
Marksist Bilimler Akademisi
***
Yoldaşlar,
Halk
Cephesi'nden dostlarımız başta olmak üzere, tüm demokrasi, devrim ve sosyalizm
mücadelesinin öznelerinin acısını paylaştığımızı belirterek; baş sağlığı diliyoruz.
Eyüp Baş Ölümsüzdür!
Devrim
Şehitleri Ölümsüzdür!
Yaşasın
Devrimci Dayanışma! Sosyalist Parti İstanbul İl Örgütü
***
İnançlı bir
devrimciyi daha yitiren Türkiye Halklarının başı sağolsun.
O da tüm güneşe yolculadıklarımız gibi yüreklerimizde
yaşayacak. Anısı mücadelemize ışık tutmaya devam edecek.
Selam olsun
tüm gidenlere, selam olsun Eyüp arkadaşa.
Devrimci
78'liler Federasyonu İstanbul
***
Sevgili
Eyüp'ün kaybını üzüntü ile öğrendim. Sakin tabiatını, sade kişiliğini hep
özleyeceğiz.
Başımız sağolsun.
Haluk Ağabeyoğlu
***
Türkiye
devrimci hareketi önemli bir devrimcisini yitirdi. Eyüp Baş yoldaşı
unutmayacağız.
Anısı
mücadelemize rehber olsun. Türkiye halklarının başı sağolsun.
Gökhan Taşyakan
***
Su Platformu
sürecinde birlikte mücadele ettiğimiz EYÜP arkadaşı kaybettiğimizi öğrendim ve
çok üzüldüm.
Tüm yakın
mücadele arkadaşlarının ve hepimizin başı sağolsun
Selim Yılmaz
(Yukarıdaki mesajlar, Emperyalizme ve Oligarşiye
Karşı Yürüyüş dergisinin 22 Kasım 2009 tarihli 21. Sayısında yayınlanmıştır)