Erol YALÇIN'ı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

Devrimci Sol Erol Yalçın'ı anlatıyor:

 

Onun asıl özelliği zaaflarına karşı acımasızlığı ve kendini yenilemedeki inatçılığıdır. 12 Eylül'ün gençlik üzerinde yarattığı dejenerasyona karşı kendi içinde verdiği mücadele ile birçok yoldaşına örnek olmuştur. Zaaflarının üzerine acımasızca gidilmesi ve hatta cezalar verilmesi küçük burjuva gururunu değil, devrimci özünü kamçılamıştır. O bir yönetici olabildiği gibi mütevazı bir sıra neferi olmayı bilmesiyle de DEV-GENÇ saflarında saygın bir yer edinmiştir.

"Bir zamanlar Hareket ve ben vardım. Bunu aşalı epey oldu. Bu ikisinin ayrılmazlığını artık biliyorum."

"Hareket benim tüm inancımdır, özgürleşmemdir. Et ve tırnak gibi bütünleştiğim, hareketimin olmadığı bir an dahi düşünemiyorum." sözleri Erol'un gelişiminin en özlü ifadesidir.

... Erol yoldaşı kuşkusuz en verimli çağında kaybettik. İlişki yürüttüğü sıradan insanların eğitimi ve denetimine özel önem verilmemesi O'nu saflarımızdan koparan asıl neden olmuştur. Ama Erol yoldaş bizlere bıraktıklarıyla, örnek olduğu değerleriyle yüreğimizde ve bilincimizde yaşamaya devam edecektir. Erol bir savaş narası, kendini yenilemekte inatçılık, DEV-GENÇ ataklığı, devrimci eylemde gözüpekliği ve kararlılığı ile DEV-GENÇ'in her eyleminde yaşamaya devam edecektir, düşmanın tepesinde patlayan bomba, işkencecilere sıkılan kurşun olacaktır.

 

(Bu değerlendirme, 1 Aralık 1993 tarihli, 67 No'lu, Devrimci Sol Haber Bülteni'nden alınmıştır.)

 

***

 

Bir yoldaşı anlatıyor: O, DEVRİMCİ SOL KÜLTÜRÜYLE

DONANMIŞ BİR DEVRİM EMEKÇİSİYDİ

 

Erol’u anlatmak için onun gözlerinin içine bakmak yeterliydi. Çünkü onun gözlerindeki kıvılcımlar; davaya bağlılığın, devrime inancın, cisimlenişinin parıltılarını yansıtıyordu.

Onda, bu savaşın içinde devrimin ihtiyaçlarını nasıl karşılarız, engelleri aşmada hep daha iyisini nasıl yaparız, her şeyi devrim için nasıl değerlendirebiliriz düşünceleri vardı. Bunları da yaşamında hayata geçirmeye çalışırdı. Her şeyini devrime, yoldaşlarına adamanın huzuru ve sevinci okunuyordu gözlerinden.

Onun için "yok" yoktu. En olumsuz anları dahi aşabileceğimizin göstergesiydi. Gelişen olumsuzluklar karşısında "ancak bu kadar yapabiliyoruz" dediği görülmemiştir. Bu olumsuzlukları engin yaratıcılığı, zekasıyla mutlaka aşardı.

O bütün erdemlerini yoldaşlarına taşımasını bilirdi. O çok iyi bir öğretmen olmasının yanı sıra çok iyi bir öğrenciydi.

O'nda cesaretin sınırı yoktu. Ondaki cesaret insanın doğasında olan cesaretin ötesinde, bilinçle bütünleşmiş siyasi cesaretti. Olayların üzerine bu bilinçle gider, olumlu pratikleri örgütleyerek verimli hale getirirdi. O bir devrim emekçisiydi. en ufak ayrıntılarla bile ilgilenir, emek sarfeder güzelleştirirdi.

Yoldaşlarına karşı her zaman duyarlı olmuş, onları bir ana, baba, abi, kardeş şefkatiyle ve yoldaşlık sıcaklığıyla sahiplenirdi. Eksik ve zaaflara karşı duyarlı olur, insanları geliştirmek için emek harcardı.

Bir süre hiç kimseyle görüşememiştim. Bundan sonra Erol'la görüşmeye başlamıştık. İlk karşılaştığımda sormuştum; insanları bir süre değerlendiriyorsunuz, sonra gelmiyorsunuz demiştim. Bana "bir ana nasıl ki yavrularını terk edemezse, bizlerde ailemizin parçalarını terk etmiyoruz, seni de terk etmedik, koşullarımız uygun değildi onun için gelmedik" demişti. Şimdi onun söylediklerini daha iyi anlıyorum. Yani O Devrimci Sol'un büyük bir aile olduğunu, bu ailenin her ferdinin önemli olduğunu insanların kolay kolay bir kenara atılmasının olanaksız olduğunu kavratmıştı.

Erol, mütevazılığı, içten gelen sıcaklığıyla insanların kalbini fethetmeyi biliyordu. İnsanlarla çok kolay ilişki kurar ve ona mutlaka bir şeyler verirdi. Ondan öğrenmesini ve öğretmesini bilirdi.

Yoldaşlarına çok önem verirdi. Özellikle birlikte çalıştığı insanların üzerine titrerdi. Mutlaka onlar için kafa yorardı. O ben'i aşmış, Biz'i yaşayan ve bun kolektif işlerliğe taşıyan bir insandı.

Olanak yaratmada eşsiz yaratıcılık örnekleri sergilemişti. Bir defasında bali çeken çocuklarla ilgilenmiş, onlardan araba kamulaştırmada kullanılabileceği bilgileri öğrenmişti. O her şeyi silaha dönüştürebilmenin zorunluluğunu kavramış ve bunun için çaba sarfederdi.

Oportünizme karşı acımasız ve uzlaşmazdı. Oportünizmi, pratiğinden ötürü Türkiye devrimine verdiği zararlar boyutuyla ele alır, dostça eleştirir olumsuzluklarda acımasızca mahkum ederdi. Oportünistlerle tartışırken eleştirmekten çekinmezdi.

Onun yanında kaygı duymazdı insan. Erol varsa her şey yolunda giderdi. O en küçük ayrıntıları dahi düşünür, pratik çözümler getirirdi.

Onun ağız dolusu gülmesi ayrı bir özelliğiydi. Halkımızı sonsuz severdi "bu insanlar için ölmek bile az" derdi. Yaşamında ilkeli, disiplinliydi. Fedakarlığın, özverinin sınırı yoktu.

Üç yoldaşıyla birlikte kaldığı bir dönemde, yaralı olan yoldaşlarının rahat olmalarını sağlamak için tek olan yatağı onlara bırakarak yerde yatmıştı. "İnsanlarımız bizim her şeyimiz, onlara bir şey olursa, harekete, halkımıza nasıl hesap veririz" diyordu.

O, yaşamında önder olabilmenin, yönetici olabilmenin erdemlerini hayata geçirirdi. Önder yoldaşlarımızdan öğrendiklerini kendine kılavuz edinmişti. O "eğer düşmanla çatışarak şehit düşersem her yoldaşımız için bir mermi sıkacağım" demişti. Bu sözünü yerine getirerek şehit düştü.

 

***

 

Bir yoldaşından Erol’a

 

YOLDAŞIM

 

Sabahın erken saatlerinde

aceleci yürüyüşünle heyecanlı

içimi okşarcasına sıcak

merhaba diyerek gelişini özledim yoldaşım

birlikte güzel İstanbul'un

caddelerini sokaklarını

adım adım kaldırım taşlarını gezişimizi

anımsıyorum yoldaşım

 

düşmana kinle bakışını

"bu kinin temellerini beynimize kazımalıyız"

deyişini kavrıyorum yoldaşım

şehitlerimizden söz ederken

kararlı ve gür sesinle

"kanınız yerde kalmayacak"

deyişini duyuyorum, bu görevi üstleniyorum yoldaşım

 

Yoldaşlarımıza karşı duyduğun özlemi

onlara karşı büyüttüğün sevgini

paylaştığımıza seviniyorum yoldaşım

devrim için günün 24 saatini

senelerin bütün günlerini

dolu dolu yaşadığını biliyorum yoldaşım

 

ve sana söz veriyorum yoldaşım

tüm şehit yoldaşlarımız gibi

senin de kanın yerde kalmayacak

Parti-Cepheyle donattığımız kavgamızı

en kısa yoldan zafere taşıyacağız

sizlere verdiğimiz devrim sözümüzü

her ne pahasına olursa olsun

mutlaka yerine getireceğiz

sen rahat uyu yoldaşım

 

umut kavgadadır

bizler kavgamızı taşıdığımız

dağları ve kentleri kucaklayanlar olacağız

zafere yine sizlerle birlikte gideceğiz...

 

***

 

Bir Yoldaşı Anlatıyor: «Onun kişiliğinde Devrimci Sol'u görmek mümkündür.»

 

Erol yoldaşı ilk olarak darbe ihanetini alt ettikten sonra tanımıştım.

Erol yoldaşı ilk gören insan onun gözlerindeki parıltıda kararlılığı, inancı ve bağlılığı görür. Kendine ve hareketimize olan güvenini yoldaşlarına yansıtan ve güven veren kişiliğiyle insanları etkisine alan bir kişiliği görür.

Darbe ihanetine karşı savaşmadaki atılganlığı ve kararlılığı onun mücadelesinde düşmana karşı kini ve öfkesinin simgesidir. Kıvrak zekâsı ve girişken kişiliğiyle onun için olmazların, engellerin mücadelemizi sekteye uğratması mümkün değildir. Bütün engellere rağmen planlı-programlı çalışması sayesinde mücadeleye ivme kazandırma yönündeki adımları ve yeteneği onun mücadele dolu yaşamının özetidir adeta.

Yoldaşlarına karşı sorumluluk duygusu, mücadeleyi sürekli ileri taşıma çabaları, olumsuzluklar karşısındaki eleştirel ve yapıcı tavrı gelişimimizi hızlandıran önemli bir etkendir. Yeni insan yetiştirme yönündeki kararlı, programlı çalışmaları onu hareketle bütünleştiren önemli bir yanıdır. Onun cesaretli ve yaratıcı adımları birçok insanın hareketimizle tanışmasını sağlamıştır. Darbe ihanetinin aşılması sürecinde gençlik içindeki çalışmaları önemlidir.

Onun birikim ve tecrübelerini, devrimci yaşamda edindiği yeteneklerini, yoldaşlarına aktarırken görmek devrime olan inancının göstergesidir. Kendini çok kolay sevdiren, kitlelerle kaynaşma özelliği hareketimize yeni birçok olanak sağlamıştır.

Düşmana karşı büyük kini ve öfkesi onu, çelik bir disiplin ve cüretkar bir kişiliğe sahip yapmıştır. Tüm devrimci özelliklerini ilişkide olduğu insanlarına aktarmada harcadığı sonsuz çaba harekete, devrime ve halka olan bağlılığın bir göstergesidir.

Kısacası onun kişiliğinde Devrimci Sol'u görmek mümkündür. Her koşulda mücadeleyi zafere taşıma azmi ve çabaları vardır.

Erol'u yaşatmakta partili kişiliği içselleştirmek ve devrim özlemini yerine getirmek için fedakarlık ve özveri dolu bir kararlılıkla savaşmaktır. Unutmayacak, unutturmayacağız.

 

***

 

Bir yoldaşı anlatıyor:

“yaşamıyla bizim için gerçek bir öğretmendi”

 

Erol’un “önceden hareket ve ben vardı şimdi hareketle bütünüz, etle tırnak gibi” sözlerini okuduğumuzda bu sözlerini yaşamda gerçekten somutlandığını düşünmüştük. Onun en değerli niteliklerinden biri harekete duyduğu güvenle kendine güvenmesi ve kendini sürekli geliştirmesi, olumsuzlukların duraklamasına, gerilemesine izin vermemesiydi.

Dev-Genç içinde örgütlenme sorunundan lojistik ilişkilere, silahlı eylemlere kadar her konuda düşünür, ayrıntıları kaçırmaz, önerilerini tartışırdı. Darbecilik sonrası belli bir dağınıklık ve denetimsizliğin yaşandığı koşullarda bile pek çok konuda iradiliği elden bırakmamıştır. Faaliyetlerimizin günü birlik sürmesine izin vermezdi, “şimdiden neyi, nasıl, ne kadar zamanda yapacağımız konusunda anlaşalım, biz neyin hesabını soracağımızı, siz neyin hesabını vereceğinizi iyi bilin” derdi.

Bize eğitici yaklaşırdı, eğiticiliği bir eğitim çalışmasında sorulan sorulara verilen cevaplarla, anlatılanlarla sınırlı değildi. Eğitilmesi gerekenlerin kişilikler olduğunu bilirdi. İnsanların iç dünyalarına girebiliyor, isteklerini, duygularını, beklentilerini kolaylıkla çözümleyebiliyordu. Evde, sokakta, önümüze çıkan konular üzerinden anlatırdı. Eleştirmekten çekinmezdi. “Kavga edelim, kavga etmiyorsak iyi geçiniyorsak asıl o zaman sorun vardır” derdi. Eleştirileri ağır olurdu. Bazen tek bir kelimesi bile bizi günlerce düşündürür, aklımızdan çıkmazdı. İlişkilerimize de aynı şekilde yaklaşır, onları sadece ev, para vs. ihtiyaçlarımızı karşılayan olanaklar olarak görmezdi. Aktif mücadeleye katılmaları için zorlar, silah kullanmayı vb. öğretirdi.

Olanaksızlıklardan kaynaklı sıkıntıların faaliyeti engellemesine izin vermezdi. Olanak yaratamamayı, bir devrimcinin sokakta ilişkisiz kalmasını acizlik olarak görür, bu tür şeyleri gerekçe olarak getirenlere ayrıca kızardı. Yaşanan operasyondan kaynaklı olarak evini boşalttığı bir süreçte, sorumlu arkadaşa kalacağı evinin olduğunu söylemişti. Oysa sorumlu arkadaş kendisini de götürmesini söylediğinde, aslında günlerdir sokakta olduğunu öğrenmiştik.

Yaratıcı, becerikli bir insandı. Teknolojik gelişmeleri takip eder, mücadele için yararlı olabilecek şeyleri kaçırmazdı. Acaba yapabilir miyiz, başarabilir miyiz, bunun için çok şey gerekir demeden hareket için gerekli pek çok projenin olanaklarını gerçekleştirmek için zorlar, bunları konuşmalarla bırakmaz, eldekilerle adımlar atardı.

Erol bağlılığı, kararlılığı, yaratıcılığı, özverisi ile hareketle bütünleşmiş, aklını yüreğini onun hizmetine sunmuş, anlattıklarından öte yaşamıyla bizim için gerçek bir öğretmen, komutan olmuştur.

 

***

 

Gülay Kavak (Ölüm orucu Şehidi), yoldaşı, eşi Erol

Yalçın’ı anlatıyor:

 

Erol Yoldaş kavgamızın ustalarından, Dev-Genç önderlerindendi. Onun en göze çarpan yanlarından biri radikalliği ve cüretli davranışlarıydı. Askeri konulara büyük ilgi duyardı. Hasan Eliuygun’u örnek alır, “onun gibi olacağım” derdi her zaman. Erol düşmanı iyi tanır, düşmanın yapmaya çalıştıklarını, amaçlarını psikolojisini bize anlatırdı.

Dev-Genç’e o dönem gelen herkes Erol’un kısa ya da uzun süreli eğitiminden geçmiş ve öyle çalışmaya başlamıştır. Birçok Dev-Genç’li silah kullanmayı, pankart asmayı, molotof yapmayı ondan öğrenmiştir. Onun yaşamının her anı militan bir çizgiye sahiptir. Düştüğü olumsuzlukları da her zaman bu yanlarıyla aşabilmiştir. Onunla İsmail Bahçeci Dev-Genç’in birbirinden ayrılmaz yöneticilerindendir. Birbirlerini tamamlama, uyum, dil birliği çaba ve emekti onları birbiriyle bütünleştiren. Her Dev-Genç’li, Erol bizim zorluklar karşısındaki tavırlarımızdan yola çıkarak, Dev-Genç önderlerinden Ekrem Akın Savaş’ı bize örnek verir, onun çabalarını, emeklerini, birçok işi bir arada yapabilmesini anlatırdı. Sık sık “Eko’nun hesabını sormadık henüz, onun hesabını sormalıyız” derdi. Onun düşmandan hesap sorma bilinci tüm Dev-Gençlilere örnekti.

Her zaman “bir savaşçının en önemli özelliği düşman karşısında her zaman atak ve cesaretli olmasıdır” derdi. Bir yoldaşımız darbecilerin kurduğu bir pusuda yaralanmıştı. Bize bunu anlatarak “önce silahına değil de yarasına sarılıyor böyle davranmak eksikliktir” diyerek kızıyordu. Onun dikkat ettiği noktalar birçoğumuzunkinden farklı olmuştu. Biz “şimdi nasıl, kurtarabilecek miyiz” diye düşünüyor, o ise bize savaşta duygusallığa yer olmadığını söyleyerek “yarın yanımızda biri şehit düşerse ne yapacağız” diyerek savaşı, savaşın kurallarını öğretmeye çalışırdı. O sert görünümünün yanı sıra yoldaşlarımızın küçücük rahatsızlıklarından dahi çok etkilenir, çözüm bulmaya çalışırdı. Bir yoldaşımız hastaydı. Onu tedavi ettirebilecek imkânları henüz bulamamıştık. O sık sık bunu dile getirir, olanak yaratma konusunda çaba harcar, arkadaşı mümkün olduğunca dinlendirmemizi isterdi.

Onun yoldaşlık ilişkilerindeki mütevazılığı, sıcaklığı herkesten bir şeyler öğrenme çabası, çok saygı duyulan sevilen bir insan olmasını sağladı. Bir yoldaşımızın olanak yaratması için onunla kendi imkânlarımızı paylaşmama kararı almıştık. Yoldaşımız başlangıçta bize kırılmış, çabamızı anlamamıştı. Aradan bir kaç gün geçince Erol onunla görüşmemizi öğlen saatlerinde yapmamızı istemişti. “Sigarasız bırakmayın” diyerek bizi sıkı sıkı tembihledi. Onun ince düşünceleri bazı zorlukları ve eksiklikleri daha kolay çözmemizi sağlıyordu. Eleştirileri sert ve ikna ediciydi. Her zaman eleştirilerinin yanı sıra bizler, olayları sorunları çözerken onu daima yanımızda hissederdik. Bir sorunumuz olduğunda onunla konuşmak sorunun büyük bölümünü çözmekti bizim için.

O evinde çatışmak için bir sürü yöntem düşünmüş, bizlere anlatırdı. Hepimize “Dev-Genç’linin evinde bayrak ve önderimizin resmi olmalıdır” demişti. “Düşman moral kazanmaya gelir ama biz ölümümüzle moralini bozmalıyız, gelenekler yaratmak hepimizin borcu” diyordu. Kendi üssünde bir gün böyle bir çatışmayla karşılaşabileceğini, bunun için hazırlıklar yaptığını anlatıyordu. “Pankart asacak, bunları yapacak zamanımız olmayabilir” diyerek çeşitli düzenekler hazırlamıştı evin her köşesine. “Zaman kazanmak önemlidir” diyordu. “Çatışırken bu arada düşmanın moralini mutlaka bozacağım” diyerek bunları büyük bir coşku ile anlatıyordu. Erol yoldaş sözünü yerine getirerek, Dev-Genç geleneğini sürdürerek şehit düştü.

O daima bizimle yaşayacak.

 

***

 

Erol ve Selma Üzerine bir yazı;

 

ONLAR BİR BÜTÜNÜN KOPMAZ PARÇALARIDIR

Erol ve Selma...

 

Biri bir kadro, sempatizan. Biri yönlendiren, yaratan, harekete geçiren, diğeri olanak sunan, koruyan, kollayan. İkisi de zor günlerin, çetin dönemlerin insanları. Ne Erol olmadan Selmalar olabilir, ne de Selma olmadan Erollar... Onlar bir bütün. Onlar hareketi oluşturan bütünün parçaları.

26 Kasım 1993 günü Erol ve Selma katledilmeden önce, darbe ihanetinin yaralarının sarılmasında emeği geçen, farklı yerlerden, farklı kültürlerden gelmiş, farklı niteliklere sahip iki insandırlar. Onları bu savaşın bir parçası durumuna getiren kişisel özelliklerin hareketin kültürü ve ideolojisiyle birleştirebilmeleridir. Erol henüz sempatizan düzeyinde olan Selma'ya göre önderdir. Ama ikisinin de çıkış noktaları, bulundukları mevzinin netliği ve doğruluğudur. Onlar bulundukları cephede yaşamlarıyla, tercihleriyle ve şehitlikleriyle, darbe ihanetine ve düşmana olduğu kadar onların kültürüne ve ideolojisine de verilmiş en güzel cevaptırlar.

Selma bir taraftardır. Devrimci Sol'a sempati duyan tüm halk özellikleriyle devrimcilere evini açmakta, yardım etmekte tereddüt etmeyen, devrimci savaşın harcına katkıda bulunan biridir. Devrimci maskesiyle ortalıkta ahkam kesen, ağzı içki kokan, dönek, ahlaksız, yüreğinde azıcık da olsa halk ve vatan sevgisi taşımayan döneklerin "aydıncık"ların aksine Selma henüz 18 yaşında olmasına rağmen emekçiliği, tüm saflığı ve temizliğiyle yüreğini hiç hesapsız devrime, Devrimci Solculara açan bir genç kızdır. O gençliğini, temiz ve saf yüreğini halkı ve vatanı için feda eden bir devrim taraftarıdır.

Erol akademik-demokratik mücadelede, 6 Kasımlar'da, Nisan direnişlerinde bir Dev-Genç militanı, her yerde, her alanda bir kitle önderi, kitleleri eyleme katan bir ajitatör, Devrimci Sol kadrosudur. Militan, atak ve cesurdur.

Erol devrimci mücadeleyle 1988 yılında üniversite yıllarında tanışır. Bu yıllarda bir gözaltı ve tutsaklık yaşar. Farklı bir siyasi yapı içindedir Erol. Bir gün hapishanede Devrimci Sol önderini görmek için gittiği Devrimci Solcuların koğuşundan Devrimci Solcu olmaya karar veren biri olarak çıkar. Bunda etkili olan nedenlerden biri kendisine mütevazi bir elden uzanan bir bardak çaydır. Sonrasında ise Devrimci Sol tutsaklarından etkilenir ve hapishaneden bir Devrimci Sol sempatizanı olarak çıkar.

Atak, girişken, kitlelerle rahat ilişki kurabilen, zaaflarına karşı acımasız ve radikal, sürekli kendini değiştiren ve geliştirendir Erol.

Sürekli başarılı bir ivme gösteren Erol 1990 yılında Dev-Genç'in yeniden örgütlenmesi sürecinde yeraltı ilişkilerinde görevlendirilir. Büyük iş, küçük iş demeden daha aktif görevler telep eder. Militan kişiliğinin yanı sıra örgütçülüğüyle de öne çıkar. Onun "insan örgütleyemem” dediği görülmemiştir. Erol hep iddialıdır. Herkesin değişip dönüşeceğine inanır. O zaman Devrimci Sol'a tepki duyan iki kızkardeş vardır. Erol "bizim kazanamayacağımız kimse olamaz" diyerek kızkardeşlerle konuşur, onları dinler, gözlemler, bıkmadan anlatır ve onları kazanır. Kazanan Erol'un sabrı, emeği, verdiği değerdir Bu durum Erol için düşünüldüğünde şaşırtıcı değildir Çünkü Erol onların dönüşeceklerine daha baştan inanır.

Erol ceza almış, cezalı sürecini eğitimle dönüştürmeyi başarmış bir Devrimci Solcu, bir Dev-Genç'lidir. Birçokları gibi o da 12 Eylül'ün denejenerasyonundan payını almış, etkilenmişti Bu yanlarından dolayı kimi zaman zaaflara düşer. Ancak zaaflarına teslim olmaz, onlarla savaşır ve kazanır. Emekçi ve fedakardır. Gece otelde çalışır gündüz de okuldaki faaliyetlerini sürdürür. Daha büyük görevlere adaydır. O büyük görevler istiyor, zorlu görevler onu bekliyordur. İstanbul Dev-Genç Komite üyeliğinden komite siyasi sorumluluğuna atanır. O iyi bir yönetici, yaratan, yönlendiren, üreten, önder bir kişiliktir.

Darbe süreci yaşandığında Erol nettir. O, Devrimci Sol önderliğini ilk gördüğü gün kararını vermiştir zaten. Darbe sürecinde Dev-Genç'i toparlar, darbeciliğin mahkum edilmesi için tüm enerjisiyle çabalar.

İnanılmaz derecede fedakarlık ve özverinin gösterilmesi, bağlılığın en sarsılmaz olması emeğin en yüksek noktada harcanması gereken böylesi bir dönem bunları yapabilen kadroların, taraftarların omuzları üzerinde yükselebilir ancak.

İşte Erol ve Selma...

Erol bir kadro, yönetici, önder nitelikli biri; Selma ise bir taraftar devrimin sessiz ve isimsiz hamalı olarak, bir bütün olup bu süreci omuzlayanlardan sadece ikisidir. Ve ikisi fedakarlığın, bağlılığın, emeğin en doruk noktada gösterildiği bir yerde birleşirler. İkisi bedelin en kutsalını ödeyerek şehit düşerler...

 

 

Geri