Ali
ATEŞ'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Ali Ateş'e ilişkin yoldaşlarının
anlatımından
derlemedir:
ALİ... KALENDER ADAM...
Onu tanıyan ve dinleyenlerin anlatımıyla, deli dolu
yanlarıyla gözünü budaktan sakınmamasıyla öne çıkar. Arkadaş ilişkileri,
çevresi Ali'yi böyle tanır.
Adana'dan belki de ilk kez üniversiteyi kazandıktan
sonra kalıcı olarak ayrılır. Ankara'da üniversite öğrenimini sürdürmek için
oraya yerleşir. Özellikleri, burada da devam eder. Yine kavgalar, yine
faşistlere saldırılar derken devrimci mücadelenin örgütlü ilişkilerinde adımını
atmaya başlar.
Artık Dev-Genç militanlarından biridir. Yine
öndedir, yine gözünü budaktan sakınmaz.
Bu yıllar Ali'nin Adana'lı
özelliklerini örgütlü ilişkilerin içinde erittiği, güçlendirip bilince
dönüştürdüğü dönemdir. O'nun deyimiyle her şeye delikanlılık yapmadığı, önce
düşündüğü yıllardır.
Emekçi ve zeki yanlarıyla çok kısa zamanda
çevresinde olumlu etkiler yaratır. Yine kendine güveni tamdır.
Aynı yıllarda Hüsamettin Ciner'le
beraber çalışmalar yürütür. Ankara'nın üniversite ve anfilerinde,
cadde ve sokaklarında onun da ayak izleri yeralır.
Örgütlenmesini üniversiteyle sınırlı tutmaz Ali.
Fırsat bulduğunda yoksul Ankara mahallelerine giderek ilişkiler geliştirir,
örgütlenme yapar.
Ankara'da yapılan bir çok
dar ve kitlesel eylemde yer alır, örgütler. Faşistlerle yapılan bir çok çatışmada tereddütsüz öne atılır.
94 yılı gençliğin giderek kitleselleştiği,
örgütlenmesini büyüttüğü yıllardır.
Ankara'da gençliğin özellikle de Dev-Genç'in
büyümesini engellemek için sayısız saldırı ve gözaltılardan
Ali'de nasibini alır. Ancak bunların hiçbiri Ali'yi yolundan döndürmez.
Parti'nin ilanı ile birlikte düşmanın saldırıları da
boyutlanır. Birçok tutuklama, gözaltı yaşanır.
95 yılında Ali İstanbul'a gönderilir. Kendisinin de
sabırsızlıkla beklediği silahlı ekipler içinde istihdam edilir. Artık silahlı
ekipler savaşçısı, adalet uygulayıcısıdır. Eylem planından, istihbarat
çıkarılmasına kadar aldığı görevleri yerine getirir. Halkın adaletini uygular.
Ali örgütlü ilişkiler süreciyle birlikte aldığı her
görevi yerine getirmesiyle öne çıkar. İkna olmadığı ya da eksik kalan birşey varsa dile getirir, ancak hiçbir kararı tartışmadan,
uygulamak için kafa yorar. Önemli sorumluluklar üstlenir.
96 yılında tutsak düşer, işkenceler altında
geçirdiği şube sürecinin ardından Bayrampaşa Hapishanesi'ne getirilir. Aynı
operasyon içinde tutuklananlardan biri de diri diri
yakılan altı kadından biri olan Şefinur Tezgel'dir.
Hapishane kendini yeniden sınama, mücadeleye
hazırlama okuludur. Ali'de kendini bu okul içinde yeniden yeniden
sınar ve mücadelesini büyütür.
Hapishanede emekçiliği, mütavaziliği,
sıcak ilişkileri ile öne çıkar Ali. Sabırsızdır. Dinlemeyi ve anlatmayı sever.
Onun eski yaşamını, delikanlılığını bilenler
böylesine sakin ve hoşgörülü olabilmesine bazen şaşarlar.
Ali için öncelikler bellidir. Devrim ve örgütlülüğün
ihtiyaçları her zaman onun için belirleyicidir.
Onu tanıyan onunla beraber uzun süre beraber kalan
yoldaşlarının anlatımlarında Ali için şunlar söylenir;
"Komün nöbetlerindeki, koğuş temizliğindeki
koşturmasıyla, çalışkanlığıyla dikkatimi çekmişti ilk kez.
Zamanla daha yakından tanıdım. Kendisiyle birlikte
olduğumuz 3-5 yıl boyunca bir kez olsun sıkıntılı huzursuz görmedim. Hep
moralli, rahat ve sakindi. Hepimiz yazı yazardık ve çoğu zaman yazılarımızı
zamanında yetiştirmek için sıkıntıya, strese girerdik. En çok yazı yazanlardan
biriydi Ali. Ama bu konuda bile sıkıntı görmedim hiç. Günlük yaşamın dışında
kalmadan diğer görevlerini aksatmadan yazılarını yazar verirdi."
...
Bir başka yoldaşı ise şöyle anlatıyor onu;
"Güzel nitelikli filimler çıktığında topluca
izlerdik. Ali onları izlemeye bile nadiren gelirdi. Film izlenen koğuşun hemen
karşısında kütüphanemizin olduğu çalışma koğuşu vardı. Film izlenirken camdan
baktığınızda Ali'yi karşı koğuşta, önünde dergileri, kitapları yığmış kitap
okurken görürdünüz çoğunlukla. O tablo emeğe çağrı olurdu. "Kaybedecek bir
saniyemiz bile yok" demiş olurdu.
Ali ile aynı hapishanede kalanların hepsinden benzer
sözler duymak mümkündür.
Boşluk bırakmamaya her anını eğitime adamaya çalışır
Ali. Zamanla bir eğitmen, bir yönetici olarak görevler alır. İnsan
ilişkilerinde hiçbir zaman kırcı değildir. yaşamın her
anında ilişkilerini güçlendirmesini bilir.
Yemekten temizliğe, spordan yazı yazımına, kitap
okumadan voltalara kadar onun sıcak sohbet ve izleri
yer alır.
...
Bir başka yoldaşının anlatımı ile devam edelim:
"İnsanlara iş yaptırmayı bilirdi. Hiçbir işle
uğraşmayan, sorun yaşayan, kendisini sınırlandıran insanlara bile bir şekilde
görev verir, iş yaptırırdı. Sevgisiyle, sıcaklığıyla onları etkiler, harekete
geçirir, yardımlarıyla sonuç alırdı.
İlişkilerinde kırıcı değildi. Karşısındakinin
eksiklerini, yanlışlarını görmezden gelmez, eleştirir ama kırmazdı. Asıl
eğiticiliği insan ilişkilerindeki özeniydi. Kaynaştığı dert ortaklığı yaptığı,
emek verdiği insanlarla ilişkilerinde doğruyu anlatmakta zorlanmıyordu."
Evet emekçidir Ali. Bıkmadan
usanmadan hem kendini, hem çevresini eğitir.
Anma, kutlama ve toplu yemeklerde Ali yine
emekçidir. Ocak başındadır.
Hapishanede olup da kültür faaliyetlerinin dışında
kalanların sayısı pek azdır. İş yoğunluğu nedeniyle Ali oyunlarda yer almasa da
emekçiliğini yemek hazırlığında, çay servislerinde mutlaka gösterirdi. Ancak
bir keresinde tiyatronun bir sahnesinde, Pir Sultan'ı canlandırması için görev
alır. Ve bunun da üstesinden gelir. Doğal geçişler ve hareketlerle sahnede Pir
Sultan'la bütünleşir.
Kısaca "Halk Adamı"dır Ali. Hani halk
arasında "kalender adam" derler ya, biraz öyleydi. Kalenderdi Ali.
Halkın tüm özelliklerini, değerlerini mücadelesi içerisinde düşünceleri ve
idealleriyle bütünleştirmeyi başarmıştı.
F tipi süreci gündeme geldiğinde gönüllülerin
içinde, önündedir. Onun için ölüm orucu gönüllülüğü ve sonrasında
karşılaşılacak şehitlikte sıradan bir görev gibidir. Kendinden emindir.
Seçileceğine dair güveni tamdır.
1. Ölüm Orucu ekibinde görevini alırken onur
doludur. Mutluluğunu, coşkusunu herkese taşırken bile yalındır.
Ailesi haber alınca ziyaretine gelir. Ali'nin
başladığı ve inandığı işi bitireceğini bildiklerinden birçok ailenin duygusal
yaklaşımının aksine Ali'nin bu mutluluğuna ortak olurlar.
"Açık görüş olmuştu. Aileler ilk kez yola
çıkanlarla her anı paylaşacaklardı. Duygusallıklar yok değil. Kabul etmeyen,
kötü olan ailelerde vardı. Ali'nin babasını yıllar sonra ilk kez o açık görüşte
gördük kessizdi. Ali gibi sakindi. Orada Ali'ye verilen değeri, taşıdığı alın
bandının önemini anlamıştı ve gözleri parlıyordu. Konuşamıyordu ama onu
görenler Ali ile gurur duyduğunu, böyle bir oğul büyüttüğü için mutlu olduğunu
hissediyordu.
Öyle ki arkadaşlar ilk kez gördüğünden ziyaretçinin
kim olduğunu soruyordu. Ali cevap vermeden "Babasıyım" diye gururla
cevap verişine tanıklık etmiştik."
Böylesine bir babanın oğludur. Anadolu insanının
gelenek ve değerlerini taşır, korur, kollar. Dahası mücadelesinde büyütür Ali.
Baba-oğul yanyana son
görüşlerini yaparlar.
Babası memleketine dönerken Ali koğuşa döner.
19 Aralık günü düşmanın kurşunlarına bir 'ah' bile
demeden sessiz ve mütevazıca hazırlanır ölüme.
Baba ve oğul bir kaç gün sonra yine yanyana gelir. Bu sefer metanetli bir şekilde sarılır; önce
Ali'ye, sonra toprağına...