Engin ÇEBER

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 8 Ekim 2008

 

Şehit Düştüğü Yer: İstanbul

 

Doğduğu Tarih: 5 Mayıs 1979

 

Doğduğu Yer: İstanbul Kadıköy

 

Mezar Yeri: Ümraniye Kocatepe Mezarlığı, İstanbul

 

 

İstanbul Sarıyer'de Yürüyüş dergisinin tanıtımını yaparken gözaltına alınıp tutuklanan Engin Çeber, tutuklu bulunduğu Metris Hapishanesi'nde işkence yapılarak KATLEDİLDİ.

 

28 Eylülde İstinye'de gözaltına alınan Engin Çeber, Cihan Gün, Aysu Baykal ve Özgür Karakaya'ya, hem İstinye Polis Merkezi'nde, hem de Sarıyer Emniyet Müdürlüğü'nde işkence yapıldı; ardından Metris Hapishanesi'ne gönderilen tutuklulara karşı işkenceler burada da devam etti.

Engin Çeber, Metris'te önce tek kişilik bir hücreye konuldu. Sabah akşam üzerine su dökülüp ıslatılarak, tahta sopalarla dövüldü. Engin Çeber, işkenceler sonucunda beyin kanaması geçirdi, kaldırıldığı hastanede 8 Ekim günü son nefesini verdi

 

ENGİN ÇEBER: Düzenin içinden gelmiş, arınıp

devrimcileşmiş ve başka insanları düzenin

bataklığından kurtarmak için mücadeleye atılmış

bir emekçi!

 

Engin Çeber, 5 Mayıs 1979, İstanbul Kadıköy doğumludur. Yani, polis ve hapishane gardiyanları tarafından dövülerek öldürüldüğünde 29 yaşındaydı Engin.

Anadili Kürtçeydi, Ortaokul mezunuydu. Fabrikalarda işçilik, pazarlarda seyyar satıcılık, marangozluk.. hemen her türlü işte çalışan bir emekçiydi o.

Bir arkadaşıyla birlikte 2001 yılında Küçükarmutlu’ya ölüm orucu direnişçilerini ziyarete gittiğinde tanıştı devrimcilerle. Ve daha o an verdi kararını. “Sempati duymama neden olan ölüm oruçları ve de böyle bir hayatla ilk kez karşılaşmış olmamdı.” diyordu.

Onun bu hayattan neden bu kadar etkilendiğini tam anlayabilmeniz için şunu da bilmelisiniz ki, öncesinde, evden kaçan, her türlü yoz kültürden etkilenmiş, esrar içen ve satan biridir Engin. Yakın arkadaşları da aynı durumdaki kişilerdir.

Devrimcilik, işte oradan çekip almıştır Engin’i ve yozlaşmaya karşı mücadele eden, gerçeğin, adaletin namusun kavgasını veren bir dergiyi dağıtan biri haline getirmiştir.

Bu ülkenin gençlerine kimin ne verebileceğini ve kimin gençliği nasıl görmek istediğini bu örneğe bakarak herkes görebilir.

Düzenin yozlaştırdığı bir genç; o genç, devrimcilerle tanışıyor, kendini yeniden yaratıyor, onuruyla, gururuyla, adaletiyle, namusuyla, dürüstlüğüyle yaşayan yepyeni bin insan oluyor; ve işte tam o noktada devlet onu önce tutukluyor, sonra onunla yetinmeyip katlediyor.

Devrimci olduktan sonra Gebze’de, çalıştığı başka yerlerde mücadeleye katkıda bulunmaya çalıştı. Bir süre Gebze Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği Başkanlığı yaptı.

İlk olarak 2004’te polisin komploları sonucunda gözaltına alınıp tutuklandı. 3 Ay tutuklu kaldı... 7 Aralık 2006’da yozlaşmaya karşı mücadele nedeniyle demokratik kurumlara karşı yapılan operasyonda gözaltına alınarak tekrar tutuklandı. Tutuklandıktan sonra F tiplerinin hücrelerine konuldu. Bu davadan 2 Eylül’de tahliye edilmişti.

Tahliye edildikten sonraki sohbetlerinde “Bundan sonraki hayatımda kavgamızın içinde, örgütlülüğün ailemizin içinde olarak mücadele etmek istiyorum.” diyordu.

Halkına karşı yükümlülüklerini daha iyi yerine getirebilmek için “eksiklerimi mücadele ederek çözeceğim” diyordu. Onun kaygısı buyken, bir yerlerde onu ve onun gibileri nasıl sindireceklerinin planlarını yapıyorlardı.

 

(Yukarıdaki özgeçmiş bilgileri, Halk Cephesi’nin 10 Ekim 2008 tarihli,

3 No’lu açıklamasından alınmıştır.)

 

***

 

Hayata sözlü, ölüme nişanlıydı Engin de...


Engin Çeber aşağıdaki şiiri 28 Ağustos 2008'de yazdı:

Ben bu uzun yolu bildim bileli
Kalbim özgürlük için çırpındı
Düzenin kötü gidişine ellerimi açıyor,
Göğsümü siper ediyorum
Nice zalimler vurdu bedenime
yılmadım

Elimde bir pankart
daldım emekçilerin,
ezilenlerin arasına
İnsanlar ölüyor... mahpushane denen yerde
Birileri duymalı
burada yaşanan gerçekleri
Ölüm nasılsa elbet bir gün gelecek
Varsın özgürlük için aksın kanım

 

(Bu şiir Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş dergisinin 26 Ekim 2008 tarihli 4. Sayısında yayınlanmıştır.)

 

***


Engin Çeber aşağıdaki satırları da, şehit düşmeden

birkaç gün önce, Metris'in koğuşlarında işkence

altındayken yazdı:

 

"Cihan, Metris'te 4 şehidimiz var ve bu dayatmaları kabul etmedikleri için yarı çıplak mahkemelere çıkanları düşün. Şimdi o bayrağı biz aldık. Gerekirse öleceğiz ama ayağa kalkmayacağız. Eğer kalkarsak şehitlerimize saygısızlık yapmış oluruz..."

 

(Bu yazı Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş dergisinin 26 Ekim 2008 tarihli 4. Sayısında yayınlanmıştır.)

 

***

 

Engin Çeber'in SON MEKTUBU

 

"Bizler burada olması gerektiği gibiyiz, özgür tutsaklığı temsil ediyoruz."


Metris'te, defterine karaladığı satırlarda, "Güzel günler göreceğiz" diyordu inançla, "Karamsarlık, durgunluk yok" diyordu kararlılıkla. Umutla bakıyordu hayata... O umuttu işkenceciler karşısında direnmesinin sebebi... Zulmün onu katledeceği Metris'ten yazdığı son mektubu, anısına yayınlıyoruz:

 

Merhaba!

... Orada bulunan tüm canlara kucaklar dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum. Ben neredeyim? Vallahi 80'lerde tarihte tek tip elbiselere karşı, 12 Eylül cuntasına karşı direnişlerle söz edilen, tarih sayfalarına geçen yerdeyim. Metris'teyim. Bizi, bayram arifesi aldılar buraya getirdiler. Pazar günü İstanbul (Derbent'de) Ferhat Gerçek'le ilgili bir basın açıklaması yaptık. Ondan sonra da Yürüyüş dağıtalım dedik. Pat polisler geldiler, benim ve Özgür Karakaya'nın aranması olduğu gerekçesiyle, biz derhal saldırıya uğrayarak yaka paça hiçbir şey anlamadan gözaltına alındık. Bizlen beraber (Okmeydanı'ndan Cihan Güz ve Aysu abla (Baykal) toplam 4 kişiyiz.

Ben, Özgür Karakaya, Cihan Metris'de yatıyoruz. Aysu Baykal ablayı da... Bakırköy'e yolladılar. Üçümüzü de ayrı ayrı koğuşlara koydular. Ya abi, şimdi sen de, oradaki arkadaşlar da şimdi beni merak etmişsinizdir. Ne deseniz haklısınız. Gerçi geçenlerde ... abilere gittim... onunla da görüştüm, sizlere de selamlarımı ilettim. Tam çıktım dışarının havasını aldım, dediler sana bu kadar yeterlidir. 20 aylık bir aradan sonra... Bu kadar uzunca bir ara anlaşılan. Tutuklanışımda hemen siz aklıma geldiniz, hemen bu boşluğu doldurayım, sonra demeyin bu Engin nerelerde kaldı.

Abi oralar nasıl, bıraktığım gibi mi? Dolaşmalara da yeni yeni başlamıştım. (...) Yorum konserine de gittim. ... Haberiniz ola yeni tahliyeler heyecanla bekleniyor

Sincan'dan bir tahliye daha var idi, onu da görmeden geldik. Ya abi bu arada unutmadan sen kimin yanındasın? Senin yanına en son duyduğuma göre Sinan ve inan kardeşleri getirmişlerdi değil mi. Bizim Hüseyin'i ne yaptılar, ne vaadler etmiştik. Bir sürpriz onu da İlyas'ların yanına götürmüşler, çok iyi olmuştur. Benim ismim okunduğunda ben ilkin anlayamadım, sonra askerin bize saldırması mahkeme çıkışı ringlere götürülürken Cengiz abi bir yandan kafasını ovuyor, sonra da mahalle ile ilgili arkadaşların selamlarını iletiyor, ufak çocukların fotoğraflarını çekip bana yolla diyordu. Onun dediklerini aynen ilettim arkadaşlara, onlar da göndereceklerdi. İşte bu abi.

Başka da abi vallahi benim de yatmadığım cezaevi kalmadı. Tekirdağ, Bayrampaşa, şimdi de Metris'teyim, adli tutukluların arasındayım. Fazla kalmayız, bir bakmışsın mektup sana gelmeden pat dışarıdayım. Burada zamanımı şu an, kitap okuyarak değerlendiriyorum. Nazım Hikmet (okuyorum) gazetelerden de Sabah, Hürriyet geliyor. Daha bize Avukat, ziyaretçi vs. gelen olmadı. Bakalım gelecekler mi?

Adlileri de hiç sorma onların yaşantılarını, burada gün sayıyorlar. Her dinden, memleketten insan manzaraları, her memleketten var. Hepsi de kapıdan, mazgaldan gelecek seslere bağlanmışlar.

Sizin o tarafları da özlemedim değil, şimdi deseler gider misin, koşa koşa giderim gelirim.

Sen arkadaşlara benden taraf selam söylersin, iyi olduğumuzu. Ha unutmadan şu bizim Hüseyin de gönderebilirse, bizim defterleri fotoğrafları yollasın...

Abi, ben de kaçmadan son olarak ne diyeyim, herkese sevgiler selamlar, yürek dolusu selamlar. Unutmadan komüncü kimse, benden taraf herkese çikolata dağıtsın. Herkesten mektuplar bekliyorum. Bizler burada olması gerektiği gibiyiz, özgür tutsaklığı temsil ediyoruz.

Kendinize çok iyi bakın!

Sıkıca kucaklayıp öpüyorum.

Sevgilerimle.

Engin ÇEBER

Metris T Tipi Kapalı Ceza infaz Kurumu / 2 Nolu B-8

 

(Bu mektup Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm için Yürüyüş dergisinin 24 Ocak 2009 tarihli 173. sayısında yayınlanmıştır.)

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...

 

Yoldaşları, yakınları Engin Çeber’i Anlatıyor:

 

 

Geri