Eylem Yıldız'ı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

EYLEM YILDIZ (PERİHAN)'ı gerillalar anlatıyor:

 

Onunla, birliğimiz, köylerine gittiğinde karşılaşmıştık. Orta boylu biraz zayıfça, sarı saçlı, ela gözlü bir köylü kızıydı. Sıcak ve içten bir insandı. Köylerine uğradığımızda, hangi eve gidersek gidelim, mutlaka yanımıza gelirdi... Sabırsızlıkla, Harekete ve gerillaya ilişkin sorular sorar, konuşmalarımızı da dikkatle dinlerdi. Kültürlü ve bilgiliydi. Devrimcileri ve gerillaları çocukluğundan beri tanıyordu. Evlerine sürekli farklı örgütlerin gerillaları gelip gitmişti. Ancak Eylem, Devrimci Sol'a sempati duyuyordu. Ve bir Devrimci Sol gerillası olmak için hazırlanıyordu.

Eylem, daha ilkokul çağında bir çocukken bile, devrimci kişiliğin erdemlerinden olan dayanışma ve paylaşmayı içselleştirmiş bir insandı. Köyünde, Taçkirek'in çocuklarının dışında çevre köylerin çocuklarının geldiği bir ilkokul vardı. Öğlenleyin okulda yemek paydosu verildiğinde Taçkirek'in çocukları evlerine gider, çevre köylerden gelen çocuklar ise çeşme başına gidip, çantalarında getirdikleri yiyecekleri yerlerdi. Yazın çeşme başında yemek yemek zevkli bir işti. Ama kışın iliklere kadar işleyen soğukta çeşme başı yemekleri adeta bir işkenceye dönüşürdü. İşte, daha sonradan kendileri de gerillalarımıza katılan ilkokul arkadaşlarının anlattığına göre, Eylem, böylesi soğuk kış günlerinde çevre köylerden gelen çocukları, öğlen paydosunda yemek yemek için kendi evlerine devat edermiş. Utanıp da evlerine gelmek istemeyen arkadaşlarını ise kolundan tutup zorla götürürmüş ve onlara "kendi evinizde nasıl rahat davranıyorsanız, bizde de öyle rahat olmalısınız. Bizim arkadaşlığımız sadece okulda kalmamalı, her zaman devam etmelidir" dermiş.

Yine ilkokul yıllarında, bir gün davar otlatmaya çıkmış. Davarı, yine daha sonradan gerillalarımıza katılacak olan bir arkadaşımızın ailesine ait olan tarlanın yanındaki otluğa götürüp yaymış. Arkadaş, davarların tarlaya dalmasından korktuğu için "niye davarlarını bizim tarlanın yanına getirdin" demiş. Eylem ise ona "hep böyle ufak tefek meselelerden birbirimizi kırıp kavga ediyoruz. Halbuki ortada paylaşılamayacak bir şey yok. Bir gıdik (Dersim bölgesinde keçi yavrusuna verilen ad-bn) ya da koyun tarlanıza girse dünya yıkılmaz. Yoksul insanlar birbirlerine anlayışlı davranmalıdırlar" demiş. Eylem'in kendisinden kat kat daha büyük insana ders verecek bu sözleri, arkadaşını, aradan yıllar geçmesine rağmen bu sözler hafızasından silinmeyecek kadar etkilemişti.

Eylem, gerillaya katılmadan önce, çevresinde dayanışmacı, paylaşımcı bir insan olmanın yanında seviyeli, saygılı, kibar bir insan olarak da tanınırdı. Öyle ki yakınları ve köylüleri ona bu özelliği nedeniyle "Nezaket" diye seslenmeyi tercih ederlerdi.

Eylem, Atatürk lisesinde okurken de devrimcilerle tanışmıştı. Ancak örgütlü ilişkiler içine girmesi, köyünde, Devrimci Sol gerillaları aracılığıyla olmuştu. 1992 yılında hareketten gerillaya katılma talebinde bulunmuştu. O, artık bir gerilla adayıydı. Birçok yaşıtı mutlu bir evlilik hayali kurup, çeyiz hazırlarken, O, halkı ve vatanı için savaşmaya karar vermişti. Gerillaya katılacaktı, ama bir süre beklemesi gerekiyordu. Bu süre içinde boş durmadı. Sürekli kendisini geliştirme çabası içinde oldu. Köylerine gittiğimizde bizden yayınlarımızı ister, verdiğimiz yayınları geciktirmeden okur ve bir sonraki gidişimizde bize okuyup öğrendiklerine ilişkin sorular sorar tartışırdı. Bununla da yetinmez, köydeki gençleri biraraya getirip, bildiklerini onlara da anlatır, eğitim çalışmaları örgütlerdi. Kendi ilgilendiği gençleri bizimle de tanıştırırdı. Bütün gerilla yoldaşlarımızı çok severdi ama onun gözünde Nurten’in (Selvi UZUN'un) yeri başkaydı. Kendisine Nurten'i örnek alırdı. Nurten'e duyduğu bu özel sevginin nedeni, onun tanıdığı ilk Devrimci Sol kadın gerillası olmasıydı. Eylem, Nurten'e duyduğu bu ilgi ve sevgiyi, "gerilla olma konusunda netleşmemde asıl olarak Nurten etkili oldu. Onu gördüğümde çok etkilenmiştim" diye ifade ederdi.

Eylem'in devrimcileşmesinde ve gerilla olmasında etkili olan insanlardan biri de amcaoğlu Abidin Yıldız (Ali Hüseyin) idi. Gerilaya katılmadan önce Abidin ile kimin daha önce gerillaya kabul edileceği üzerine iddiaya girmişlerdi. Birgün Devrimci Sol gerillaları köye gelmiş, Abidin de onlarla birlikte gelmişti. İlk başta ne ailesi ne de Eylem, Abidin'in gerillaya katıldığını anlamamışlardı. Ama o gün ve daha sonraki günler geri dönmeyince Abidin'in gerillaya katıldığını anlamışlardı. Abidin bir hafta sonra bizimle birlikte köyüne geldi. Eylem yanına yaklaşıp "iddiayı sen kazandın. Ama ben de geleceğim" diyerek, aralarındaki bu sevimli yarışın sona erdiğini ifade etti. Bundan sonra da bir an önce gerillaya katılmak için daha fazla ısrar etmeye başladı. Sonunda '93 yılının Şubat ayında yani amcaoğlundan iki ay sonra gerillaya katıldı. O, artık bir Halk Kurtuluş Savaşçısıydı. Sahip olduğu coşku ve moral bütün davranışlarına yansıyordu.

Eylem Yıldız'a kod ad olarak Perihan ismi verildi. Perihan gerillaya katıldıktan sonra Pertek bölgesinde faaliyet gösteren Ahmet Fazıl Ercüment Özdemir Müfrezesi'nde konumlandırıldı. Abidin ve kendisine örnek aldığı Nurten de aynı müfrezedeydiler. Nurten, müfrezenin komutan yardımcısıydı. Bu müfrezedeki savaşçıların çoğu Perihan gibi yeni katılan arkadaşlardan oluşuyordu. Onları, faaliyet yürüttükleri Pertek'ten yanımıza döndükleri zaman görebiliyorduk. Perihan'ın gelişimi farkedilmeyecek gibi değildi. Uyumlu ve mütevazı kişiliği gerilla içinde savaşçı özelliklerle eksiksiz yapma çabası ve propaganda ve örgütlenme yönündeki yetenekleri müfrezedeki diğer arkadaşlar tarafından övgüyle anlatılırdı. Yine anlatılan yönlerinden biri de, eğitim çalışmalarına etkin bir şekilde katılması ve daha önceden öğrendiklerini müfrezedeki diğer arkadaşlara öğretme çabasıydı.

Perihan, gerillaya katılmasından şehit düştüğü tarihe kadar, hep aynı müfreze içinde faaliyet yürüttü. İdeallerine sonuna kadar sahip çıktı. Onun gerilla yaşamı gibi, şehitliği de emekçi Dersim kadınlarına, genç kızlarına bir savaş çağırısı oldu. Pertek'in Çalaxane mezrasında kuşatıldıklarında, geleneklerimize yeni gelenekler ekleyerek direndiler. Bu kuşatma içindeki gerillalardan Perihan henüz 18 yaşında olan iki aylık bir gerillaydı. Savaşın içinde öğreniyor, gelişiyor, iradesini ve bilincini çelikleştiriyordu. Çalaxane çatışmasındaki tavrı da onurlu ve kahramancaydı. Örnek aldığı kadın savaçı Nurten, komutan Mehmet (Ali Özbakır), amcaoğlu Abidin Yıldız ve diğer yoldaşları yanındaydı. Saboların, Çiftehavuzlar'da dalgalandırdıkları bayrağı, Çalaxane'de dalgalandırıyorlardı. Ellerindeki bayrağı geleceğe devrediyorlardı. Darbeci hainler Dersim'e gelecek cephaneyi gaspettiklerinden cephaneleri sınırlıydı. Bu sınırlı cephaneyle kuşatmayı yarmak için çatışıyorlardı. Kuşatmayı yaramadılar, ama geleneklerimizi yaşattılar.

Perihan'ın cenazesi yüzlerce kişinin omuzlarında, kendi köyünde "Dersim Faşizme Mezar Olacak", "Onikiler Yaşıyor Devrimci Sol Savaşıyor" sloganlarıyla toprağa verildi. Cenazesine katılan gençlerin birçoğu daha sonradan gerillamıza katılarak onikilerin silahlarını devraldılar.

 

Geri