Bülent KARATAŞ'ı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Babası ve Eşi
Anlatıyor:
“Diyorlar ki devrimcilerden uzak dur!”
(Aşağıdaki röportaj, Bağımsızlık Demokrasi
Sosyalizm için Yürüyüş dergisinin 28 Ekim 2007 tarihli 128.sayısında
yayınlanmıştır.)
27 Ekim 2007 Günü Hozat”ta
İnfaz Edilen Bülent KARATAŞ”ın Babası Bıra KARATAŞ ve Eşi Güler KARATAŞ ile
görüştük. Bülent”in nasıl biri olduğunu, nasıl katledildiğini, daha önemlisi
neden katledildiğini, cenaze törenini anlattılar. Anlattıklarında Dersim gerçeği,
ülkemiz gerçeği var.
Bülent”in yaşamından kısaca
bahseder misiniz?
Bıra Karataş: Fakir bir adamdı.
hiç kimseye zararı yoktu. 4-5 ay içerde kalmıştı 1999”da. Buralarda içeri
girmeyen adam var mı? İçeri girip çıkmışsa ne olmuş? Herkes girip çıkabilir.
Bu, suçlu olmak demek değildir. Fakir bir adam olduğu için, keyfi olarak
öldürdüler. Helikopterle gezdirmişler, sözde kurtarmak için. Üstü çıplaktı
zaten. Soymuşlar ki kurşun izi belli olmasın. Elinde silahı yoktu, savunmasız
bir insandı ve vurdular. Şimdi diyorlar ki teröristti. 1982” de Hozat”a geldik
Taçkirek”ten. 25 senedir buradayız yani. Ben kahve çalıştırırken o da, hem
okuluna gider, hem bana yardım ederdi. Emekçi bir çocuktu. Herkese iyiliği
dokunurdu.
Güler Karataş: Dürüsttü,
kişilikliydi, onurluydu. Kimseye zararı yoktu. Herkes tarafından sevilirdi.
Ailesine, evine, arkadaşlarına bağlıydı.
Böyle bir bölgede
duyarlı-demokrat bir kişi olarak yaşamanın zorlukları neler?
Bıra Karataş: Burada sıradan
bir insan olarak bile yaşamak çok zor. Çünkü bu memleketi öyle bir hale
getirdiler ki, bizim insanlarımız içinden bile zarar verenler var.
İşbirlikçiler var. Bülent”in öldürülmesinden sonra Tugay Komutanı esnafı
çağırmış toplantı yapmışlar. Giden esnaflar olmuş mesela. Bütün bir Hozat”a
gidip sorun, bir tanesi bile çıkıp demez Bülent kötü biriydi diye. Biz fakirdik,
köylüydük, elden gelene kadar oğlumuza iyi baktık. Herkes gibi olsan da, bir
şey yapmasan da ölüm gelip seni bulabiliyor. İşte bak, kış ihtiyacı için
gidiyorsun, savunmasız şekilde öldürülüyorsun. Soruyorum, bu nasıl hükümettir?
Şimdi de Cumhurbaşkanlığı için seçim yapıp özgürlük getiriyorlarmış. Benim oyum
hiçbirine de yoktur.
Güler Karataş: Burada hayvanlar
bizden daha iyi muamele görüyor. Sürekli eziliyor, sömürülüyoruz. Mesela elinde
bomba patlayan çocuklar oldu, mayına basarak ölen inekler oldu. Gelişigüzel
koyup insanlara da söylemiyorlar. Sıradan insanlar bile hedef haline gelmiş.
İlerici insanlar içinse yaşam daha zor. Hatta yaşama hakkı bile yok...
Bülent ne gibi baskılarla yüz
yüzeydi?
Bıra Karataş: Çok zamandır bunu
(Bülent”i) takip ediyordu polis. Son zamanda da, Tuncay isminde bir uzman çavuş
vardı. Yani belki gerçek ismi değildir, ben bilemem tabii. İşbirliği teklif
ediyorlardı, tehdit ediyorlardı. Tehditler yüzünden telefon numarasını
değiştirmek zorunda kaldı. Kaç ay ev telefonunu açtırmadı. Hep takip
ediyorlardı. Bir-iki defa ağız münakaşası, davası oldu. Bir gün Bülent”i göz
önünde görmediklerinde sağa sola nerededir, diye soruyorlardı. Ben iki kere suç
duyurusunda bulundum.
Güler Karataş: Biz 2001”de
evlendik, daha öncesini pek bilmiyorum ama 2002”de kaynanamın evini
aramışlardı. Hem de camdan eve giriyorlar kimse yok diye. Bizim evi de Bülent”ten
bal alacağız bahanesiyle sürekli polisler gelip soruyorlarmış. Adım adım takip
ediliyordu zaten. Köye gittiğinde bile hemen Hozat”ta Nerede,
yine mi Taçkirek”e gitti? diye soruyorlardı. Panzer hep evimizin önünde
bekliyordu. Aralık”ta 3-4 tane sivil giyimli tim geldi Taçkirek”e. Evin
karşısına geçip köylülerden ayran isteyip evimizi gözetlediler. Bülent onların
kim olduğunu anlamıştı. Aralık”ta gözaltına alındığında Bülent”e demişler ki O
gün köye gelen bizdik. Bizi tanıdın mı? Gözaltından
bırakıldıktan sonra Tunceli”den Tuncay isimli biri sürekli arıyordu. Bülent kurtulmak
için İstanbul”dayım diyordu... Bir keresinde sivil polisler kapı önüne kadar
gelip bizi dinlemişlerdi Ocak ayında. Bu olaydan sonra Emniyet Müdürlüğü”ne
şikayete gittim. Kimi kime şikayet ediyorsun? Burada devlet biziz.
diyerek kovdu beni. Karşı evde bir uzman çavuş oturuyordu, sürekli evi izliyordu.
Ben bir gün dayanamayıp Niye bakıp duruyorsun? Seni savcılığa vereceğim.
dedim. Benim iki çocuğum var, hemen bırakıp çıkamadım diye onlar benden önce
gidip şikayet etmişler. Kapıya polis gelip Bülent”in 1999”da kayıtsız bir
gözaltısını hatırlatarak Biz Bülent” i iyi tanırız. Sen bizim kim olduğumuzu
biliyor musun? dediler. Bizden şikayetçi olup dava açtılar. Uzman çavuş
Mustafa Dinç ile olan davamız hala sürüyor.
Olaydan iki gün önce, olay
yerine gitmişlerdi. O gün panzer evin yanından hiç ayrılmadı gece boyunca.
Olaydan bir gün önce de beni sivil polisler gittiğim her yerde takip ettiler.
Olay günü akşam saat 6-7 gibi annemgilden eve geldim. Evin önünde kalabalık
vardı. Akrabalar ilkin Bülent”in öldüğünü söylemediler. Sadece Elazığ”da
hastanede olduğunu söyleyip beni Pertek”ten geri gönderdiler iyidir diye. İki
saat sonra cenazesi geldi
Olayda yaralanan ve tutuklanan
A. Rıza ÇİÇEK, olayın nasıl gerçekleştiğini anlattı. Siz, hukuki olarak bir
girişimde bulundunuz mu?
Bıra Karataş: Rıza konuşmadan
önce de olayın yargısız infaz olduğu belliydi. Olaydan yarım saat sonra iki
terörist vuruldu, karşılıklı çatışma oldu gibi şeyler
söylendi. Bunun böyle olmadığını herkes biliyordu, Rıza da anlattı zaten. Eğer
tutuklanmış ya da davası sürüyor diye insan terörist oluyorsa, onu vurmak
gerekiyorsa ben de Bülent”le yargılanıyordum. Burada yargılanmayan,
tutuklanmayan adam mı var? O zaman gelip hepimize teker teker sıksınlar. Yakın
mesafeden sıkmış oğluma, keyfi öldürmüş, yargısız infaz yapmış yani. Kaçmış
diyorlar bunlar için. Eğer kaçsaydı arkadan vurulurdu; ama bunlar önden
vurulmuş, Başhekim de söyledi zaten... Davayı takip için avukatlara vekalet
verdik sadece. Şimdilik asker- polis bize yanaşmadı. Belki kafaya takmışlardır,
ben bilemem ki. Şimdilik biz onlardan uzak, onlar bizden uzak. Oğlumun kırkı
geçtikten sonra bir dilekçe yazacağım. Aileme bir
zarar gelirse sorumlusu hükümettir. diyeceğim.
Güler Karataş: Biz suç
duyurusunda bulunmadık daha. Davayla ilgilenen avukat akrabamız var, Tunceli”deki
avukatta vekaletimiz var. İstanbul”dan Halkın Hukuk Bürosu da takipçisi
olacağını söyledi. Bülent”i yargısız infaz yaptılar. Orada kimlik kontrolü
yapmışlar iki kez. Bülent Karataş olduğunu bilerek vurdular. Rıza”nın
tutuklanmasını ise hala aklım almıyor. Önce öldürmeye kalkıyorlar, sonra ölmedi
diye tutukluyorlar. Hak, hukuk, adalet bu mudur?
Sizce Bülent”in infaz
edilmesinin nedeni neydi?
Bıra Karataş: Sen devrimcilere
yardım ediyorsun diyerek öldürdüler. Sırf devrimcileri sevdiği için yani.
Aslında herkese demek istiyorlar ki sizin sonunuz da Bülent gibi olur.
Seni-beni ayırmadan diyorlar ki devrimcilerden uzak dur.
Güler Karataş: Aslında bu olay,
tüm halka, devrimcilere, demokratlara bir gözdağıdır. İnsanları düşüncelerinden
caydırmak istiyorlar. Biz gerçek adalete inanıyoruz. Elbet bir gün katillerinin
bulunup cezalandırılacağına inanıyoruz.
Hozat”ta 1980”den sonra
kaldırılan en kitlesel cenaze Bülent”inki oldu. Bu katılımı ve sahiplenmeyi
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bıra Karataş: Şimdiye kadar
Hozat”ta çok kişi öldürüldü. Ben bu kadar kalabalık cenaze görmedim. Cenaze
beni rahat ettirdi biraz; çünkü halk girdi. Esnaflar daha çok katılsaydı iyiydi
tabii. Bazı esnaflar, cenazeye geleceklerine tugay komutanının toplantısına
gittiler. Yine de sahiplenme çok iyiydi. Kalabalığı gördüm, benim o zaman acım
hafifledi. Halka, cenazeye katılan, yanımızda olan herkese teşekkür ediyorum
bizi yalnız bırakmadıkları için.
Güler Karataş: Bülent böyle bir
ölümü hiç hak etmedi. Bazen kalabalık bir cenaze töreni istediğini söylerdi. Ne
diyeyim kalbi çok temizmiş. Gerçekten de istediği gibi oldu. Esnaflar kepenk
kapatsa daha iyi olurdu tabi. Yine de bizim tahminimizden çok kalabalık oldu.
Bülent bunu hak eden biriydi. Gerçekten sahiplenildiğimizi hissettik. Dışarıdan
da kurumlar gelip basın açıklaması yaptılar, çok iyi oldu. Cenazeye katılan
herkese, kurumlara ve özellikle de Hozat gençliğine çok teşekkür ediyorum.