Erdoğan GÜLER'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

Yoldaşları anlatıyor:

ERDOĞAN GÜLER İNSAN OLMAYA ÇAĞRIDIR

 

Bir DİRENİŞ EVİ daha var bereketli topraklarımız üzerinde. İstanbul-Küçükarmutlu’nun DİRENİŞ EVİ’ne sesini katan İzmir’in gecekondularından birinde sürüyor bu direniş. Efeler diyarı Ege de dışarıdaki ölüm orucunun ilk şehidini verdi. Ege TAYAD üyesi Erdoğan Güler Ölüm orucunun 147’inci gününde dışarıdaki direnişin 4’üncü şehidi oldu.

Ege TAYAD üyesi Erdoğan GÜLER, 10 Ekim 1972’de zulme karşı isyanlar diyarı Dersim’in Ovacık-Buzlutepe köyünde doğdu. Bölgedeki yoğun baskılar, yoksulluk 12 yaşına geldiğinde Manisa’nın Salihli ilçesine göçmelerine neden oldu. Simit satmaktan, fırınlarda işçi olarak çalışmaya kadar bir çok işi yaptı. Devrimcilerle tanışması kardeşinin daha 16’sında tutsak düşmesiyle oldu. Bunu şu sözlerle ifade etti;

“Hapishanedeki insanlarla tanıştığımda onların çok değerli insanlar olduğunu halkı için vatanı için kendilerini feda ettiklerini gördüm.” 19-22 Aralık katliam operasyonunu gördü. İşte tam da bu noktada tüm dünyaya, Türkiye’ye insan olmanın, devrimci, demokrat olmanın ne demek olduğunu gösterdi.

“BEN DE BU ÖLÜMLER KARŞISINDA SESSİZ KALAMAZDIM. ÇÜNKÜ ONLARIN İSTEKLERİ BENİM İSTEKLERİM, ONLARIN HAYKIRIŞLARI BENİM HAYKIRIŞIM. BUNA KULAKLARIMI TIKAYAMAZDIM.” sözleriyle neden ölüm orucuna yattığını anlattı.

Her şey bu kadar yalındır.

Her şey bu kadar gerçek ve insana özgüdür.

Bu sözler ve sözünün eri Erdoğan, emperyalistlerin halkımıza, gençlerimize layık gördüğü yoz kültürüne vurulan büyük bir darbedir.

Gençlerimiz, halkımız düşünmelidir. Erdoğan yılların devrimcisi değildir. Ama Anadolu halkının saflığını, temizliğini, zulme karşı sessiz kalmamasını simgeler. Her nerede ve ne şekilde olursa olsun zulüm karşısında yapılacak direnmektir. Erdoğan en yalın biçimiyle bunu anlatır.

Sözünün eri Erdoğan’ın karşısında hangi gerekçenin, hangi mazeretin, korkunun, kaygının bir anlamı olabilir? Ölülerimiz yerde dururken bize küfredenlerin, bitişimizi ilan edenlerin, safyalar dolusu yazılar yazıp, “ölüm kutsanması” gibi ucube laflar edenlerin, tutsak ailelerine binalarını kapatanların, bu görkemli direnişi nasıl karalarım çabalarının... bunların hiçbirinin Erdoğan karşısında ne en küçük bir değeri vardır ne de anlamı. Bir paçavra olarak kaldılar dergilerinin küflenmiş ve her yanından Avrupacılık kokan sayfalarında.

Erdoğan ise, halkların kurtuluş tarihinde bir İNSAN bir KAHRAMAN. 

 

“İNSANLAR HER ZAMAN KAHRAMAN OLAMAZLAR

AMA HER ZAMAN İNSAN OLABİLİRLER”

 

Tarihin herhangi bir zamanında ve yerinde söylenen bu söz, zulme karşı direnişin olduğu her yerde ve her zaman geçerlidir. Tıpkı bugün olduğu gibi! Herkes ölüme yatmayabilir ama herkesin yapabileceği vardır.

En çok da Anadolu insanını anlatır bu söz. Anadolu insanı, zulmün, zorbalığın, haksızlığın karşısında susmayandır. Anadolu halkının kültürü, devrimcilerin kültürüdür. Halka ait olan ne varsa devrimcilerde yaşıyor bugün. Onur, namus, adalet, bağımsızlık, dürüstlük, sözünün eri olmak hepsini devrimciler temsil ediyor. ANADOLU DEVRİMCİDİR, DEVRİMCİLER ANADOLU İNSANIDIR.

Bu kültür, bu topraklarda yüzyıllardır yaşıyor. Bunun için iktidar, IMF ve Amerika bu kültürü yok etmek istiyor. Yemek, içmek ve tuvalete gitmek dışında insana ait hiçbir şey kalmamalı diyor. Sahiplenme, fedakarlık, zulme karşı direniş yok edilmek isteniyor. Vatana, hürriyete, bağımsızlığa ait ne varsa, “modası geçmiş düşünceler, fanatiklik, teröristlik” denerek meşruluğu yok edilmek isteniyor. “Çağdaşlık” adına Amerika’nın bencillik, yozluk, köşe dönmecilik, ahlaksızlık kültürü öğütleniyor. Halkımız, gençlerimiz bu öğüdü kabul etmeyecek!

Ölüme yatanlar bu saldırının karşısına tüm görkemi ve heybetiyle dikildiler. Bu değerlerin yok olması insanın yok olmasıdır. Dünyanın hiçbir gücü insana ait olanı tümüyle yok edememiştir. Ülkemizde de yok edemiyorlar. “Ölmeyin, aslolan yaşamdır...” diyenler bu direnişi anlamayanlardır. Erdoğan bu direnişi tüm hücrelerinde hissedenlerden, anlayanlardandır. Bunun için “ÇOK LAFA GEREK YOK! İŞTE ZULÜM, İŞTE BEN, İŞTE DİRENİŞ” dedi.

 

***

 

Kardeşi Sinan Güler 

 

“Abimle gurur duyuyoruz. O, halkı ve vatanı için şehit düştü. Ağlamadık, ağlamayacağız, onu her zaman yaşatacağız”

Sinan Güler (Erdoğan Güler’in 27 Nisan 2001 günü Manisa’nın Salihli ilçesinde yapılan cenaze töreninde yaptığı konuşmasından.)

 

***

 

Bir arkadaşının ERDOĞAN için yazdığı şiir:

 

Bir yoldaşım vardı adı ERDOĞAN

Adı gibi erdogdu ama genç öldü

hayatı dolu dolu yaşamıştı

her gününü halkı için yaşamıştı

halkı için mücadele eden bir yoldaşımdı

adı da ERDOĞANDI er doğdu genç düştü toprağa

 

Yaşamayı seven bir yoldaştı

halkının güzel yaşaması için

mücadele eden bir Dersim çocuğuydu

emekçi bir insandı, çalışmayı seven

onurlu yaşamak için mücadele eden bir yoldaş

adı da ERDOĞANDI er doğdu genç düştü topraga

 

Yaşamayı çok severdi ama boş yaşamayı değil!

dolu dolu halkı için yaşamayı severdi

halkın menfatleri için mücadele ederdi

halkı için ölüme bedenini yatırdı

direndi halkı ve yoldaşları için şehit düştü

Yaşı 29'du adı da ERDOGANDI er doğdu

Halkı ve yoldaşları için şehit düştü.

 

 

Geri