Elif Sultan KALSEN'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

 

Cephe’nin Alev Saçlı Kızı: Elif Sultan Kalsen

 

Günlerdir elim kalem ve kâğıda gidiyor... Nereden başlasam, nasıl anlatsam, yazsam yokluğuna inanacağım... Hani halkımızın bir deyimi vardır “öldüğünü görmeden İnanmam” diye. Benim ki de öyle bir şey. Seni son kez omuzlarda taşımayı çok isterdim alev saçlım. Hatırlıyorum da, hapishanedeyken Haziran Şehitlerinin anmasını yapıyoruz. Bu anmada senin görevin de Sibel Yalçın'ı canlandırmaktı. Herkes canlandırma yapacağı şehidin kıyafetlerini kendi hazırlıyordu, sen de öyle yaptın. Kendine kartondan bir kleş yaptın, bir de yandan asabilmek için ip taktın.

Beren vardı yıldızlı, sonra yeleğin. Düşmanı vurmak için hazırdın... Çatıştın son nefesine kadar, sonra boylu boyunca yere düştü o yaşamayı en çok hak eden bedenin... Üzerine ''dünyanın en güzel renkleriyle bezenmiş'' orak-çekiçli bayrağı örttük. Seni omuzlarımızda taşırken inan hiç ama hiç sadece bir canlandırma olarak düşünmedim. Bugün üzerinde kleşin, alev saçların ve yıldızlı bayrağımızla boylu boyunca yatarken gördüm seni. O günü düşündüm. Bir o gün, bir bugün gidip geldim canım yoldaşım. Yoldaşım... Yoldaşlık nedir? Sensin! Yoldaş sevgisi nedir? Sensin. Yoldaşın için canını ortaya koymak nedir? Sensin. Yoldaşım, alev saçlı güzel yoldaşım. Sen rahat uyu. Gözün asla arkada değil biliyorum. Bak yüreklerimiz nasıl alev alev. Bu ateşi kim söndürebilir? Hele bir denesinler, yakarız! Karanlığı da böyle aydınlatacağız sana söz olsun. Newrozlar geliyor aklıma Fidan abla da her Newroz'da yoldaşlarının başucuna şeker koyarmış. Bakırköy’de de sen devam ettiriyordun bu geleneği. Yeni Fidanlar böyle can buluyor işte. Renkli giyinmeyi çok severdin. Bu da Kürt olmandandır. Kırmızı, pembe, yeşil, sarı... renk renk giyiyordun. Kürdistan gibi... Dersim dağları, ovaları gibi... Senin bizim sporumuza komutanlık yaptığını hatırlıyorum. Muharrem abi yeni şehit düşmüştü. O gün Ankara'daki emniyete lav atıldığını duyduğumuzda nasıl sevinmiştik. Yerimizde duramamıştık. Zılgıtlar, halaylarla selamladık yoldaşlarımızı. Sonra uzun uzun düşündük eylemi. “Ne kadar cüretli bir eylem” dedik, dedin cüretli yoldaşım... Şarkı bile yazmıştık. İşte o günlerde sporumuza komutanlık yapmıştın. O daracık havalandırmada ''son hızlı koşumuzu'' yapıyorduk. Böyle adlandırmıştık. Sen en öndeydin seni kimse geçememişti. Sen son hızlı koşunu koştun yoldaşım. O son hızlı koşunla yeni bir sayfa açtın. Halkımıza umut, yüreklere sevinç oldun.

 

 

(Bu yazı Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm için Yürüyüş Dergisinin 3 Mayıs 2015 tarihli, 467. sayısında yayınlanmıştır.)

 

 

 

Geri