Ahmet ÖZDEMİR'i Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:

 

 

Ahmet Özdemir Cephe'nin ve '98 1 Mayıs'ının Şehididir

1977'den beri Susurluk devleti 1 Mayıs'ları kana buluyor. Terörle, baskıyla özgürlük mücadelesini boğmaya, katliamlarla sindirmeye çalışıyor halkımızı. Yüzlerce insanımızı dağlarda, sokaklarda, kuşatıldıkları üslerde katleden kontrgerilla devleti '98 1 Mayıs'ında da MGK sendikacılarından aldığı güçle katliamlarına bir yenisini ekledi. '98 1 Mayıs'ında halkın üzerine panzerlerle saldıran katiller yüzlerce insanımızı genç, yaşlı, çocuk demeden kafalarını kollarını kırdı, gözaltına aldı.

1 Mayıs'ta insanları katletmek amacıyla gerçekleştirilen saldırı sırasında onlarca insan kafalarından aldıkları darbeler sonucu beyin travması geçirerek hastanelere kaldırıldı. Yüzlerce insanımızda yarı baygı, koma halinde işkencehanelere taşındı.

1 Mayıs günü katliam gerçekleştirmek amacıyla yapılan saldırıda başından onlarca kere darbe alan ve ölesiye dövülen, aldığı darbeler sonucu beyin travması geçiren Ahmet Özdemir girdiği bunalım sonucu 5 Mayıs günü intihara sürüklendi.

Esenler de oturan ve 1 Mayıs günü Cephe saflarında alandaki yerini alan Ahmet Özdemir Esenler Halk Meclisi Girişimi Kültür Komisyonu'nda çalışan, ülkesine ve halkına bağlı bir insandı. Ahmet Özdemir askerlik yaptığı dönemde devrimciler lehine propaganda yaptığı için 2 yıl cezaevinde kalmış, 2 yılda kontrgerilla devleti tarafından Trakya'ya sürgün edilmişti. 1 Mayıs günü Ahmet Özdemir'de on binlerce insan gibi adalet, özgürlük, bağımsızlık, özgür vatan için 1 Mayıs alanına koşmuştu. Biliyordu ki 1 Mayıslar Ahmet'lerle halklaşacak, alanlar bedeller ödenerek kazanılacak devrimcileşecekti. Ve Ahmet bu bilinçle Cephe saflarında yürüdü düşmanın üzerine. Düşman haindi, düşman sadece kontrgerilla devleti değildi. Beynini, yüreğini, insanlığını, sınıfını ve halkını satan, devrimcilere ve halka karşı yapılan saldırıya sessiz kalan, sözde sendikacılarda düşmanın destekleyicileriydi. Polisin saldırısı başlamadan önce defalarca devrimci sendikacılar tarafından uyarıldıkları halde arama noktasında yeterli sayıda görevli bulundurmamışlar, saldırıyı vahşice katledilmesine seyirci kaldılar.

1 Mayıs öncesi yaptıkları ortak açıklamada "1 Mayıs'ı kutlamaya gelen herkes alana girmeden mitingi başlatmayacağız" demişler. Halka verdikleri sözde durmamışlar. Onbinlerce insan alana girmeden programı başlatarak katliama zemin hazırlamışlardır.

Onlar tercihlerini yıllar önce yapmışlardı. Kontrgerilla devletinin 1 Mayıs'ları kana bulamasına karşı hiçbir zaman kararlı bir duruş sergilememişler, aksine 1 Mayıs'ların halklaşmasını, devrimcileşmesini

engellemek için ellerinden geleni yapmışlardır, alanları devrimcilere, halka kapatmaya çalışmışlardır. Ancak hiçbir zaman bunu başaramamışlar alanlar şehitler, yaralılar, tutuklamalar pahasına özgürleşti.

77 1 Mayıs'ında 37 şehitle, '88'de Öztürk Acari ve Salih Kulİ'la, '89'da Mehmet'le, '93'te Uğur Yaşar Kılıç ve Şengül Yıldıran'la, '96'da Yalçın Levent, Dursun Odabaş, Hasan Albayrak, '98'de Ahmet Özdemir'le halklaştı, devrimcileşerek özgürleşti.

Ahmet Özdemir'i öldüresiye döverek alanda bırakan, aldığı darbeler sonucu beyin travması geçirerek bunalıma girmesine ve intihara sürüklenmesine sebep olan Susurluk devleti şehitlerini devrimci geleneklere göre toprağa vermek isteyen ailesine ve Ahmet'in şehit düştüğünü duyarak evlerine gelen

ziyaretçilere karşı baskı ve terör uygulayarak katliamını gizlemek için cenazenin sessiz, sedasız gömülmesini sağlamaya çalıştı. Ahmet'in kardeşlerini, "Cenazenizi kaldırmanıza biz yardımcı olalım", "Köyünüze götürün araba verelim", "Devrimcilere kendinizi kullandırtmayın" diyerek sürekli tehdit etti. Ancak ailenin "Biz cenazemizi kendimiz istediğimiz gibi kaldıracağız. Siz yapacağınızı yaptınız, katlettiniz. Sizden hiçbir şey istemiyoruz" diyerek direnmesi üzerine Ahmet'in Gazi Mezarlığı'na konulmasına izin vermek zorunda kaldı..

 

(Yukarıdaki yazı, Halk için Kurtuluş dergisinin 9 Mayıs 1998 tarihli 80. Sayısından alınmıştır.)

 

Geri