Yoldaşı Bülent Pak Anlatıyor:
1980’de cezaevindeyken tanıdım Fazıl abiyi. O zaman ismi Cevat Kuş’tu. Sahte kimlikle yakalanmış ve açığa çıkmamıştı. Aynı kimlikle tahliye oldu.
Cunta döneminde birkaç rastlaşmamız dışında hiç görüşmemiştik. Yine cunta yıllarında aynı cezaevinde olmamıza karşın hiç karşılaşamamıştık. Arada bir notlaşıyor hal hatır soruyorduk.
Kampa Yalçın’la birlikte geldiler. İlk gözlemim yıllarca cezaevi yaşamının vücudunu yıprattığı, ama gözlerinin içinden enerji ve dinamizm fışkırdığı idi. Gerçekten de vücudu çok yıpranmıştı. Yaşlı insanlarda görülen deri incelmesi vb. vardı.
Arkadaşlar çok eskiden beri ona ‘amcabey’ derlerdi. Bizler yeni olduğumuz için, o zaman bile yeni sayılırdık, demezdik. Hem de saygımız gereği demezdik.
Fazıl abi ufak tefek Artvin’li Gürcü bir yoldaştı. Gürcü’ce bilirdi.
Sakin yaradılışlı, yönetici vasıfları ağır basan bir insan.
Kampa geldiğinde kilolu ve yıpranmış bir vücutla gelmişti. Ama bir ay içinde ‘tığ’ gibi yaptı kendini. En ağır sporu sonuna kadar yapardı. Örnek olması gerektiğini bilirdi. Canı çıksa bırakmazdı.
BÜLENT PAK