ONLAR, Devrimci Halk Güçleri Şehitleri, mücadelenin en ön saflarında değillerdi, ama mücadelenin bir şekilde içindeydiler.
Partimizin, Cephemizin üyesi değillerdi, ama Partimizin, Cephemizin hep yakınındaydılar.
Dostumuzdular.
Parti’yi, Cephe’yi umut bilendiler.
Kimisi her koşulda çalabileceğimiz bir kapı, kimisi her koşulda başvurabileceğimiz bir dosttu… Kimisi yasal, legal alanlarda destek verdi hareketimize. Kimisi, gizlilik koşullarında. Hepsi önemli, hepsi değerliydi.
Onlar, “mücadelede herkesin yapabileceği bir şey var” gerçeğinin ete kemiğe bürünmüş haliydiler. Büyük Ailemiz’in bir parçasıydılar.
İşkencelerden de geçtiler, tutsaklıklar da yaşadılar, dostumuz kalmaya devam ettiler.
Devrimci Halk Güçleri Şehitleri, işte onları anmak için, onların unutulmaması için oluşturduğumuz bir bölümdür.
Hepsi, mücadelemizde yaşayacak.
Devrimimizi gerçekleştirdiğimizde, sosyalizmi inşa ederken, bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü onlara da borçlu olduğumuzu hiç unutmayacağız.
Hasan BÜLBÜL
26 Mart 1980
1970 doğumluydu. İstanbul Hasköy’de Devrimci Kurtuluşçu’ların gelişigüzel ateş açmaları sonucu öldürüldü.
***
Hüseyin KÖSE
Ekim 1991
Devrimcilik yapan ve aranan oğulları nedeniyle polisin ve jandarmanın baskılarına hedef oldu. 12 Eylül faşist cuntasının ilanından kısa bir süre sonra, sendikacılık yapan bir oğlu ile birlikte gözaltına alındı.
Gözaltında kaldığı Bursa Emniyet Müdürlüğü işkencehanelerinde işkence gördü. Oğluna gözünün önünde işkence yaptılar. Aranan oğlu nedeniyle baskı yaşadı, hakaretlere uğradı.
Sendikacı olan oğlu ile tutuklandı ve Devrimci Sol Davası’ndan yargılandı. “Örgüte yardım ettiği” gerekçesiyle ceza aldı. İzmit’te kaldığı askeri hapishanelerde “yaşlı olmasına”, “kimi hastalıklarına” aldırış etmeksizin devrimcilerin yanında yer aldı. Süren direnişlere, devrimci tutsakların “iradi olarak katmak istememesine” karşın, o hep bildiğini yaptı ve katıldı.
Tutsaklık döneminde, devrimcilere daha çok bağlandı. Tutsakların “Hüseyin amca”sı oldu. Artık onun onlarca oğlu vardı.
Verdikleri cezanın bir kısmını İzmit’e bağlı İznik hapishanesinde tamamladı. Tahliye olduktan sonra da, tutsak olan oğlu için yıllarca Metris Hapishanesi’ne ziyaretlere gelip gitti.
Devrimci tutsaklarla arasında hep bir manevi bağ vardı. Tüm isteği, uzun yıllardır tutsak olan Devrimci Sol davası tutsaklarının özgürlüğüne kavuşmaları idi.
Metris Hapishanesi’ne yaptığı bir ziyaret sonrası aramızdan ayrıldı. Cenazesine onu sevenler, devrimciler ve Cunta döneminde tutsaklık yaşayanlar katılarak onu sonsuzluğa uğurladılar.
***
Mustafa YILMAZ
Mart 1994
1980 öncesinden beri devrimci hareketin dostudur. Birçok konuda devrim kavgasına destek olmuştur. 1990’lı yıllarda Ankara’da pek çok konuda mücadeleye yardımcı olmuş, katkı sunmuştur. Safını bir kez belirlemiş ve yaşamının sonuna kadar safını değiştirmemiştir. Yıllardır süren hastalığından dolayı, ’94 Mart ayı sonunda yaşamını yitirdi.
***
Sakine BİLGİN
Mehmet BİLGİN
15 Ekim 1996
Tokat Turhal’da, devrimci demokratik çalışmalarıyla tanınan Arslan BİLGİN’e yönelik olarak kontrgerillanın Bilgin ailesinin evine düzenlediği katliam saldırısında, Arslan BİLGİN’le beraber Arslan’ın annesi Sakine BİLGİN ve babası Mehmet BİLGİN de katledildi.
***
Güzel OTLUÇİMEN
18 Kasım 1996
İstanbul Okmeydanı Halk Meclisi’nin kurucularındandı. Aynı zamanda Mahmut Şevket Paşa Mahallesi Muhtarı olan Güzel Otluçimen, 18 Kasım günü kanser tedavisi gördüğü Okmeydanı SSK Hastahanesi’nde yaşamını yitirdi.
“Okmeydanı Halk Meclisi Girişimi” çalışmalarına katılan, Güzel Otluçimen aynı zamanda tutsak yakını ve Kurtuluş okuruydu. Mahmut Şevket Paşa halkının sorunlarını çözebilmek için gece, gündüz demeden çalışan, yaptığı çalışmaları devrimcilerle paylaşan biri oldu her zaman.
Okmeydanındaki, pislik yuvalarının, pavyon, birahane vb. yerlerin kapatılması için elinden gelen herşeyi yaptı. Uyuşturucu’dan, kadın ticaretine kadar bir çok pis işin döndüğü, bu tür yerlerin kapatılması için, Okmeydanı ve Mahmut Şevket Paşa mahallesi halkı ellerinde pankartlarla sokaklara döküldü ve öfkesini haykırdı. En önde o vardı. Mahallenin sorunlarının halkın bir araya gelmesi ile ortak bir şekilde çözüleceğine inanıyordu.
Cenazesi, Okmeydanı Halk Güçleri, Okmeydanı Halk Meclisi Girişimcileri, Haklar ve Özgürlükler Platformu’nun katıldığı yaklaşık bin kişilik bir kitleyle Hasköy mezarlığında defnedildi. Okmeydanı Halk Meclisi Girişimi, onu şu sözlerle uğurladı: “Güzel Otluçimen’in insana ve emeğe verdiği değeri, bir haksızlık karşında gösterdiği çabaları hepimiz biliyoruz. Okmeydanının her türlü sorununu çözmek için halkın elbirliğiyle oluşturacağı Halk Meclisi Girişimcilerinden, emekçilerindendi. En büyük dileklerinden biriydi Okmeydanı Halk Meclisi’nin kurulmasıydı. Sen rahat uyu, emeklerin boşa gitmeyecek. Halk Meclisini kuracağız ve el birliğiyle sorunlarımıza sahip çıkacağız.”
***
Ali Ekber YÜCA
29 Kasım 1996
1968’de Erzurum Aşkale’de doğdu. Kurtuluş okuru bir devrimciydi. İstanbul Çağlayan’da 9 Kasım’da beyin kanaması geçirdi. 20 gün komada kaldıktan sonra 29 Kasım’da vefat etti. Devrimcilere her zaman maddi, manevi destek oldu.
***
Emine AKDEMİR
12 Şubat 1997
Bir Cepheli tutsağın annesiydi… Evladının onurlu kavgasına hak vermiş, destek olmuş, kendi çocuğunun yanında yüzlercesini bağrına basabilmiş bir anaydı.
O faşizmin en saldırgan olduğu dönemlerinde kavgayı omuzlamış, pek çokları yoldan dönerken DEMKAD ve TAYAD’ın ilk kurucuları arasında yer alarak, bedel ödemekten kaçınmamıştır. Hapishane önü, DGM, karakol kapıları, sokaklar, alanlar yani eylemler onun yaşamının bir parçası olmuştur. 1996 Ölüm Orucu direnişinde ailelerin en önünde işkencecilere meydan okumuş, Ankara meydanlarında katillerin yakasına yapışmıştır. Çünkü onun anaca, yoldaşça sevgi taşıdığı binlerce oğlu ve kızı vardır.
Karaciğer sirozu olan ve uzun süredir bu hastalıkla mücadale eden Emine Akdemir, 12 Şubat günü iyice ilerleyen hastalığına yenik düşerek aramızdan ayrıldı.
***
Cevriye YANAT
18 Mayıs 1997
1996 Ölüm Orucu şehidi Müjdat Yanat’ın annesi Cevriye Yanat, Ölüm orucu sonrası rahatsızlıklarının artması sonucu, 18 Mayıs 1997 günü vefat etti.
Cevriye Yanat, oğlunun anası olduğu kadar, yoldaşı ve arkadaşıydı. Tutsaklığında Müjdat’ı sahiplenmiş, Ölüm orucu sonrası evinin bir köşesini Müjdat’ın direnişteki fotoğraflarıyla süslemişti. O, hapishane kapısını da tanırdı, tutsaklığı da, zaferi de. Çünkü oğlunun yaşadıklarını içinde yaşardı.
Cevriye Yanat; Müjdat yoldaşımızın 20 yıllık devrimci yaşamı boyunca hiçbir zaman oğlunu yalnız bırakmamış, sevdasını, umudunu oğluna bağlamış ve yüreğini, gönlünü devrimcilere açmış bir anaydı. O Anadolu’nun erdemi, güzelliklere bezenmiş emekçi kadınıydı. Cevriye Ana, yaşamıyla yüreğinde zerre kadar umut ışığı taşıyan tüm insanlara yaşama sevinci, kazanma azmi, zafer coşkusu taşımıştır. Dini geleneklere göre yaşamış ama bu durum hiçbir zaman oğlunu, devrimcileri anlamasına, kavramasına engel olmamıştır. İlerlemiş yaşına rağmen mücadelemize omuz vermekten geri durmamıştır.
Başlangıçta evladını sahiplenme duygusuyla hareket etmiş, halk düşmanlarıyla da karşı karşıya geldikçe de mücadelemizi kavramış, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmede tereddüt etmemiştir.
O yaşta bir insanın nasıl değişip dönüşebildiğinin örneklerini sergilemiş, namazını kılıp bizler için dualar okuduktan sonra, hapishaneler önüne, evlatlarının direnişine omuz vermeye koşmuş, parti binalarının kapılarını aşındırmış, bu çirkef düzenden hesap sormuştur. Ak düşmüş saçlarına, yaşlı bedenini taşıyamaz hale gelmiş ayaklarına rağmen, adalet aramaktan, hesap sormaktan geri durmamıştır.
TİYAD çatısı altında mücadelesini, daha örgütlü sürdürmeye başladıktan sonra da emeğin, değerlerin nasıl savunulacağının yolunu bizzat kendi yaşamıyla göstermiştir. TİYAD’ın kapısının kapalı olmasını hiçbir zaman içine sindirmemiş, kapalı bulduğu zamanda gençleri uyarmayı sorumluluk bilmiştir. Müjdat’ın şehit düşmesinden sonra da, devrimcileri evladı olarak sahiplenmeye devam etmiştir.
***
Mehmet ÖZBOLAT
24 Mayıs 1998
24 Mayıs’da geçirdiği kalp krizi sonucu taraftarımız Mehmet ÖZBOLAT’ı kaybettik.
Maraş’ın Afşin ilçesinde, 1932 yılında doğan Mehmet Özbolat, yoksul, Kürt-Alevisiydi. İşçi olarak gittiği Almanya’da ülke sorunlarına duyarsız kalmamış, Avrupa’nın rehavet ve yozluk ortamında birçok devrimci savrulurken O, mahkeme salonlarında yargılanan evlatları için “Çocuklarımla gurur duyuyorum” diyen, kısacası yaşamı boyunca hep devrimcilerin yanında olmuştur. Devrimci Solcu’ların, Parti-Cephelilerin Mehmet amcası olmuştur.
“Avrupa’dayım, rahatım yerinde” dememiş, Ölüm Oruçlarına, Açlık Grevlerine koşarak gitmiş, hapishanelerin kapılarında TİYAD’lı aileleri yalnız bırakmamış, “Devrimciler, dünya nın en namuslu insanları, onlarla gurur duyuyorum” demiştir hep.
Kavganın Mehmet amcası, tüm baskılara rağmen devrimcileri, Parti-Cephelileri hep sahiplenmiş, onların değerlerini kendi değerleri saymıştır.
***
Hakan ALTINKAYA
18 Haziran 1998
Hakan Altınkaya, 4 Ocak 1972 yılında doğdu. Ailesiyle birlikte daha küçük yaştayken Van’dan Adana’ya göçmüşlerdi. Yoksul bir çocukluk geçirmişti. Liseyi bitirdikten sonra Açık öğretim fakültesini kazanmış, bir yandan eğitimini sürdürürken bir yandan da ailesine ekonomik katkıda bulunmak amacıyla çalışıyordu.
‘92 yılı sonlarında Mücadele gazetesini okumaya başlayan Hakan, bir tanıdığının aracılığıyla ‘93 yılı başlarında Adana Özgür-Der’e gidip-gelmeye başladı. Bu varolan özellikleriyle kısa sürede, içimizden biri oldu.
Çalıştığı yer bir Turizm-Seyahat acentasıydı. Sık sık tura çıktıkları için burjuvazinin üst tabakasından yerli ve yabancı turistlerle biraradaydı çoğu zaman. Bu iş ortamından, yoz kültüründen hemen hemen hiç etkilenmemişti. Büyüdüğü aile ortamının ve çevresinin ona kazandırdığı özelliklere sahipti. Devrimci-demokrat bir kişiliğe sahipti. Paylaşıma önem veren, araştırıcı, açık ve samimiydi.
1992 sonlarında Devrimci Sol ile tanıştı. 20 Eylül 1993’te gözaltına alındı. 15 günlük gözaltı süresinde bir sempatizan olmasına karşın, gördüğü yoğun işkenceler karşısında örnek bir tavır aldı. Gözaltı süresinin bitmesiyle Malatya DGM tarafından tutuklandı ve Adana Kürkçüler Hapishanesi’ne gönderildi.
1995 yılında Yargıtay’da onaylanan 3 yıl 9 aylık cezasını yatmak için Konya Hapishanesi’ne, oradan da Akhisarlı Hapishanesi’ne gönderildi. Akhisarlı Hapishanesi’nde DHKP-C tutsaklarının olmaması nedeniyle adli tutukluların koğuşunda kaldı.
10 ay boyunca Konya hapishanesinde hücrede, ardından Akhisarlı Hapishanesin’de işkencelerle karşı karşıya kalmış ama teslim olmamıştı… Direnişini hazmedemeyen, boyun eğdiremeyen düşman işkenceyle, hücre ve tecritte tutarak intikam almaya çalıştı. Bu koşullarda tutuldu ve bu koşullarda katledildi.
Ölümü, 17 Haziran 1998 Çarşamba günü Hapishane müdürü tarafından, Hakan’ın ailesine “Hakan’ın sabah sporu yaparken kalp krizinden öldüğü” şeklinde bildirildi.
***
Cemile ÖZCAN
19 Haziran 1998
Ankara TİYAD üyesi olarak yıllarca tutsak ailelerinin mücadelesi içinde yeraldı. Yakalandığı kanser hastalığı sonucunda aramızdan ayrıldı.
Cemile Özcan, yıllardan beri tutsak ailelerinin mücadelesinin içinde yeralmış, binbir güçlükle büyüttüğü 11 evladının yanında tüm devrimcilerin anası olmuştur. Salt oğlu hapiste olduğu için değil, onların mücadelesini haklı bulduğu için devrimcilerin yanında yeralıyordu.
Yaşlı bedeni yatağa düşene kadar da bu mücadelesini sürdürdü. 30 Mart’ta hapishanelerde başlayan direnişlerde, hastalığı ölümcül derecede ilerlemesine rağmen, direnişin dışarıdaki sesi olan aileleri yalnız bırakmadı. Rahatsızlığı nedeniyle ayağa kalkamamasına rağmen 1998 1 Mayıs yaklaşırken heyecan doluydu. Hastalığı Cemile Özcan’ın kortejimizde yürümesine izin vermedi, ancak o yine de emeğiyle coşkusuyla kortejimizdeydi. Yaşamının son anına kadar, çektiği acılara boyun eğmeyerek, devrimci evlatlarını düşündü.
***
Metin ÖZTÜRK
Berrin ÖZTÜRK
20 Haziran 1998
Trafik kazasında yaşamlarını kaybettiler… Metin Öztürk, eşi doktor Berrin Öztürk, iki kızı ile birlikte, anne ve babasının da olduğu altı kişi Balıkesir Susurluk’ta araçlarının kaza yapması sonucu yaşamlarını yitirdi.
Metin Öztürk ve Berrin Öztürk, yıllardır Cephe ailesinin bir parçası olmayı bilenlerdendiler.
Cephe ailesini her zaman çok sevdiler ve ona bağlı kaldılar…
Metin ve Berrin, Parti-Cephe’yi yıllarca önce öğrencilik dönemlerinde 1977’li yıllarda tanıdılar. O yıldan sonra da, bazen doğrudan, bazense bağları kopuk olmasına rağmen gönül bağıyla, çoğu zamansa yapabileceklerini yaparak hep bu ailenin içinde oldular.
Metin Öztürk, öğrencisi olduğu Aksaray İktisadi Ticari İlimler Akademisi’nde; Berrin Öztürk ise, tıp fakültesinde 1977 yılında devrimci mücadeleyle tanıştı. Kısa süre sonra ikisi de Dev-Genç saflarında yerini aldılar. Sonraları Aksaray Dev-Genç içinde faaliyet yürüttüler.
Metin’in ailesi yıllar önce İstanbul’a gelip, yerleşmişti. Ailesinin ekonomik problemi yoktu. Babası bir dönem milletvekilliği yaptı. Metin’e sunulan düzen olanaklarına karşın, Metin devrimcilik yapmakta ısrarlı oldu. Berrin, tıp fakülesinde okuyor olmasına ve düzenin ona sunduğu olanaklara karşın bunların tümünü reddederek aile çevresini de mücadeleye katarak, mücadelede ısrarlı oldu.
Metin ve Berrin, anti-faşist mücadelede görevler de aldılar. Faşizme karşı mücadelenin içinde yeralıp bedel ödeyen de oldular. 12 Eylül sonrası polis takibi, gözaltılar ve işkenceyi yaşadılar, gördüler.
Cunta yıllarında devrimci mücadele zorlaşmış ve bedel ödemek daha bir ağır hale gelmişti. Metin ve Berrin, mücadelenin ağır bedeller ödendiği bu koşullarda aktif mücadele dışına düşmelerine rağmen, Devrimci Sol’a olan güvenlerini ve bağlılıklarını hiç kaybetmediler. Atılım yıllarında, Devrimci Sol ailesinin içinde yeralmaktan tereddüt etmediler.
Evlerini, gönüllerini açtıkları devrimciler içinde Niyazi Aydın, Cavit Özkaya’lar da vardı. Onların anılarına her zaman bağlı kaldılar.
***
Semih ERKMEN
18 Ekim 1998
Ölüm orucu şehidi Ayçe İdil Erkmen’in babası olan Semih Erkmen, mide kanseri sonucu 18 Ekim 1998 günü aramızdan ayrıldı. Semih Erkmen, ilerici, demokrat bir baba olarak devrimcileri çocukları görüp sahiplenendi.
Cenazesi polis ablukası altında İstanbul Gazi Mezarlığı’nda toprağa verildi. İdil Kültür Merkezi Çalışanları cenaze töreninde yaptıkları konuşmada, Semir Erkmen için şunları söylüyorlardı: “70 yıl boyunca onurlu bir şekilde yaşadı. İdil öldükten sonra bile gücünü yitirmemiş bize baba olmuş bir insandır. Bizlerde onun çocuklarıyız, Semih amcanın oğullan, kızları, arkadaşları olarak buraya onu uğurlamaya geldik. Ve sessiz bir şekilde aramızdan ayrılıyor. Bizlerde ona layık yaşamaya çalışacağız.”
***
Zarife KALA
24 Ocak 1999
Devrimci Hareketin dostu ve şehit ailesi olan Zarife Kala, yakalandığı kanser hastalığı sonucu 24 Ocak 1999 günü aramızdan ayrıldı.
1980’li yıllarda Sıkıyönetim ve 12 Eylül faşist cuntasının azgın terörüne karşı Dersim’de, Devrimci Sol gerillalarının, hareketin dostudur. Bu dostluk o günden Zarife Kala’yı kaybettiğimiz güne kadar sürdü…
Artan baskılar nedeniyle ailece İzmir’e göçerler. Ancak Zarife Kala’nın dostluğu gerçek bir dostluktur. Hareketi İzmir’de de desteklemeyi sürdürür. Zarife Kala 23 Nisan 1993’te Dersim’de şehit düşen Cengiz Kala’nın da yengesidir. Bunu hep gurur ve onur kaynağı olarak kabul etti.
***
Nihat YURDUGÜR
14 Şubat 1999
Nihat Yurdugür, 14 Şubat 1999 günü İstanbul Cevizlibağ’da araba çarpması sonucu hayatını kaybetti.
Nihat, 1974 Kastamonu doğumludur. Davutpaşa Lisesi’nden mezun olduktan sonra ekonomik zorluklardan dolayı kazandığı üniversiteye gidemedi. Devrimci düşünceleri benimseyen Nihat, 1996-97-98 1 Mayıslar’ında Cephe saflarında, Devrimci Memur Hareketi kortejinde yer aldı. Kendisi sürekli olarak “zaaflarımızı yenmeli”, “iyi birer devrimci olmalıyız” derdi. Gazetemizi alıp okur, dersler çıkarırdı. Ailesiyle bu konuda birçok kez tartışan Nihat, ailesini kırmadan gerçekleri anlatmaya çalışırdı.
Nihat çevresinde sevilen, saygı duyulan bir insandı. Okumayı çok severdi. En son Ölüm Oruçları hakkında okuduğu kitaptan çok etkilenmiş, direnişçilerin iradesini görmüştü ve “biz de böyle olmalıyız” diyordu. Cephe dostu, namuslu bir insandı.
***
Mehmet TOPAL
2 Kasım 1999
Yedi buçuk yılını hapishanelerde tutsak olarak yaşayan Mehmet Topal, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak 2 Kasım günü aramızdan ayrıldı.
Malatya, Doğanşehir’e bağlı Suçatı köyünde doğdu. Devrimci Hareketle tanışana kadar başka bir hareketin sempatizanı iken, Devrimci Hareketle tanıştıktan sonra devrimci saflarda yer aldı. Çocukluğu yoksulluk içinde geçti. Ailesine bakmak zorunda kaldı. Tutsak düşene kadar Malatya köylerinde bir çok ilişki yarattı. İlkokul mezunu olmasına rağmen okuyan araştırandı Mehmet.
Dışarıdayken başlayan rahatsızlığına hapishanede teşhis konmayıp, “psikolojik” diye geçiştirildi. Ve bundan sonraki süreci çoğunlukla hapishane revirlerinde geçti. Yalnız kalmak zorunda kaldı.
Rahatsızlığın ne olduğunu teşhis etmek yerine “deli” muamelesi yapıldı ona. Hapishane idareleri bu durumunu bilmesinden dolayı ona sürekli baskı uyguladı. Kaldığı hapishanelerde yalnız olmasını da değerlendirerek itirafçı olmasını dayattılar. Ama Mehmet, onurunu korudu, bu baskılara karşı direndi. Bir çok kez 40-50’li günlere varan açlık grevleri yaptı itirafçılık dayatmalarına karşı. Baskıları göğüslemesini bildi.
Kobay olarak kullanılması sonucu yakalandığı ölümcül hastalıklardan dolayı “içerde ölmesin” diye tahliye ettiler Mehmet’i. Dışarıda ancak 20 gün yaşayabildi.
***
Abdullah MERMER
Ocak 2000
1970’lerden beri devrimci hareketin dostu, devrimcilere kapısını açan bir taraftardı. 1978’de tasfiyeciliğe tavır alınan dönemde yine hareketin saflarındaydı. Onun yaşamı, 69 yaşına gelmiş, “bir ihtiyar delikanlının” umudunu kaybetmeyen yaşamıdır.
69 yılının büyük bir bölümü, devrimcilerle geçmiş, onları sevmiş, kendini sevdirmişti. Devrimci Harekete hep bağlı kalmıştır.
Devrimcilerle tanıştığı ‘70’li yıllardan bu yana, bir çok devrimci tanımış, Devrimci Hareketin bir çok insanı ile tanışıyordu. 16 Mart’da katledilen Hatice Özen ve Niyazi Aydın ile DY tasfiyeciliğine tavır alınan dönemdeki tartışmalarını anlatırdı.
Niyazi Aydın’ın onun yaşamında özel bir yeri vardır. Bu özelliği sağlayan emektir. Devrimi ve devrimciliği sevdiren olmasındandır.
***
Hüseyin ERDOĞAN
14 Şubat 2000
Şehidimiz İbrahim Erdoğan’ın babasıydı. Aile olarak tutsakların mücadelesini herzaman sahiplendiler.
***
Mustafa ERYÜKSEL
28 Eylül 2000
Oğlunun tutsak olması nedeniyle hapishaneler ile tanıştı. TAYAD’ın kurulma sürecinde emeği geçenler içinde oldu. TAYAD kurucusu olması yanısıra, TAYAD Başkanlığı da yaptı.
Artık hapishane’de binlerce oğlu, binlerce kızı olan biriydi. Zor yıllarda demokratik bir kitle örgütü yaratılmasında yeraldı. Marksist-Leninist geçinenlerin meydanlara çıkmaktan uzak durduğu koşullarda, onlar, Devrimci Sol tutsaklarının yakınları olarak meydanlardaydılar. Cunta yıllarında tutsakları sahiplenenlerden, o sürece emeği geçenlerdendi Mustafa Eryüksel.
***
Gülabi ŞAHİN
5 Şubat 2001
Gazi Halk Meclisi çalışanı idi. Devrimci Memur hareketi içinde enerji işkolunda, sendikalaşma çalışmalarında bulundu. Enerji Yapı Yol-Sen BEDAŞ işyeri temsilcisiydi. 2000 Eylül’ünde işten atıldı
Gülabi Şahin, 5 Şubat günü İstanbul Güngören’de, BEDAŞ’ın önünde bir arkadaşıyla birlikte yürürken araba çarpması sonucu yaşamını yitirdi.
1972 Sivas Kangal doğumlu olan Gülabi Şahin, Halk tarafından sevilen, saygın bir yeri olan biriydi. 6 Şubat’ta, Gazi Cemevi’nde yapılan cenaze törenine, 6 binden fazla insan katıldı.
***
Veli ÖZCAN
4 Şubat 2003
Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği’nin kurucu üyelerinden, Okmeydanı Halk Meclisi’nin emekçilerindendi. 4 Şubat günü geçirdiği kalp krizi sonucu, 49 yaşında yaşamını yitirdi.
Sivas doğumlu olan Veli Özcan, Okmeydanı’nda esnaflık yapıyordu.
Her türlü kirlenmişliğe ve çirkinliğe karşı, Anadolu kültürünün temsilcilerinden biriydi. İşçi olarak calıştığı yıllardaki sendikal mücadeleden kazandığı tecrübeyi, gecekondu halkının mücadelesine
taşımış, genç yaşlı herkese örnek olmuştur.
Hapishaneler’de faşizmin, devrimci tutsakları teslim alma ve saldırı politikalarına karşı Veli Özcan, sessiz kalmamış, tutsakları sahiplenmiştir.
***
Ali ÇELİK
18 Mayıs 2005
Cepheli bir tutsağın Babası olan Ali Çelik, TAYAD’a destek vermiş, daha önceki dönemlerde tutsak olan 2 oğlu için hapishane kapılarında beklemiş, tutsakların hakları mücadelesine destek olmuştur. Ailenin evinin kapısı yıllarca TAYAD’lılara açık kalmıştır.
3 yıldır gördüğü kanser tedavisi sonucu, 18 Mayıs 2005’te aramızdan ayrılmıştır.
***
Musa SANCAK
5 Haziran 2006
Eski BEM-SEN yöneticilerinden, Fatih Belediyesi çalışanı Musa Sancak, yakalandığı kanser hastalığı sonucu 5 Haziran günü hayatını kaybetti. 1990 yılında kurulan ilk belediye memurları sendikası olan BEM-SEN’de yöneticilik yapan Sancak, iş arkadaşları, devrimci memurlar ve ailesi tarafından Kocasinan Mezarlığı’nda defnedildi.
11 Haziran günü ölümünün 7. gününde mücadele arkadaşları ve ailesi tarafından mezarı başında anıldı. Bir anma yemeği verildi.
Devrimci Memur Hareketi de yayınladığı mesajla, ailesi ve arkadaşlarına başsağlığı dileğinde bulundu.
***
Tahir ÖZCAN
16 Haziran 2006
HÖC’lülerin, tutsakların “Tahir amcasını kaybettik”… Yıllarca hapishane kapılarının önündeydi. Evlatlarının her gözaltısında, her tutsaklığında onları sahiplenen bir baba, tutsakların “Tahir amcası”, TAYAD’lı Aileler’in yoldaşıydı.
Bir dönem TAYAD Başkanlığı da yaptı. Devrimcileri çocuklarına sevdiren, anlatan Tahir Özcan eski TÖS ve TÖB-DER’liydi. Asıl olarak TÖS’de çalışmıştı. İlkokul öğretmeni emeklisiydi…
Ama o sadece bir öğretmen değil, gerçek bir eğitmendi. Yıllar sonra karşısına devrimci olarak çıkan öğrencileriyle gurur duyardı. 1991-92 yıllarında Özgür-Der’de de çalışma yürütmüştü. Uzun zamandır rahatsızlıkları nedeniyle çok sevdiği TAYAD’lı Aileler’in çalışmalarına katılamıyordu.
Yaşlı ve hasta kalbi ise her zaman onlarlaydı. 77 yaşında kalp yetmezliği sonucu yaşamını yitirdi. 16 Haziran gecesi son nefesini verdi. Cenazesi ailesinin, TAYAD’lı Aileler’in, Temel Haklar Federasyonu üyelerinin katılımıyla 17 Haziran günü Kayabaşı Mezarlığı’na kaldırıldı.
***
Hasan Yavuz
17 Haziran 2006
Adana Şakirpaşa Mahallesi’nin çınarlarından, emekçilerinden biri olan Hasan Yavuz yakalandığı kanser hastalığı sonucu 17 Haziran 2006 günü aramızdan ayrıldı.
Aslen Malatyalı olan Hasan Yavuz, yakalandığı kanser hastalığıyla ilgili bir süredir Adana Balcalı Hastanesi’nde tedavi görüyordu. Şakirpaşa Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği’nin kuruluş aşamasındaki emeği, sahiplenmesi ve mahalle çalışmalarında 64 yaşında olmasına rağmen sarf ettiği enerjisi ve iyi niyetiyle Temel Haklar’ın amcasıydı.
Sadece Şakirpaşa değil, zaman zaman gittiği Malatya’da da Temel Haklar’ı ziyaret eden, sahiplenen bir insandı.
***
Hasan AKKAYA
Ekim 2006
Halktan yana, mahalle halkının ve özellikle gençlerin sorunlarıyla içi içe olan, onlara çözüm bulmaya çalışan Hasan Akkaya, “kimliği belirsiz” kişilerce katledildi.
Mahalle halkı; saldırı o meşhur “Mobesa Kamerası”nın önünde olmasına karşın, polisin “kameraların çalışmadığını” söylediğini ve “o bizim komserimizi vurdu gebersin” dediğini söylediler.
HÖC’lüler, Akkaya’nın ailesinin acısını paylaşırken, Hasan’ın uyuşturucu bataklığından kurtardığı gençlerin cenaze töreni sırasında, ön saflarda yer almaları dikkat çekti. Gençler, kendi deyişleri ile “Hasan Dayı”larını sloganlarla, karanfillerle uğurladılar. Cenaze törenine üç bin kişi katıldı.
Akkaya, bir çok Gazili gibi, daha küçük yaşta faşizmi, polisi tanıdı. İlk kez 1992 yılında, devrimcilere yardım ettiği için, Cephe şehidi Yüksel Güneysel ile birlikte gözaltına alındı ve tutuklandı. Adli olaylardan çeşitli kereler tutsaklıklar yaşayan Hasan Akkaya, devrimcilerin bulunduğu hapishanelerde de onlarla ilişki içinde olmaya çalıştı. 1996 ölüm orucu sürecinde destek açlık grevi yaptığı için üç ay hücrede tutuldu.
Devrimci mücadeleye katkıda bulunan insanlardan biriydi. Devrimci, demokrat bir insan olması ve özellikle polise karşı tavrından dolayı polislerin sıkça tehditlerine maruz kaldı. Katledilmeden önce, son 3 gün polis tarafından sürekli ölümle tehdit edildi.
***
ERDİNÇ YAŞOT
6 Ekim 2006
Yıllardır devrimcilerin dostu olan Erdinç Yaşot, yakalandığı kanser hastalığısonucu 6 Ekim günü Mersin’e bağlı Tarsus İlçesi’ndeki evinde hayatını kaybetti.
Daha önce de erken teşhis yapılamadığından dolayı sol kolunu kaybeden Yaşot, 7 Ekim’de Tarsus Mezarlığı’nda toprağa verildi. Arkadaşları, Yürüyüş dergisi okurları, Temel Haklar üyeleri ve devrimciler, Yaşot Ailesi’ni yalnız bırakmadılar.
***
Nebi ALBAYOĞLU
20 Şubat 2007
Belçika’da 2006 yılında görülen DHKP-C Davası’nda yargılanan Nebi Albayoğlu, 20 Şubat 2007 günü tedavi gördüğü hastahanede yaşamını yitirdi. 1965 Zonguldak Çaycuma’da emekçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Nebioğlu, yoksulluğun gurbete savurduğu insanlarımızdan birisiydi.
Nebioğlu ile ilgili olarak Belçika’daki demokratik kitle örgütlerinden olan BAHKEM tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
“1989 yılında devrimcilerle tanıştı. Devrimci kişiliği ve dürüstlüğü, ahlaklı, namuslu, paylaşımcı olması, yaşadığı çevredeki her kesimden insanda saygı ve sevgi uyandırmıştı ve kendini böyle kabul ettirmişti. Değerli bir insanı, arkadaşımızı, kardeşimizi kaybettik…
Yaşadığı bu ağır hastalığa rağmen, bir yandan tedavi olurken, diğer yandan da BAHKEM olarak yaptığımız hiçbir etkinlikten geri kalmamaya, dostlarıyla, yoldaşlarıyla birlikte olmak için her yerde bulunmaya gayret ediyordu.
O gerek dernek çalışmalarımızda, gerekse demokratik mücadelede aktif olarak yer almış, derneğimize ve devrimci mücadeleye birçok insan kazandırmıştır.”
***
Mustafa OĞUZ
28 Şubat 2007
Trabzon’un Çaykara İlçesi, Ogene Köyü’nden Yürüyüş okurlarından Mustafa Oğuz 28 Şubat’ta, çalıştığı Kazakistan’da kalp krizi geçirerek vefat etti.
31 yaşındaki Mustafa Oğuz, evli ve bir çocuk babasıydı. Evini ocağını, köyünde bırakıp Kazakistan’a işçi olarak çalışmaya gitmişti. 28 Şubat’ta kalp krizi geçiren Mustafa Oğuz 1 Mar’ta Ogene’de defnedildi. Esprili, yardımsever ve dürüst kişiliğiyle sevilen bir insandı.
***
Inez DEKKER
2 Mart 2007
Cephe, Hollandalı bir dostunu kaybetti… Cephe’nin Hollandalı dostlarından Inez Dekker, uzun süredir mücadele ettiği kanser hastalığına yenik düştü.
Inez 54 yaşındaydı. 15 yaşındayken 1968 Paris Mayıs hareketlerinden etkilenerek devrimcilerle tanıştı.
O günden sonra da ülkesinde ve dünyada emperyalizme ve faşizme karşı mücadele eden devrimci hareketlerin içinde aktif olarak görevler aldı, enternasyonalist bir sorumluluk göstererek Cephe için çalışmalar yaptı.
Inez kanser hastalığına karşı sürdürdüğü zorlu mücadeleye rağmen aramızdan erken ayrıldı. Onun ayrılışıyla savaşçı ve sevgi dolu bir dostu ve bir yoldaşı kaybettik. Ölümünden birkaç gün önce vedalaşırken şunları söylemişti:
“Yoldaşlarıma…
İdeallerinize sahip çıkın. Sömürünün, ırkçılığın, baskının, savaşların, yıkımın ve talanın olmadığı, çocukların çalıştırılmadığı bir dünya için savaşın.
İnsanın insanı sömürmediği, bir dünya için verilen mücadeleye kim karşı çıkabilir?
Bütün bunların sorumlularını biliyoruz ve onlar karşısında güçlü olmalıyız, onların düzenine karşı çıkmalıyız. İnsan olma bilinciyle onlara karşı silahlı-silahsız her türlü savaş durumuna hazırlıklı olmalıyız.
Problemin bir parçası olmak istemiyorsak çözümün bir parçası olmalıyız.”
***
Hüseyin GÜNDAĞ
11 Eylül 2007
İstanbul Ümraniye, 1 Mayıs Mahallesi’nde yaşıyordu. Bir HÖC’lü olan Hüseyin Gündağ, 11 Eylül 2007 tarihinde, 20 yaşında yaşamını yitirdi. Maraş Elbistanlı olan Hüseyin Gündağ, 4 yıl önce İstanbul’a çalışmaya gelmişti.
Doğalgaz tesisatçısı olarak çalıştığı inşaatta, 8 Eylül günü başına düşen tesisat malzemesi nedeniyle, ağır yaralandı. 3 gün yoğun bakımda kalan Hüseyin’i ailesi ve arkadaşları bir an bile yalnız bırakmadı. Ancak Hüseyin kurtarılamadı.
Neşeli ve sıcak yapısıyla arkadaşları tarafından sevilen Hüseyin’in cenazesi memleketi Maraş’ın Elbistan ilçesine gönderildi.
***
Niyazi ÖZER
28 Eylül 2007
Niyazi Özer, 11 Ekim 1960 Dersim Çemişgezek, Akçapınar köyü doğumludur. İsviçre’nin Zürich şehrinde ailesiyle birlikte yaşamakta olan Cephe taraftarı Niyazi Özer yakalandığı kanser hastalığı sonucu 28 Eylül Cuma akşamı yaşamını yitirdi.
1985 yılında ekonomik nedenlerle İstanbul’a çalışmaya gitti. Burada taş ocaklarında ve İstanbul Fatih Belediyesi’nde temizlik işçisi olarak çalışmaya başladı. Çalıştığı işyerinde devrimcilerle tanıştı. 1995’te tutuklandı ve 8 ay kadar tutuklu kaldı.
Niyazi Özer yurtdışına çıktıktan sonra da mücadele içinde oldu. Bir Cephe taraftarı olarak, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalıştı. Hemen tüm toplantı, yürüyüş, gösteri vb. etkinliklerde onu görmek mümkündür. Mütevaziliğiyle, arkadaşlarına, hareketine bağlılığıyla, herkesin sevgi ve saygısını kazanmıştı.
Hastalığı ağırlaştığı, dışarı çıkamadığı veya hastaneye yatmak zorunda kaldığı dönemlerde dahi kendisini ziyarete gelenlere hep dıışarıda ne olup bittiğini sorardı. Son nefesini verirken de son sözü yine “Arkadaşlara selam söyleyin” olmuştur.
***
İsmail YILMAZ
Ocak 2008
Adana Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği kurucu üyelerinden ve yönetim kurulu üyesi olan İsmail Yılmaz, Bulgaristan’dan Yunanistan’a geçerken net olmayan bilgilere göre donarak hayatını kaybetti.
İsmail Yılmaz 1981’de Adana’da doğdu. Lise yıllarından itibaren devrimcilerle hep yan yana olmuştur. Lise’de demokratik mücadele yürüttüğü için okuldan atılmıştır. Daha sonraki yıllarda da devrimcilere her zaman olanaklarını sunmuştur.
2005 yılında Adana’da yapılan 1 Mayıs’da tek tip elbise giydiği için evi basılmış ve daha sonrasında hakkında dava açılmıştır. Geçtiğimiz yıl Taksim’de düzenlenen 1 Mayıs’a da katılmış, İstanbul dışından gelen insanlara jandarmanın yaptığı saldırıyı yaşamıştır.
***
Necati KÖSE
Şubat 2008
Yürüyüş okuru, devrimci dostu Necati Köse yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle aramızdan ayrıldı.
1960 doğumlu olan Necati Köse Trabzon- Beşikdüzü’ndendi. Hayatı gazetecilikten, hırdavatçılığa binbir işte çalışarak geçti. Bir emekçi olarak düzeni çok iyi tanıyor, yüreği devrimcilerden yana atıyordu. Evli ve üç çocuk babası olan Necati Köse devrimcileri sahiplenişini Trabzon’da herkes devrimcilere saldırırken de korkusuzca sürdürdü.
Güler yüzü ile halka umut olmaktan hiç vazgeçmedi, elinden geldiğince devrimcilere yardımcı olmaya çalıştı. Trabzon’da devrimcilerin NECATİ ABİ’si hastahanede son anlarına kadar onları aramaya deevam etti.
***
Hatun ÖZBAKIR
5 Mart 2008
23 Nisan 1993’te Dersim dağlarında bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinde şehit düşen 12’lerden Ali Özbakır’ın annesi TAYAD’lı Hatun Özbakır, 5 Mart gecesi tedavi gördüğü İstanbul Şişli Etfal Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Özverili, fedakar kişiliği ile oğlunun ölümünden sonra TAYAD’lı ailelerin mücadelesinde yer aldı. Yaşına ve rahatsızlıklarına rağmen son anına kadar mücadele etti. Yoksul, ama onurlu, direngen vefalı bir anne idi. Her zaman TAYAD’lı aileler ile birlikteydi. En son konsolosluk önünde yapılan “Ortak Düşman Amerika’dır” basın açıklamasına katılmıştı. Bir süre sonra beyin kanaması geçirdi.
Hatun Özbakır’ın cenazesi, 6 Mart günü Gazi Cemevi’nde yapılan törenin ardından Cebeci Yayla Mezarlığı’nda iki yıl önce aynı gün hayatını kaybeden eşi Hasan Özbakır’ın mezarının yanında toprağa verildi. Cenazeye ailesi ile birlikte TAYAD’lı Aileler ve Gazi Temel Haklar üyeleri katıldılar.
***
Özgür KÖSE
Nisan 2008
Esenler Temel Haklar faaliyetlerine katılan Özgür Köse kendini asarak, intihar etti. Askerliğini yaptıktan sonra işsizlik, yoksulluk sorunlarıyla karşılaşmış, psikolojik sorunları daha da ilerleyen Özgür Köse, bu zor süreçte Esenler Temel Haklar’a gelmiştir.
Dernek ona hayata tutunmasında bir dayanak olmuştu. Ancak Özgür ailesinin maddi sıkıntılarına ve yoksulluğuna karşın aylarca aramasına rağmen iş bulamamış, bunun sonucunda çözümsüz kalarak bunalıma girmişti.
Özgür’ün ölümünden bu düzen sorumludur. Bu düzen gençlerimizi mücadeleden uzak tutmaya çalışırken onlara hırsızlığı, yoksulluğu, bencilliği, intiharları çare olarak göstermektedir.
***
Mehmet BOY
4 Nisan 2008
Anadolu Federasyonu’nun emekçilerinden Mehmet Boy, 4 Nisan’da Almanya’da geçirdiği bir rahatsızlık sonucu vefat etti. Yıllarca mücadelesini, Türkiye’de sendika ve kitle örgütlerinde sürdüren Mehmet Boy, Almanya’ya gittikten sonra da mücadelenin içinde oldu. Her zaman devrimcilerin yanında yer aldı.
Son olarak Anadolu Federasyonu’nda çalışan Mehmet Boy’un cenazesi Wuppertal Alevi Kültür Merkezi’nde yapılan törenin ardından Türkiye’ye getirildi. Mehmet Boy Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda defnedildi. HÖC’ün de katıldığı cenazede, devrimcileri yalnız bırakmayan Boy’u, devrimciler de yalnız bırakmadılar.
***
Nazmiye KARAKAYA
22 Ekim 2008
Ankara TİYAD’ın Kurucularından Nazmiye Karakaya Vefat Etti… Nazmiye Karakaya bir süredir tedavisini gördüğü kanser hastalığı nedeniyle, aramızdan ayrıldı. Yoksul yaşamı 22 Ekim 2008 günü sona eren Nazmiye Karakaya, özellikle 1996 Ölüm Orucu direnişi günlerinde ve 19 Aralık katliamı öncesinde onurlu evlatlarının sesini duyurma mücadelesinde yeraldı, yeri geldi kafası kırıldı, yeri geldi yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı.
Okuma yazma bilmeyen milyonlarca Anadolu kadınlarından biriydi ama devrimcilere duyduğu sevgi ve güvenle nice “okumuş-yazmış” insanların, yapmayı bile aklının ucundan geçirmeye cüret edemediği eylemlere katıldı.
Devrimcilere duyduğu sevgi ise yüreğinden hiç eksik olmadı. Hastalığının artık iyice ilerlediği son anlarında söylediği son sözlerden birisi “bana bir şey olursa TAYAD’lılara haber verin” oldu. Nazmiye Karakaya’nın cenazesi 23 Ekimde, ailesinin, akrabalarının ve TAYAD’lı Aileler’in de katıldığı törenle, Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi
***
Cengiz DUYGULU
29 Haziran 2008
İstanbul’da Gazi Temel Haklar Derneği üyesi Cengiz Duygulu uygunsuz davranışları dolayısıyla uyardığı bir genç tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Duygulu, yozlaşmanın çeteciliğin aramızdan aldığı bir insanımız oldu.
Cengiz Duygulu’nun cenazesi 30 Haziran günü kaldırıldı. Yaklaşık 1000 kişinin katıldığı cenaze töreninde, Gazi mahalleliler İsmet Paşa Caddesini trafiğe kapatarak alkışlar eşliğinde Gazi Mezarlığına kadar yürüdü.
***
Şehmuz KASAR
10 Ağustos 2008
Adana Şakirpaşa Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği Kurucu Üyelerindendi. Bir süredir kansere yakalanan ve Adana Balcalı Hastanesi yoğun bakım ünitesinde tutulan Şehmus Kasar, 10 Ağustos 2008’de sabaha karşı hayatını kaybetti.
Şehmus Kasar, 12 Eylül öncesinden beri devrimcilerin içinde yer almış ve hayatının sonuna kadar bu düşüncelerle yaşamış, onunla beraber yola çıkan birçok kişinin aksine ‘eski devrimci’ olmayı tercih etmeyerek ölene kadar devrimcilerin dostu olarak kalmıştır. Şakirpaşa Temel Haklar Derneğinin kuruluş süreci çalışmalarına katılarak derneğin kurulmasında emeği geçenler arasında yeraldı.
Şehmuz Kasar’ın cenazesi; Ailesi, Temel Haklar üyeleri, arkadaşları ve sevenlerinin katılımıyla toprağa verildi.
***
Hüseyin ERDOĞAN
23 Kasım 2008
TAYAD’lı Hüseyin Erdoğan, 23 Kasım 2008 Pazar günü hayatını kaybetti. Erdoğan, uzun zamandır Alzheimer hastasıydı.
TAYAD’lı bir aile olan Hüseyin Erdoğan Gazi Mahallesi’nde Halk Meclisi geleneğinden gelenlerdendi.
Mahalledeki ışık söndürme eylemlerimden, Gazi Katliamı davalarına, açlık grevlerinden TAYAD’ın yaptığı bir çok eyleme katılan Erdoğan mahallenin emektarlarından oldu her zaman.
Hüseyin Erdoğan’ın cenazesi Gazi Mezarlığında defnedildi. Ailesinin, Gazi Özgürlükler Derneği üyelerinin ve sevenlerinin katıldığı cenaze sırasında Erdoğan’ın Gazi Mahallesi’nde sürdürdüğü mücadelesi anlatıldı.
***
Arzu ÇOLAK
16 Şubat 2009
Bir süredir tedavisini gördüğü kanser hastalığı, 16 Şubat akşamında Arzu Çolak’ı aramızdan aldı. Arzu Çolak, sesi-soluğu yettiğince tutuklu-devrimci evlatlarının sesi olmaya çalışan, onlar için yeri geldiğinde bedenini açlığa yatırıp, yeri geldiğinde polislerin yakasına yapışan, kendi deyimiyle “evinde devrimcilerin kalmadığı, onları yedirip-giydiremediği gecelerde gözüne uyku girmeyen” bir anamızdı.
Hapishanelerle ilk tanışıklığı 12 Eylül cuntasıyla oldu. Oğlu tutuklanmış ve Mamak askeri Hapishanesine konmuştu. O günden itibaren tutuklu aileleri mücadelesi içinde olmuştur. Son günlerindeyken ziyaretine giden TAYAD’lılara “Birgün ziyarette oğlum dedi ki, ‘ana siz dışarıda parmağınızı oynatsanız biz içerde hissediyoruz bunu. Üzerimizdeki baskılar azalıyor.’ Bunu duyduktan sonra durur muyum, ben anayım. Hiç içeri girmedim, hiç oturmadım. Hep bir şeyler yaptım.” diye anlatıyordu o zamanları.
“Pek çok sevenim var ve ben de sizleri-hepinizi, hepsini çok seviyorum” diyordu yine son günlerinde. Cenazesi 18 Şubat’ta Karşıyaka Mezarlığı’nda ailesinin, akrabalarının, TAYAD’lı ailelerin ve sevdiklerinin kalabalık bir şekilde katıldığı törenin ardından toprağa verildi.
***
Işıl ALKAN
20 Şubat 2009
Gültepe Halk Kültür Araştırma Derneği (GÜLKAD) üyesi ve çalışanı Işıl Alkan, 2004 yılından bu yana kanser hastalığı ile mücadele ediyordu. Birçok seveninin emekçi, Işıl ablası hayatını yitirdi.
Çalıştığı iş yerinde sendikasızlaştırma saldırılarına karşı sendikal mücadele yürüttüğü için işten atıldı. Tekstilden ilaç şirketine, benzin istasyonunda pompacılığa kadar çeşitli işlerde çalıştı. Koşulları ne olursa olsun, her zaman devrimcilere yakın oldu.
***
İlhan TANRIVERDİ
4 Nisan 2009
İstanbul, Bağcılar Yenimahalle’de esnaflık yapan İlhan Tanrıverdi 3 Nisan günu kalp krizi nedeniyle hastahaneye kaldırıldı, ancak 4 Nisan’da aramızdan ayrıldı.
Karanfiller Kültür Merkezi, İlhan Tanrıverdi’nin ülkemizde yaşanan açlığın, yoksulluğun ve adaletsizliğin karşısında her zaman devrimcilerin yanında saf tuttuğunu belirtti.
İlhan Tanrıverdi’nin cenazesi 5 Nisan günü Bağcılar Cemevi’nden kaldırıldı. Karanfiller Kültür Merkezi üyeleri İlhan Tanrıverdi’nin cenazesine katılarak, onu sonsuzluğa uğurladı.
***
Gülabi GÜZEL
17 Nisan 2009
Fransa’nın Nancy şehrinde kanser tedavisi görmekte olduğu hastahanede, 17 Nisan’da yaşamını yitirdi.
Gülabi Güzel, 1951 Erzincan-Tercan doğumluydu. 1970’li yılların başında Cephe sempatizanı olarak mücadeleye katıldı. 1980 cuntası ve öncesinde gözaltı ve işkencelere maruz kaldı.
1982’de Libya’ya gitti; 1988’de ülkesine döndüğünde yine gözaltı ve işkencelerle karşılaştı. Güzel 1991’den itibaren yaşamını Fransa’da devam ettirdi. Yurtdışında, devrimci değer ve duygularını yitirmeden yaşamını sürdürdü. 2006 yılından itibaren Cephe’ye yakınlığı ile tanıdık onu.
Yurtdışında kızılbayraklar ve marşlarla yapılan cenaze töreninden sonra, 20 Nisan’da ülke topraklarına uğurlandı Güzel’in cenazesi.
***
İrfan ÇİMEN
27 Mayıs 2010
Kars Ardahan’lı olan İrfan Çimen, yıllardır devrim mücadelesine emek vermiş, devrimcilerin her zaman yanında olan bir insandı. Gazi mahallesinde gecekonduların yapımından, mahalle için yapılan bir çok çalışmada hep öndeydi. Herkesin devrimcilere kapısını kapattığı günlerde tereddütsüz kapısını devrimcilere açandı. Her zaman devrimcilerin dostu olarak kalmasını bilmiştir. Son olarak, Gazi Özgürlükler Derneği Başkanı’ydı.
Akciğer kanseri nedeniyle durumu ağırlaşmıştı. O durumda, yataktan kalkamaz durumdayken bile devrimciler ziyaretine gittiğinde canlanır, sohbetlere katılır, gelenlere ayrı bir ilgi gösterirdi.
Gazi Özgürlükler Derneği Başkanı İrfan Çimen 27 Mayıs 2010 günü, uzun süredir yakalandığı akciğer kanseri hastalığı sonucunda aramızdan ayrıldı.
***
İbrahim Temel
16 Şubat 2006
Çağlayan Halk Meclisi Başkanlığı yapan İbrahim Temel, 16 Şubat 2006 günü geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. 23 Aralık 1941 Sivas/Kangal doğumlu olan İbrahim Temel, Çağlayan Halk Meclisi’nin faaliyetlerini sürdürdüğü günlerde, Çağlayan halkının haklarını kazanması, örgütlenmesi için çaba harcadı. Çünkü, ancak örgütlü bir halkın güçlü olabileceğine inandı. Çağlayan halkı, O’nun bu düşüncesini miras olarak devralacak ve örgütlenecek.
***
İrfan Çimen
27 Mayıs 2010
Kars Ardahan’lı olan İrfan Çimen, Gazi Özgürlükler Derneği Başkanı idi. 27 Mayıs 2010’da yakalandığı akciğer kanserine yenik düşerek yaşamını yitirdi. İrfan Çimen yıllardır devrim mücadelesine emek vermiş, devrimcilerin her zaman yanında olmuştur.
***
Veysel Akpınar
18 Haziran 2010
Almanya’da 18 Haziran’da geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti. 1996 yılında katledilen Meral Akpınar’ın Ağabeyisi idi. İstanbul Bağcılar’daki Karanfiller Kültür Merkezinin kuruluşunda emeği geçenlerden birisiydi.
***
Kudi Göleli
13 Ağustos 2010
Erzurum doğumlu. Şehidimiz Mürsel Göleli’nin Annesi olan TAYAD’lı Kudi Göleli, 13 Ağustos 2010’da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
***
Mehmet Köngül
18 Ağustos 2010
Adana’da Şakirpaşa Özgürlükler Derneği Krucu üyesi olan Mehmet, 18 Ağustos 2010’da denizde boğularak yaşamını yitirdi.
***
Mahir Doğan
24 Kasım 2010
İstanbul Küçükarmutlu Mahallesi’nde yaşayan Cephe taraftarından Mahir Doğan 24 Kasım 2010’da içine düştü bunalımdan dolayı intihar ederek yaşamına son verdi. 1992 doğumlu olan Mahir Doğan, mahallede Halk Cephesi’nin çalışmalarına en aktif biçimde katılan Cephe taraftarlarından birisiydi.
***
Murat Yıldız
18 Mayıs 2011
İbrahim Turhan Lisesi’nde öğretmenlik yapan Murat Yıldız, 55 bin kişilik İnönü konserinden, Bakırköy Tam Bağımsız Türkiye Konseri’ne ve 30 bin kişinin katıldığı 2011 1 Mayıs’ında Kamu Emekçileri Cephesi ve Halk Cephesi’nin mahalle çalışmalarında yer alan bir emekçiydi. 18 Mayıs 2011’de sabaha karşı kalp krizi sonucunda aramızdan ayrıldı.
***
Cengiz Yıldırım
17 Eylül 2011
1977 doğumlu olan Cengiz Yıldırım, Bursa Gemlik’te oturan Yürüyüş dergisi okuru bir emekçiydi. Çalıştığı Gemport/ Nemtrans şirketinde 2010 yılı sonunda sendikalaşma sürecine girerken Cengiz direnişin her alanında emekçisi olmuştur. Bu süreçte işçiler arasında işçi arkadaşlarına moral vermiştir. Direniş sürecinin her aşamasında vardır Cengiz. Nemtrans direnişi sonuçlandığında “Asıl şimdi işçi oldum’” demişti. Düzenin önüne çıkarttığı zorluklar karşısında içine düştüğü bunalıma sonucunda 17 Eylül 2011’de intihar ederek yaşamına son verdi.
***
İbrahim DURMAZ
2 NİSAN 2012
Ankara’da TAYAD’lı Ailelerimizden İbrahim Durmaz, kanser hastalığı nedeniyle 2 Nisan günü hayatını kaybetti. Ankara TAYAD’lı Aileler, İbrahim Durmaz’ın vefatının ardından yaptıkları açıklamada, hastalığını Ankara’da gözaltıların tutuklamaların yoğun olduğu bir dönemde öğrendiğini belirterek, “Eylem ve faaliyetlerden geri kalır düşüncesiyle hastalığı hakkında bir süre kimseye bilgi vermedi. Zaman geçtikçe hastalığı ilerliyordu, durumunun farkındaydı. Bu gerçekle yaşadı. Evde hastalıklarla boğuştuğu günlerde, sıcak mücadeleye duyduğu özlemle yaşadı. 2 Nisan 2012’de aramızdan ayrıldı.” denildi.
İbrahim amcanın son arzularından biri, cenazesinde Dev-Genç’lileri görmekti. İsteği yerine getirildi. Dev-Genç’liler ve TAYAD’lı Aileler, İbrahim amcayı, Karşıyaka Mezarlığı’nda düzenlenen törende Dev-Genç marşıyla uğurladılar.
***
Cemalettin Yayla
9 Aralık 2012
TAYAD’lı olan Cemalettin Yayla 9 Aralık 2012 yılında Akciğer kanserinden yaşamını yitirdi. Tutsak ailesiydi. Kimi zaman iki çocuğu, kimi zaman eşi tutsak düştü. O her zaman evlatlarının devrimcilik yapmasından onur duydu ve onları F tipi hapishanelerde yalnız bırakmadı. Sadece kendi çocuklarını da değil, bütün devrimci tutsakları kendi evlatlarından ayrı görmeyerek sahiplendi.
10 Aralık’ta TAYAD’lılar tarafından memleketi olan Çorum’da toprağa verildi.
***
Mehmet İçpınar
04 Ocak 2013
Kanser hastası olan Mehmet İçpınar 4 Ocak tarihinde Almanya’nın Duisburg şehrinde yaşamını yitirdi. Gençlik Derneğinde yapılan cenaze törenindeki konuşmada şöyle dendi, “Laz bir emekçiydi. Çoğumuz gibi, eksiğiyle gediğiyle bizdi. Bazen övdük onu. Bazen eleştirdik. Ama o her durumda bizim insanımızdı. Yarım asrı aşan hayatının 30 yılında devrimcilerle ilişki içindeydi. 1978’de Liseli Dev-Gençlilerle tanıştı. O gün bugündür hep devrimcilerle iç içe oldu. 12 Eylül cuntası yıllarında bir süre tutsak kaldı. 1990’ların başında yurtdışına geldi. Burada da devrimci hareketle bağını sürdürdü. Devrimci harekette 1992’de meydana gelen darbe ihaneti karşısında hareketi tereddütsüz ve her şeyini seferber ederek sahiplenenlerden biri de Laz Memet’di. Onun özellikle o dönemdeki fedakarlıkları, koşturması, sahiplenişi unutulmayacaktır.” denildi.