Birol KARASU'yu Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Bir yoldaşı anlatıyor:
Birol, ülkede yaşanan bunca
haksızlığa, yoksulluğa, yozlaşmaya karşı kayıtsız kalmadı. Susmadı, sinmedi.
Başta kendi çocuğunun geleceği için ve bütün çocukların bir halkın geleceği
için ve bütün çocukların bir halkın geleceği için mücadelesini büyütmeye karar
verdi. Fedakardı; kendisinden önce sevdiklerini, değer
verdiklerini düşünürdü. Tecritin kalkması için herşeyi yapmaya hazırı olduğunu söylerdi. Mütevaziydi. Çevresinden öğrenmeye ve öğretmeye çalışırdı. Sevecen
ve her zaman güleryüzlüydü. Güleryüzüyle
her şeyin, her zorluğun üstesinden geleceğine dair bir güven verirdi.
Geleceğin bedelsiz kazanılamayacağının
bilincindeydi. Ve altı ay kadar önce (haziran-temmuz aylarında) kızkardeşine şehit düşmesi halinde, hayata geçirmesi için
sözlü bir vasiyet bırakıyor; şehit düştüğünde İkitelli de dolaştırılmak
istiyor. "Üç karanfil" türküsünün söylenmesi ve cebeci mezarlığına gömülmeyi
istiyor. Ve "bir oğul büyütmelisin" türküsünü çok sevdiğini sık sık belirtiyor. Ve yozluğa, ahlaksızlığa karşı mücadele
yürütürken onuruyla şehit düştü.
***
Erkan Sönmez (İkitelli Temel Haklar ve
Özgürlükler Derneği Başkanı) Anlatıyor:
Yürüyüş:
Bize Birol Karasu'yu anlatır mısınız?
Erkan SÖNMEZ: Birol Abi'yi 2003'ten beri tanıyorum. Yani
derneğin kuruluş aşamasından beri. Dernek çalışmalarına başladığımızda
çok sıkıntılar çektik. O sıkıntılı günlerde çok güzel paylaşımlarımız oldu.
Birol Abi
ilk tanıdığım günden şehit düştüğü ana kadar yüzündeki o gülümsemeyi hiçbir zaman
eksik etmedi. Herkese sevgiyle bakardı. Gerçekten de göründüğü gibiydi. Biz
birisine kızıp da sert tartışabiliyorduk, ama ben onu hiç böyle görmedim. Bir
yoldaşına bağırdığını, kötü laf ettiğini duymadım. Tam bir yoldaştı yani. Bir
devrimcinin yaklaşım tarzıyla yaklaşıyordu insanlara. Devrimcilik ona çok
yakışıyordu. Birol Abi bir
ortama girdi mi, o anda orda bulunanların yüzünde gülümseme olurdu, insanlar
onun gülümsemesine karşılık verirdi her koşulda. Morali bozuk olan bile o anda
ona gülümserdi.
Sanki gülümsemek, insanlarla ilgilenmek, sevgisini
saygısını hissettirmek onun bir görevi gibiydi. Onu yansıtan durumlardı bunlar.
Dernekte herhangi bir sorun oldu mu, bir yere
gidilmesi gerekti mi, hiçbir zaman 'benim işim var' demezdi. En öncelikli işi
devrimciliğiydi. O gün gece çalışıp gündüzünü boş bırakmaya ve o gündüzünü
derneğe ve mücadeleye ayırmaya çalışırdı. Bunu kendisine sorumluluk edinmişti.
Dernekle ilgili bir sorun olduğunda onun için saat yoktu. Evli ve çocuk sahibi
olmasına rağmen çıkıp gelirdi hemen.
Derneği ilk bu sokağa taşıdığımızda 'başkan burada
çok güzel şeyler yapacağız, güzel şeyler yaratacağız' diyordu. Gerçekten de burda çok güzel çalışmalarımız oldu. Yozlaşmaya karşı mücadele
etmek, halka bir şeyler verebilmek için güzel şeyler yaptık. Yapacaklarımızdan
hep umutlu konuşurdu.
Yaptığı işleri yapması gerektiğine inanarak yapardı.
Cenazesinde, 10 yaşındaki bir çocuğun babasına ağlar gibi ağlaması, 70
yaşındaki bir ananın cemevinden ayrılmayarak
başucunda kalmak istemesi Birol Abi'nin
ilişkilerini çok iyi anlatıyor bence. Yani yaşamıyla güzel şeyler yaratmak
istedi. Güzel şeyler öğretmeye çalıştı... Birol Abi böyle birisi işte.
Yürüyüş:
İkitelli Temel Haklar, daha önce de çetelerin saldırısına uğramıştı. Bu
saldırıları nasıl yorumluyorsunuz?
Erkan SÖNMEZ: Yaklaşık 6 ay önce derneğimize bir
silahlı saldırı oldu. O saldırıda ben ayağımdan yaralandım. O zamanlar yozlaşma
kampanyamız başlamıştı. Önümüze engellerin çıkacağını, birilerinin hoşuna
gitmeyeceğini, birilerinin rantını engelleyeceğini
biliyorduk. Saldırıdan sonra kampanyaya daha da güçlü bir şekilde sarılmaya
devam ettik. Şuna da değinmek istiyorum. Çetelerin birilerinden güç aldığı
açıktı. Kampanya başladıktan sonra çeteler karşılarında örgütlü bir güç
gördüler. Sonra birbirine düşman olan çeteler birleştiler, bize karşı
yöneldiler.
Derneğe yapılan saldırıdan sonra halkın derneği
sahiplenmesi gerçekten olumlu bir tablo çizmişti. Burda
saldırı olduğunu günün akşamı 350-400 kişilik bir yürüyüş yapıldı. Orda o
ailelerin "Çeteler halka hesap verecek" sloganı atması çetelere karşı
mücadelenin süreceğinin göstergesiydi.
Biz kampanyaya başlarken bedel ödenecekse ilk bedelin biz
olacağını da söylüyorduk. Şimdi Birolla gerçekten büyük bir bedel
ödedik. Ama biz bilerek bu mücadeleye girdik ve sonunu getireceğiz. Derneğe
yapılan saldırılar, Birolun katledilmesi, kampanyanın etkili olduğunun
işaretidir. Daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Yozlaşmaya karşı
mücadelemizi verirken Birol Abi'nin
öfkesini öfkemize ekleyeceğiz.
***
Yüksel Doğan (İkitelli Temel Haklar
Üyesi) anlatıyor:
Bu
düzenin içerisinde bozulmayan, her şeyiyle temiz kalabilmiş bir insandı.
Yürüyüş:
Nasıl biriydi Birol?
Yüksel Doğan: Birol Abi deyince akla iki şey gelir. Birincisi fedakarlığı, ikincisi
mütevaziliği. Birol Abi'yi kime sorsan bunları anlatır.
Gittiği her yerde derleyip toparlayan olmuştur.
Sever; kendi yoldaşlarını sever, bu halkı sever. Acımasızdır. Halka zarar
veren, halkın değerlerini kirletenlere de bir o kadar acımasızdır. Bu düzenin
içerisinde bozulmayan, her şeyiyle temiz kalabilmiş bir insandı. Aile bağları
da böyleydi. Yani kapitalizmin yozluğunun karşısında her zaman duran, ailesinin
akrabalarının da bu konuda duyarlı olmalarını sağlayan birisiydi. Emekçiydi.
Bir iş yapılacaksa üzerinde çok hesap yapmazdı. Bu halk için her şeyi yapmak
gerek derdi. Evli ve çocuğu olmasına rağmen devrimciliği kafasında oturtmuştu.
Herkese kendini öyle kabul ettirmiş ve sevdirmişti.
Yürüyüş: Bu
saldırıları nasıl yorumluyorsunuz ?
Yüksel Doğan: Bir pislik var. Bir rant
dönüyor. Devletin hemen hemen bütün
kurumları bu pisliğin içerisinde. Önünü devlet açıyor. Sen bir noktada
bunların işini alt üst ediyorsun, teşhir ediyorsun. Halkın deyimiyle işlerine
çomak sokuyorsun.
Biz mesela burada çalışmalara başladığımızda
çürümüşlük üst boyuttaydı. Birçok kişi esrar içerdi. Ve birçok kişinin de bu
işten karı vardı. Biz istiyoruz ki insanlar düşünebilsin, kültürel değerlerini
yaşayabilsin, halk yozlaşmasın diye mücadele veriyoruz. Ama onlar diyor ki
hayır kimse düşünmeyecek üretmeyecek. Bu noktada kendi pis düzenini sürdürmek
istiyor. Bu noktada tabii ki saldıracaktır. Yani bunlar bir şekilde devletin
uzantılarıdır. Zaten Birol Abi'yi
de vuran bir işbirlikçi.
Biz bu saldırılardan daha güçlü çıktık, pes etmedik.
Mücadeleyi daha güçlü hale getirdik. Birol abi de şehit düştüğünde ona layık bir şekilde sürdüreceğiz mücadelemizi,
layık olacağız ona. Koşullar ne olursa olsun daha büyüteceğiz mücadeleyi.
***
Şenol Karasu (Birolun Ağabeyi)
Anlatıyor:
Bataklıkları
kurutmaya çalıştı. Bu uğurda öldü.
Yürüyüş:
Bize Birol Karasu'yu anlatır mısınız?
Şenol KARASU: Derby'deki
direnişten başlıyor onun mücadelesi. O zaman yaşı da çok gençti ama... Bir
dönem mücadele grubunun içindeydi. Sonra Celalettin Ali Güler'le
tanıştıktan sonra harekete sempati duymaya başladı. O zaman o direnişi
yükselten biriydi. Yani söylenecek şey şu. Bu adam yoksulluğun verdiği hırsla
bu mücadeleye başlamış ve ona geri adım attıramazsınız. Yani 40 kişi bir şeye
ak demişse o kara demişse o karadır, öyle birisi yani abim.
Dolayısıyla da sorumluluk duygularının hepsi o kişilikle beraber gelişiyor.
Sürekli hayatı işçilikle geçti. O daha önce Kazlıçeşme'de
çalıştı. Zeytinburnu'nda daha sonra deri atölyelerinde çalıştı. Gittiği her
yerde de o örgütçü yanını koydu. Sendikaya ilişkin örgütlenme çalışmaları
nedeniyle sık sık işsiz kaldı. Bir kere toplum içinde
saygı gören, inandığı şeyde ısrarcı bir kişilikti. Mücadele azmi olan bir
yapısı vardı. Yani karar vermişse güçlükler onun için çok önemli değildi. Her
yeni ve zor şeye kendince çözümler bulurdu. Bunun sonucunda zamanla kendini aştı
geliştirdi. O yaptığı ve inandığı şeye emek verdiği için de sonuçlarını gördü.
Gördüğü şeyler de ona yeni dostlar yeni insanlar yeni bir çevre getirdi, olan
bu.
Hayatla barışık, güleryüzlü,
pozitif enerji saçan ve bunu siyasal ahlakla destekleyen bir adamdı. Siyasal
ahlakı konusunun önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü o konuda geri adım attırılmayacak
bir tipti. Kararlı ve kararı konusunda inat bir adamdı.
Yürüyüş:
Yozlaşma konusundaki tepkisi nasıldı Birol'un?
Gündemdeki uyuşturucu, fuhuş gibi olaylara ne tür tepkiler geliştirirdi?
Şenol KARASU: Yozlaşmanın da zaman zaman sohbetini ettik. Bu kampanyaya ilişkin de sohbet
etmiştik. Bu kirlenmenin karşısında özellikle gençlerin yozlaştırılmasının
karşısında olmak gerektiğini her ortamda yüksek sesle belirten bir insandı. Bu
konuşmaları nedeniyle aile içinde de Birol Abi doğru söylüyor deyip arkasından giden kuzenleri var.
Uyuşturucuya karşı mücadele ederken bu durumda olan insanlarla öncelikle
konuşmaya, dertlerini dinlemeye çalışırdı. Yaptığının sonucunu anlatmaya çalışırdı.
O konuda sabrı, tahammülü sonsuzdu ve bu tahammül duygusu bu konuda sonuç
almasını sağlıyordu. Yani tahammüllü ve sevgi dolu olduğu için uyuşturucudan
birçok insanı vazgeçirebiliyordu.
Yürüyüş:
Ölümünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şenol KARASU: Bizim için zor tarafı şu, 40 yaşına
kadar birlikte büyüdüğüm birini yitirmek, varlığıyla yokluğu arasında bir çizgi
var sonuçta. O çizgide de onun doğruları var, dolayısıyla biz de ona saygı
gösterilecek bir biçimde davrandık. Ölüm kabullenilecek bir şey değil.
Ama bu insan mücadelenin içinde biri ve bu bizim
üçüncü büyük kaybımız ailede. Ondan önce de Celalettin Abi
vardı. Böyle bir şey yaşayabileceğimiz duygusu vardı bende. Yani ölüm de yaşam
kadar gerçek sonuçta. Bir de mücadele için ölmek var. Ben abimde
bunu hissediyordum. O Cebeci'ye gömülmek istedi ama yapamadık.
Hep şunu söylerdi, benim de çocuğum var, 11 yaşında
kızım var, onun da bu pisliğe bulaşmasını istemediğim için buradayım. Mücadele
etme nedenlerinde çocuğuna duyduğu sevgi de var yani. O kızını pisliklerden
kurtarabilmek için bataklıkları kurutmaya çalıştı. Bu uğurda öldü. Ama şunu
söyleyeyim böyle olsa bile ölüm bir aile için en zor durumdur. Ve kolay kolay kabullenilmiyor.
***
Mehmet Kaya (İkitelli Temel Haklar
Üyesi) Anlatıyor:
Birol'u yaklaşık üç yıldır
tanıyorum ve çok sevdiğim bir arkadaşımızdı. Yani her işini dört dörtlük yapan
bir insandı. İlkelerine bağlı bir insandı. Yani o şekilde tanıyorum ben Birol'u. Çok da seviyorduk. Espirili,
sevecen bir insandı. Herkese mütevazi güleryüzlü yaklaşırdı. Örgütleyici bir insandı. Haftanın
altı günü çalışırdı. Ama çalıştığı sürenin dışında hep dernekte bulunurdu. Hep
toparlayıcıydı hiçbir işi bırakmazdı yani.
Bize saldırılarına gelince, uyuşturucu tacirleri
tarafından "ekmeklerine mani olunduğu" için saldırdılar Temel Haklar'a. Geldiler iki arkadaşımızı yaraladılar. Biz bunu
tepkiyle karşıladık, halk da tepkiyle karşıladı zaten. Yozluğa karşı
mücadelemizi engellemek için saldırdılar. Bunlar belki korkar dediler. Ama biz
korkmadık yılmadık mücadelemizi sürdürdük. Yılan onlar oldu biz değil.
Yani bunlar bizim çalışmalarımızı durduramaz. Bir
arkadaşımızı şehit verdik. Yozlaşmaya karşı bizim çalışmalarımız devam edecek
yani durmayacak. Bu arkadaşımızın hesabı da sorulacak yani çetelerden.
(Birol Karasu'ya ilişkin röportaj ve
anlatımlar, Yürüyüş dergisinin 19 Kasım 2006 tarihli 79. sayısından
alınmıştır.)
***
Genç bir kardeşi anlatıyor:
Birol abimle
tanıştığım zaman gülen bir insandı hemen kanım kaynadı ve çok çabuk ısınmaya
başladım. Ne kadar canım sıkılsa hemen onu arardım, çünkü her konuda yardımcı
oluyordu. Aynı zamanda da öğüt verirdi, ama hep mutluluk doluydu. Daha
tanımıyordum ama nedense kendime çok yakın hissediyordum, tanıdıkça da onu daha
da çok sevmeye başladım. Bazen, derneğe gelmiyordu hemen sorardım dernekteki arkadaşlara
Birol abim nerde diye. Öyle
alışmıştık ki.
Mahallemizdeki arkadaşların birçoğu onun yanına
gelip onunla konuşmak istiyordu. Dernekteki arkadaşlarımız da çok iyi,
anlayışlı arkadaşlardır ama nedense Birol abimin başka bir kişiliği vardı. İnsanın kalbine hemen taht
kuruyordu. Birol abimizin
vurulması üzerine hepimiz şok olduk, birçoğumuz inanmadık ama gerçekti, o
ölmüştü. Ama biz bir şey biliyorduk o bizim için geleceğimiz için onurlu bir
şekilde öldü. O halkı için, halkın çocukları için şehit oldu, bu onurlu ölüm
herkese nasip olmaz. Gözümüzdeki her yaş damlası kurşun, her sloganımız sel
olup onları bulacak ve boğacak.
Gönül sever ama söyleyemez.
Dudaklarıma kilit vursalar
Gözlerimle söylerim
Gözlerimi köreltseler
Ellerimle söylerim
Ellerimi kesseler
Yüreğimi siper eder
Yine de söylerim, yaşasın halkın adaleti.